Yukarıdaki videoyu ben yaptım. Yorumlarınızı bekliyorum.
_____________________________________Elijah'ın gözünden;
Niklaus kardeşimizin göğsüne akmeşe kazığı saplamıştı. Rebekah bir tarafdan Nik'e lanet okuyordu. Kol'un bedeni hala yanmıyordu. Bir yanlışlık olmalıydı. Yada Nik kalbini ıskalamıştı. Kol sırıtarak ayağa kalktı. Bu nasıl mümkün olabilirdi. Rahatlar gibi iç çekti Nik. Rebekah sulu gözlerle sırıtan Kol'a bakıyordu. Kol "Yıllar önce takıldığım cadılardan birine beni akmeşeden koruması için büyü yaptırdım." diyerek açıklamasını ortaya koydu. Nik şaşırmıştı. Hepimiz şaşırmıştık. Kol kazığı göğsünden çıkardı ve yere attı. "Şimdi izninizle yukarı çıkmam gerekiyor." dedi ve merdivenleri birer birer çıkmaya başladı. Hiçbir cadı bir köken vampir için bunu yapmazdı hiçbiri. Hele ki Kol için asla. Kol ailemizin en vahşi üyesiydi. Kurnaz ve zeki bir yapısı vardı. Hepimizle ayrı sorunları vardı. Ama Rebekah ile olan ilişkisi bizimle olandan çok farklıydı. Rebekah ile iyi anlaşıyordu. Cadılar Kol ile pek iyi anlaşmazlardı. Kol ve Nik birbirlerine benziyorlardı. Tek farkları Kol'un eğence anlayışı biraz farklıydı. Nik olaylar karşısında stratejik hareket ederdi. Kol ise kendi yararına olan yolları stratejikleştirirdi. Nik şaşırmış ifadesiyle koltuğa oturdu. "Kol bunu nasıl yaptı? Cadılar onu hiç sevmez ki." dedi. "Bence bu konuyu çok irdeleme kardeşim." dedim uyarıcı bir tonla. Rebekah "Hani akmeşe kazığı sizde değildi? Nerede olduğunu bilmiyordunuz?" dedi Rebekah. Nik bunu kız kardeşimizden saklamıştı. Neden sakladığını bende bilmiyordum. Rebekah içimizde en duygusal olanımızdı. Şıpsevdiydi. İnsanlığına tutunuyordu. Bu çabası takdire şayandı. Nik "O büyüyü bizede yaptıracak!" dedi. Ne saçmalıyordu. Kol hiçbirimizle ilgilenmiyordu. Umrunda değildik. Aile bağları körelmişti ve bunun eksikliğini kendi iç dünyasında yaşıyordu. Ama biz onun için pek birşey ifade etmiyordum. Yaparsa da bir tek Rebekah'ya yapardı. Nik hışımla yerinden kalktı ve merdivenleri teker teker çıktı. Ben ve Rebekah'da arkasından gidiyorduk. Nik uzjn ve dar koridora geldiğinde sağ tarafadaki ilk kapıya yöneldi. Burası Kol'un odasıydı. Ni "O büyüyü bizede yaptıracaksın!" dedi. Kol "Hala anlamadınız mı? Umrumda değilsiniz. Benim için sadece kan bağı olan insanlarsınız." dedi ve ekledi "Ayrıca artık sizinle birlikte yaşamayacağım. New Orleans'a gelmeyeceğim. Bir korkak gibi kaçmayacağım. Beni artık hançerle tehdit edemezsin. Zayıflıklarını o saçma hançerlerle saklamaya çalışma Nik. Bıktım artik Rebekah ve Elijah gibi senin köpeğin olmaktan! Artık senden korkmuyorum. Beni cezalandıracaksın hadi batır o aptal hançeri!" dedi kollarını iki yana açıp. "Hadisene!" diye bağırdı. Nik Kol'a odaklanmış nefret ile bakıyordu. "Ne duruyorsun saplasana şunu!" diye bağırdı. Sinirlendiği her halinden belli oluyordu. Boynundaki damarlar belirginleşmişti. Yüzü o kadar sert ve nefret doluydu ki. Kol "Sapla hadi!" diye kükredi. Nik hızla aşağı indi. Kaçmıştı. Gerçeklerden kaçıyordu. Kol doğru söylüyordu ama ben bunu korktuğum için yapmıyordum. İçimde hala kardeşimizin düzelebileceğine dair bir umut vardı. Ve ben o umudu kaybetmek istemiyordum. Nik hepimizi yanıltıp elinde hançerle yanımıza geldi. Kol'a doğru yaklaştı ve hançeri göğüs hizasına getirdi. "Niklaus!" diye bağırdım. Sesim çok sert çıkmış olacakki odada ki herkes bana dönmüştü. "O hançeri bırak!" dedim. Kol "Bu sizi ilgilendirmez Elijah. Bırakın ne yapıyorsa yapsın! Artık ondan korkmuyorum! Yapsana hadi korkak!" diye kükredi Kol. Nik "Yeter!" dedi ve hançeri yere attı. Sinirle odadan çıktı. Hepimiz arkasından gittik. Kol çok sinirliydi. "Yeter artık! Kaçıp durma. Senden nefret ediyorum. Bizi hançerleyip duruyorsun! Bir zavallı gibi hançerlerin arkasına sığınıyorsun!" dedi. Nik hızla arkasını döndü ve "Bir kelime daha edersen..." Kol lafını böldü. "Ne olur ha? Ne yaparsın söylesene!" diye bağırıyordu. Işığa meydan okuyan hızımla Kol'u alıp eve götürdüm. Durduğumuzda sinirlice "Beni niye buraya getirdin! Korkmuyorum ondan !
Lanet olası ailemden de nefret ediyorum benden uzak durun!" dedi. "Kol sakinleş ve odana çık!" dedim. Kafasını sallayıp "Analmıyorum! Hala neden Nik'in bir kurtuluşu olduğuna inanıyorsun? Onun bir kurtuluşu yok anlasana! O paranoyak bir korkak!" dedi. "Kol New Orleans'a neden gittiğimizi biliyor musun?" dedim. Ona gerçeği söylememiştik. "Neden?" dedi bıkkınlıkla. "Nik'in bir çocuğu olack" dedimde şaşkın gözlerle bana bakıyordu. "Nasıl." dedi. "Biliyorsun o bir melez ve üreme özelliğine sahip" dedim. Kol "Bundan bana ne?" dedi ve ekledi "Zavallı cocuğa şimdiden acıyorum böyle bir aileye sahip olduğu için" dedi. "Bizimle geleceksin" dedim. Arkadan gelen ses araya girdi. "Kol sana ihtiyacı var o bebeğin" dedi Rebekah. Kol onu dinlerdi. Dünyada gördüğüm en vahşi, acımasız, duygusuz, umursamaz, vurdumduymaz ve manyak vampir olan Kol garip bir şekilde kız kardeşine değer verirdi. "Senin için geleceğim Beka" dedi. "Şimdi odamdan çıkarmısınız" dedi. İkimizde sakince odadan çıktık. "Sana değer veriyor" dedim. Rebekah "Çünkü siz içindeki masum çocuğu görmeye çalışmıyorsunuz." dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/61033116-288-k494687.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Sun Light
FanficLexi Branson içine kapanık normal bir kızdı. Taki kasabaya o gelene kadar. Kol Mikaelson. Her istediğini elde eden her şeye sahip olan yakışıklı bir genç adam. Bencil ve duygusuz, duyguların zayıflık olduğunu düşünen mutsuz biri. Fakat bazı korkular...