Hoş Geldin Partisi

70 13 2
                                    

Duştan çıktıktan sonra Kol'un bana çalışırken aldırdığı notlara göz gezdirdim. El yazısı harikaydı. Kafamı toplamam lazımdı Yarın İtalyanca quizim vardı ve düzgün bir not alamazsam her şey boşuna olacaktı. Birde Kol'dan azar yiyecektim tabi. Dolabın önüne geçtim ve ne giyeceğimi düşündüm. Bu gün güzel olmak istiyordum ve olacaktım da. Transparan siyah bluzumu bordo pantolonumu aldım. Siyah topuklu bilek de  biten botlarımı aldım. Üzerinde yaldızlı sarı yıldızlar olan siyah çantamı da aldım.  Bordo bir ruj sürdüm ve çok abartmadan koyu renkli bir makyaj yaptım. Saçlarımı topuz yaptım dağınık bir biçimde. İşte oldum. Güzel olmanın verdiği öz güvenle evden çıktım ve okula doğru yürümeye başladım. Okula vardığımda herkes bana bana bakıyordu. İster istemez rahatsız oldum. Bazıları sanki ben duymuyor muşum gibi "Hey! şu Lexi Branson mı? , aman tanrım !". Sessizce koridorda ilerledim. Sınıfa girdiğimde Kol ile karşılaştım. Tanrım yine çok yakışıklıydı. Kol beni  görünce hiç şaşırmamış gibiydi. Beni şöyle bir süzdü. "Çalıştın mı hiç?" dedi. Ya neden hiç iltifat etmiyordu. "Teşekkür ederim bence de harika görünüyorum Kol. Ayrıca sana da günaydın" dedim sitemkâr bir şekilde. Kol kahkaha atarak "Harika görünüyorsun ayrıca günaydın. "dedi. "Biraz göz attım " dedim. Kol " Cümle yapısına biraz dikkat edersen +A alabilirsin" dedi.  "Dün beni çalıştırdığın için sağol" dedim. "İstersen beraber benim evimde biyolojiye de çalışabiliriz, yada kimya, fizik ha?" dedi. Karnına dirseğimi geçirdim "Kol Mikaelson! seni şuracıkta öldürebilirim" dedi.  "Baklavalarıma dirsek atmayı kes. Yoksa onları kızlar için kullanamam. Benim için küçük sex alemi için büyük bir kayıp olur." dedi. Kocaman bir kahkaha patlattım. "Sex alemi sensiz de pek bir şey kaybetmiş olmaz açıkcası. Ayrıca senin baklavaların mı var?" dedim alaycı bir ses tonuyla. Kol "Görmek ister misin? "  dedi çapkın bir ifadeyle. Yüzümü ekşiterek "Tanrım! tabiki de hayır." dedim. Deri montunu çıkarıp bir kenara attı. "Kol ne yapıyorsun?" dedim. Tişörtünü de çıkarttı. Harika görünüyordu. Gerçekten de karın kasları fazla gelişmişti. Aşk romanlarının kapaklarını süsleyen adamlara benziyordu. Kolların iki yana açarak " Gördün mü?" dedi. Sonra tekrar üstünü giyindi ve deri montunu alıp koridora doğru yöneldi.  Arkasından koştum.   "Kol bekle!" dedim. Kol bana döndü ve ne var dermişçesine bana baktı. "Lütfen bana kaçıkmışım gibi bakma"dedim. "Nasıl anlamadım" dedi dudaklarını büzerek. "Kaçıkmışım gibi işte " dedim.  Kol "Herneyse, sana bir şey soracağım" dedi o tatlı ingiliz aksanıyla. 

"Sor" dedim. Biraz bekledi ve derin bir çekti. "Yarın gece annem bizim evde hoş geldin partisi veriyor biliyorsundur herhalde." dedi. Olumlu anlamda başımı  salladım. "Peki o partiye benimle gelir misin?" dedi. Donakalmıştım Kol Mikaelon benim onun partneri olmamı istiyor. "Neden ben?" dedim. Kol dudaklarını büzerek "Bir tek seni tanıyorum buradan ve buradaki en güzel kızlardan birisin" dedi. "Ben mi en güzeliyim ya Bianca Marshall?" dedim.  "Burnu güzel değil ağzı küçük ve aşağıda." dedi. "Tamam"dedim. Kol "Tamam, güzel hazırlan." dedi ve yanımdan ayrıldı. Acaba ne giysem , saçımı nasıl yapsam ya makyaj ?

The Sun LightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin