Zil çaldığında Justin'in yanından kalktım ve kapıyı açtım Ashley gelmişti kucağında ise Rose vardı sanırım ama battaniyeden hiçbir şey görünmüyordu
"Ashley" ona sımsıkı sarıldım ve geri çekildim
"Iceri gel"
"Gelemem gitmem gerek"
"Hemen mi?"
"Maalesef..ona bakmayacak mısın?" Saçlarımı karıştırdım ve aşağı baktım. O sırada Justin gelip bebeği kucağına aldı
"Alışıcak"
"Saol Justin gitmem gerek seni seviyorum Sash" kapıyı kapattım ve kollarimi bağladım Justin ise battaniyeyi sıyırdı ve uyuyan Rose'u inceledi
"Tanrım çok tatlı" yavaşça onu bana yaklaştırdı. Bende dayanamadım ve yüzüne baktım gerçekten çok tatlıydı. Justin onu kucağıma verdiğinde konuşmak için ağzımı açtım
"Sasha o senin yeğenin"
"Evet ölmüş üvey ablamın kızı"
"Biliyorum zor ama onun size ihtiyacı var baksana annesi babası yanında değil o daha çok küçük hiçbir şeyin farkında değil ama teyzesi yanında değil mi?"
"Öyle" ona baktım ve hafif tebessüm ettim Justin haklıydı
"Teyzen yanında minik Rose" eğilip alnını öptüm ve koltuğa oturdum. Ev sıcak olduğu için battaniyesini üzerinden alıp kenara koydum ve onu koltuğa yatırdım. Minik pembe şapkasını çıkardım sapsarı saçları vardı.
"Hey uyanıyor" elini yüzüne götürüp ovuşturdu ve minik masmavi gözlerini açıp bize baktı o an ister istemez dişlerim gözükecek kadar güldüm
"Tanrım" Ve ailemize biri daha katılmıştı ailenin en küçük sarışını!
"Sally neden öldü? "
"Bilmiyorum ama eskiden bebek seslerinden nefret ederdi"
"Ama kendi kızı"
"Neyse ne o artık tamamen yok. Ama babası nerde anlamıyorum" Rose ağlamaya başladığında onu kucağıma aldım ağlaması normaldi bizi tanımıyordu1 Ay Sonra
Artık resmi olarak Justin burda kalıyordu tabi bazen bizde ona gidiyorduk. Evdeki boş odayı Rose'un odası yaptık her şey pembe mor ve mavi renklerinden oluşuyor oyuncakları beşiği her şeyi var. Ona yepyeni kıyafetler de aldık. Annem her hafta arayıp Rose'u soruyordu. Ve düzenimiz artık oturmuştu Rose bizi görünce ağlamiyordu. Ama Justin'e benden çok düşkündü.
"Biz geldik" Justin kucağında Rose ile merdivenlerden inerken ona baktım üzerinde minik bir elbise ve çiçekli bir saç bandı takmıştı
"Ya çok tatlı olmuş"
"Çünkü ben giydirdim..neyse hadi gidelim artık bu küçük kız sabırsızlanıyor" Rose güldüğünde onu öptü ve evden çıktı. Bende peşlerinden gidip evden çıktım ve arabaya arka koltuğa bindim
Rose bebek koltuğunda oturuyordu ve ne olur ne olmaz yanında oturuyordum.Alışveriş merkezine geldiğimizde Justin Rose'u kucağına aldı ve benim yanıma geldi. Kendimize bir şeyler aldıktan sonra yukarı park kısmına çıktık. Ve Rose'u tek tek bütün oyuncaklara bindirdik bundan oldukça keyif alıyor gibiydi.
"Rose gel seninle basketbol oynayalım"
"Nasıl oynatacaksın" Justin Rose'u makinenin üzerine çıkardı ve eline baketbol topu verdi tabi ağır olduğu için sürekli düşürüp gülüyordu.
Bende onları izlerken yaşlı bir kadın geldi ve elini omzuma koydu
"Kızın sana çok benziyor tatlım ama baba ile alakası yok" deyip güldü o bana benzemiyordu ki
"Ah o benim kızım değil ve o da benim kocam değil"
"Sevgili misiniz?"
"Evet"
"Bebek? "
"Yeğenim"
"Çok tatlı. Bu arada sevgilin çok iyi bir baba olacak" dedi ve gitti ben ise utanmıştım Justin Rose'a topu veriyor Rose topu düşürecekken elinden alıyor ve potaya atıp
"Sayı!!" Diye bağırıyordu Rose de çığlık atıyordu.
"Bugün çok yoruldun Justin"
"Hayır " Rose'u kucağıma aldım o ise başını omzuma koydu demek ki uykusu geliyordu
"Birilerinin uykusu gelmiş"
"Eve dönelim artık? "
"Olur" pembe battaniye ile kucağımdaki Rose'un üstünü örttü ve kolunu omzuma attı bende yavaş adımlarla yürümeye başladımJustin'in evine geldik Justin kendine bir kaç şey alacaktı. O hazırlanırken bende oturma odasına girdim ve kucağımdaki küçük sarışını inceledim.
O sırada bir gürültü koptu ve camdan içeri kurşunlar yağmaya başladı. Çığlık attığımda yere eğildim ve Rose'un başını kapattım
"Rose!" Omzumda bir acıma hissettiğimde elimi oraya götürdüm ve elime baktım elim kan içinde olmuştu sanırım kurşun sıyırmıştı.
Sesler kesildiğinde yere düştüm Rose boğazı yırtılırcasına ağlıyordu.
"Sasha!!" Justin'in sesini duyduğumda başımı arkaya attım ve dişlerimi sıktım. Justin hızla gelip Rose'u kucağımdan aldı ve koltuğa yatırdı.
"Lanet olsun sen iyi misin?!"
"Omzum.."
"Şükürler olsun ki sıyırmış. Hemen hastaneye gitmeliyiz"
"Kimdi onlar"
"Bilmiyorum..bilmiyorum"
"Rose o iyi mi?"
"Merak etme hadi gel" Rose'u kucağına aldı öbür elini de belime koydu ve bana yardım etti
..."Gayet iyisiniz ama sol kolunuz ile ağırlık taşımayın" başımı salladım ve sargılı olan omzuma baktım artık çok fazla acımıyordu
"Justin onları tanıyor musun?"
"Sanırım tanıyorum"
"Kim?" Dişlerini sıktı ve ileri baktı
"Carson'un adamları"
"O da kim senden ne istiyor?"
"Uzun mesela hadi eve götürelim seni"
"Peki" ayağa kalktım ve hastaneden çıkıp arabaya bindim Rose bu sefer uyumuyor meraklı gözlerle yandan geçen arabaları izliyordu
"Arabaları izliyor"
"Meraklı"
"Öyle"