Lexi'nin Gözünden:
Evde sessizce Rebekah ile oturup Kol'u bekliyorduk. Neden aniden gitmişti?
Sorularımı zihnimi derinliklerine gömdüm ve Rebekah'ya döndüm. Tırnaklarını kemirip etrafa endişeli bakışlar saçıyordu.
Aniden ayağa fırladı. "Ben Kol'u aramaya çıkıyorum."
"Bende geliyorum."
"Olmaz. Burada bekle, belki Kol geri döner." olumlu anlamda başımı salladım.
Koltuktaki ceketini alıp hızla evden çıktı. Bense koltukta oturmuş zihnime hücum eden düşüncelerden kurtulmaya çalışıyordum.
Kol hala gelmemişti ve geçen her saniyede daha çok paranoyaklaşıyordum.
En kötü ihtimalleri artık düşünmemeye çalışıyordum.
Ben bir cadıyım bir büyü yapıp Kol'un zarar görmesini engelleyebilirdim belki de.
Oturduğum koltuktan doğrulup büyü kitabına doğru koştum.
Tozlu ve yıpranmış kitabı açıp sayfalara göz gezdirmeye başladım.
Kitabı yarılamıştım ama nerdeyse hiç birşey bulamamıştım. Sayfaları dikkatlice inceliyordum.
En sonunda aradığım büyüyü bulmuştum. Büyüyü iyice inceleyip yapmakta karar kılmıştım.
İhtiyacım olan şey Kol'un izlerini taşıyan bir eşyaydı. Sürekli yanında taşıdığı bir saç tokası vardı. Gümüş ve pırlantadan yapılmış bir tokaydı. Onun kime ait olduğunu sorduğumda Kol bana onun için çok değerli olan birine ait olduğunu söylemişti.
Demek ki aralarındaki bağ çok güçlüymüş çünkü bu toka büyü için işime yarayabilecek tek şeydi.
Koşarak Kol'un odasına çıktım ve etrafı karıştırmaya başladım. Tokayı bulduğumda yine aynı hızla aşağı indim. Etrafımı mumlarla donattıktan sonra büyü için hazırdım.
Mumların ortasına oturup elime tokayı aldım. Yanımda olan küçük çakıyla elimi kesip kanı tokanın üstüne akıttım.
Kelimeleri söylemeye başladığımda etrafımdaki tüm mumlar yanmaya başladı ve etrafa güçlü bir rüzgar hakim oldu.
Büyüyü hissediyordum. Sanki kendimi başka birşeye bağlamıştım. Büyü bittiğinde mumlar söndü.
Etrafıma baktığımda birden başıma keskin bir ağrı girdi. Başımı delip geçiyordu resmen. Ellerimi saçlarıma götürerek saç diplerimi çekiştirdim ve inledim. En sonunda ağrı kesildi ve kendimi bambaşka bir yerde buldum. Ama fiziksel olarak değil zihinsel olarak.
Gürültülü bir bardaydım ve karşımda Kol vardı. Siyahi bir kadının beline ellerini dayamış aralarında konuşuyorlardı.
Kol "Rebekah bile ona aşık olduğumu zannediyor."
Siyahi kadın ise kahkahalarla cevap veriyordu ona. Bense hiç birşey anlamamış olmanın verdiği hisle kaşlarımı çatmıştım. Beni göremiyorlardı.
Tanrım! Galiba yanlış büyüyü yapmıştım.
Olamaz! Galiba ben Kol'un zihnine girmiştim. Düşüncelerimde ayrılıp dikkatimi konuşmaya verdim.Kol kızın kulağına eğilip beni başımdn vurulmuşa döndüren kelimeleri söyledi.
"Lexi benim için sadece bir koz. Rose'yi geri almak için."
Gözlerimden yaşlar akıyordu. Devam etti,
"Zamanı geldiğinde Rose'yi geri almak için bir oyuncak sadece Lexi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Sun Light
FanfictionLexi Branson içine kapanık normal bir kızdı. Taki kasabaya o gelene kadar. Kol Mikaelson. Her istediğini elde eden her şeye sahip olan yakışıklı bir genç adam. Bencil ve duygusuz, duyguların zayıflık olduğunu düşünen mutsuz biri. Fakat bazı korkular...