4-

129 4 0
                                    

Beni arabadan indirip gayet lüks bir eve soktular. Ev çok ama çok büyüktü
"Içeri gir sarışın" beni içeri ittirdiklerinde ikisine de öldürücü bakışlar attım ama tabi bu bir ise yaramıyordu.
Içeri girdim salonda biri arkası dönük bir şekilde duruyordu. Hızla gidip tam arkasında durdum o da birden önünü döndü
"Marcus?!" O çok değişmişti hiç ezik durmuyordu ve eskisinden daha yakışıklıydı.
"Ben de seni bekliyordum"
"Ne istiyorsun? "
"Seni istiyorum" seni kısmını bastırarak söylediğinde bende ona cevap verdim
"Ama ben seni istemiyorum" bende seni kısmını bastırarak söylediğimde kahkaha attı ve sırıtarak konuşmaya başladı
"Hiç akıllanmayacaksın değil mi?"
"Merak etme bazılarına göre gayet akıllıyım."
"Göreceğiz"
"Bana hiçbir şey yapamazsın Marcus"
"Emin misin?"
"Sen her zaman eziktin ne kadar uğraşırsan uğraş karakterini ve ezik ruhunu değiştiremezsin"
"Yeter!" birden kükrediğinde duruşumu bozmadan durdum. Birden ciddileşip arkasını döndü ve eliyle işaret verip konuştu
"Kızı yukarı götürün" demesiyle iki kişi yine beni kolumdan tuttular ama bu sefer ağzıma bant yapıştırdılar ve ellerimi bağladılar
Ve duvarları mosmor olan bir odaya atıp kapıyı kilitlediler. Sonunda bünyem zayıf kaldığında gözlerimi kapattım

Sabah

Uyandım ve yere oturdum öylece duruyordum. Ayaklarım ile ellerimdeki ipi çözmeye çalışıyordum. Yanda duran şişeyi yere atıp bir cam parçasını elim ile aldım ve ipleri kesmeye çalıştım. Bir acı hissettiğimde elimi kestiğimi fark ettim.
"Lanet olsun" ipleri kesmeyi başardığımda ağzımdaki bantı çıkardım.
Fakat adım sesleri duyduğumda ipi yatağın altına ittim ve bantı tekrar ağzıma yapıştırıp ellerimi arkama sakladım
"Nasıl kırdın bunu" omuz silktiğimde kırıkları yerden topladı ve yeniden odadan çıktı bende yeniden bantı çıkardım ve ayağa kalktım. Burdan çıkmalıydım. Camın önüne gittim gözlerimi kapatıp cama sert bir tekme attım tabi cam yerle bir olmuştu bir parça ise bacağımı sıyırmıştı. Marcus birden içeri girdiğinde düşünmeden camdan atladım fakat yere düştüğümde sanki 3-4 kemiğim kırılmıştı. Zorla ayağa kalkıp bahçenin çitlerinden atladım. O sırada bir adam beni tuttu ve bir eşya gibi sırtına atıp eve geri soktu
"Uğraşma Sasha uzun bir süre misafirimiz olacaksın"
"Ne yapacaksın bana?"
"Bu evde belki günlerce belki aylarca belki de yıllarca kalacaksın beni sevmeyi başardığın zaman"
"Ne? Saçmalık bu sana zorla aşık olmamı istiyorsun?!"
"Evet olacaksın ben yıllarca senin peşinden koştum"
"Ne yılları. Sadece 1 sene aynı okuldaydık"
"Sen öyle san seni 3 yıl boyunca takip ettim. Okul çıkışı görmeye geldim evindeki camdan seni gözledim. Bazen uyurken perdeni açık bırakıyordun bende bıkmadan seni izliyordum. Haha bir keresinde t-shirt'nu değiştirirken perdeni kapatmayı unutmuştun" diye güldüğünde yüzümü buruşturup onu ittirdim
"Sen tam bir sapıksın! Burdan çıkar çıkmaz polise gideceğim ve senin gibi bir aptala cezasinı verecekler" dediğimi umursamadan yanıma yaklaştı ve bileğime baktı kızarmıştı.
"Sanırım bileğini incitmişsin"
"Iyiyim ben" bileğimi sıktığında bağırdım
"Ah! Ne yapıyorsun aptal!"
"Gördün mü? Gel benimle" beni kolumdan tutup yukarı sürükledi ve bileğime bir çeşit krem sürdükten sonra bileğimi sardı
"Iyi olacaksın"
"Evet. Beni bırakırsan gayet iyi olacağım" diye ona baygın gözlerle baktım
"Üzgünüm. Beni sevmeyi öğreneceksin"
"Sen beni sevmek gibi bir saçmalık yapmadan önce ben seni arkadaş olarak seviyordum!"
"Ah saçmalama okulun kraliçesiydin tabi Steve de kralı(!) Benim yüzüme bile bakmadın"
"Ben öyle biri değildim"
"Evet öyleydin"
"Marcus..Seni sevmeyeceğimi bile bile neden bana aşık oldun?"
"Bu nasıl bir saçma soru. Biliyor musun şu an bile her kelimende sana daha fazla aşık oluyorum. Sen her ne kadar havalı da olsan seni gördüğüm anda dedim ki 'işte hayatımın kızı' kalbim her saniye senin için çarptı ve çarpıyor." Önüme çöktü ve yüzüme bakmadan konuştu
" Ama merak etme sen ne kadar bu evde kalırsan kal sana asla dokunmayacağım seni incitecek bir şey yapmayacağım seni üzmeyeceğim tek istediğim beni birazcık olsun sevmen. Ne türlü sevmen umrumda değil tek isteğim bana diğer insanlardan birazcık daha fazla değer vermen beni sevmen" gözlerinin içine baktım ve kaşlarımı çattım. Gözleri dolu dolu bakıyordu bana. Dedigim gibi ne kadar güçlü davranmaya çalışırsan çalış karakterin asla değişmez
"Sana değer veriyorum zaten benden çok fazlasını bekleme"
"Değer vermiş halin bu mu? Beni partine neden çağırmadin o halde?"
"Bana burda değilim demiştin"
"Ben gidiyorum Sasha otur ve düşün. Sana değer vermeyen kişilere hak ettiklerinden fazla değer verdin. Şimdi ise seni ölesiye seven biri için biraz olsun sevgiyi fazla görme.." deyip gitti kapıyı kilitlememişti. Öbür odanın camını kırdıgım için beni başka bir odaya bırakmıştı. Ayağa kalkıp etrafı incelemeye başladım önümde duran kocaman dolabı açtığımda ellerimle ağzımı kapattım duvarın her yeri benim resimlerim ile doluydu. Her hareketimi izlemişti. Uyurken, yemek yerken, gezerken, okuldayken her şeyi! Yerde küçük bir ses cihazı gördüğümde düğmesine bastım ve ses kaydı çalışmaya başladı
'Seni seviyorum..beni asla yanlız bırakma olur mu?" Bu benim sesimdi bu sözü Steve'e balo da söylemiştim bunu nasıl kaydetti. Yada yıllarca bu ses kaydı ile mi övündü?
Yere oturdum ve akan göz yaşlarımı durdurmadım. Belki de Marcus haklıydı herkese olmasi gerektiğinde fazla değer vermiştim. Beni bu kadar seven birine biraz olsun sevgiyi çok görmemeliydim.
Göz yaşlarımı silip odadan çıktım ve aşağı indim Marcus koltukta oturuyordu yavaşça yanına oturdum
"Sargı için teşekkür ederim"
"Önemsiz" dedi ve yüzüme bakmadan omuz silkti
"Bak..sen haklıydın herkese fazla değer verdim. Bazen seni görmezden geldim yaptıklarım için gerçekten Üzgünüm. Bak sana aşık olmamı bekleme benden ama. Bundan sonra hak eden kisilere değer vereceğim..belki de senden başlayabilirim ha?" Tek kaşımı kaldırdığımda bana baktı ve gülümsedi
"Sasha..senden yıllar sonra tek isteğim var. Bana sarılır mısın? " zorla tebessüm ettim ve kollarını açmış olan Marcus'a sarıldım. O sırada birden resmimizi çekti
"Ne yapıyorsun? "
"Ilk resmimiz bunu özel bir yere koyacağım" deyip ayağa kalktı bende derin bir nefes aldım ve geri odaya çıkmaya başladım o sırada bir tane adam seslendi
"Bayan Sasha?" Bu adamlar hangi ara nazikleşti?
"Efendim"
"Bay Marcus size kıyafet getirdi" elindeki 3 torbayı elime tutuşturdu ve gitti bende yukarı çıktım ve aldığı kıyafetlerden siyah renkteki siyah tayt ile bol bir t-shirt giydim üzerine de taytın takımı olan hırkayı giydim ve güzel elbisemi sandalyeni üzerine bırakıp torbaları yatağın kenarına koydum

Başım dertte miydi? Bilmiyordum. Buradan ne zaman çıkacaktım? Bilmiyordum. Onu sevmeye alışacak mıydım? Hayır. Işte bu sorunun cevabı açık açık belliydi ona aşık falan olmayacaktım ben
Kafamdaki düşünceleri boşverip yatağa yattım ve örtüyü üstüme örttüm evime gitmek istiyordum. Belki de hiç gelmemeliydim buraya kaçmalıydım. Max ve Justin'in arkasına saklanmayı bırakmasaydım burada olmazdım onlar haklıydı

Max'in Ağzından

1 ay!. Tam 1 aydır Sasha'yı arıyorduk ama yoktu işte. Niye gidip beni alın dedi ki? Niye kendini tehlikeye attı?
Onu kısa süredir tanıyor olsamda onu arkadaş olarak çok seviyordum
"Yok" Justin geldiğinde dikkatimi topladım. O geceden sonra Sasha'yı aramama o da yardım ediyordu. Polise falan haber vermemiştik. Çünkü Sasha'ya zarar verebilirlerdi
"Tanrım nerde bu kız? "
"Ona zarar verdiklerinden eminim"
"Merak etme Max..o bulunacak"
"O herifleri geberteceğim" deyip masaya bir tekme attım
"Sakin ol dostum" şu an Sasha'nın evindeydik her yerde onun resmi giysileri vardı ve ben eşyaları burdayken kendisinin burda olmamasına deli oluyordum!

Justin'in Ağzından

Bir nefes verip Sasha'nın odasına çıktım o gittikten sonra hiçbir şeye dokunmamıştık sadece etrafı temizlemiştik
Odanın kapısını açıp içeri girdim ve yatağa oturdum duvarlar açık mor renginde boyanmıştı süs masasının arkası ise koyu simli mor ile boyalıydı
Ayağa kalkıp çekmecesini açtım ve hemen en üstte duran resmi elime aldım. Sahil kenarında bikiniyle arkadaşı ile birlikte bir resimdi. Başını arkadaşının omzuna koymuş dudak büzüp göz kırpıyordu. Yanındaki arkadaşının saçları ise kıpkırmızıydı ve yüzünde biraz çil vardı. Resimi aynanın önüne koydum ve çekmecedeki diğer çerçevelenmiş resimi elime aldım resimde Sasha ve Sasha vardı. Bir dakika ne? Kaşlarımı çatıp daha iyi inceledim. Bu biraz eski bir resimdi sanırım. Resimde Sasha ve ona çok ama çok benzeyen bir kız sarılmıştı ama hangisinin Sasha olduğunu ayırt dahi edemiyordum. Bir dakika nasıl yani? Sasha'nın bir ikizi mi vardı?!
Resimi deri ceketimin cebine koydum ve çekmedeki diğer resimlere baktım. Bir kez daha o kız ile olan resmini gördüğümde resmin arkasına baktım bir yazı yazıyordu
Sizi seviyorum benim küçük prenseslerim. Ben yanınızda bazen olamasamda kendinize dikkat edin Sasha ve Sara. Sizi Çok seven teyzeniz Maggie..

Adı Sara mı? Çok tanıdık geldi ama..Sasha'nın bir ikizi var adı da Sara öyle mi? Bundan neden Max'in veya başka birinin haberi yok. Hey dur bir dakika Cleo ve Sasha birlikte büyümüştü. O mutlaka biliyordur. Çekmeceyi kapatıp odadan çıktım ve aşağı iniyordum ki aklıma o gün ki parti geldi Sasha ile ilk tanıştığım gün.

Parti günü

"Bir keresinde de Sasha'nın ikizi Sara-" Sasha onu dürttüğünde konuşmayı kesti ve başını öğe eğdi

~~~~~~~~~

"Ikizin mi var?"
"N-ne?"
"Aşağıda Cloe demişti ya"
"Yoo Hayır Ashley den bahsediyor küçükken çok benzerdik de.."

O yüzden kekeleyip yalan söylemişti Cloe de her şeyi biliyordu. Hızla merdivenlerden indim
"Ben gidiyorum"
"Nereye?"
"Cloe ile konuşmam gerek"
"Tamam" evden çıkıp arabama bindim ve hızla Cleo'nun evine doğru sürdüm.
Arabamdan inip 2-3 defa zili çaldım sonunda açtı
"Sevgilim?"
"Cleo konuşmamız gerek"
"Ne hakkında?"
"Sasha" içeri girip koltuğa oturdum ve ellerimi birleştirdim Cloe de gelip karşıma oturdu
"Sasha'nın Ashley dışında hir kardeşi var mıydı? "
"Ne..ne alaka hayır"
"Yalan söyleme Cloe" resimi çıkarıp ona gösterdim
"Onun bir ikizi var!"
"Sen bunu nerden buldun?!"
"Önemi yok"
"Hayır var..dur dur benim arkadaşıma orda eziyet edilirken sen Sasha'nın eşyalarını mı karıştırdın Justin?!"
"Ah Cloe.. söyle işte ikizi var değil mi?"
"Justin gitme zamanin geldi" beni kolumdan tutup kapıya götürdü
"Sonra ararım seni" ve resmen evdne dışarı kovdu beni. Sinirle arabama bindim ve geri eve döndüm. Eve girmeden önce resmi tekrar cebime sokup kapıyı açtım
Max koltukta uyuya kalmıştı bende yukarı çıkıp Sasha'nın odasındaki koltuğa uzandım

İhanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin