13. Bölüm " bay ukala"

575 41 12
                                    

Multimedia: Fatih

Simay' dan

Bu adamın ani çıkışlarına anlam veremiyordum, bu kadın her kimse beni bu şekilde kullanması berbat bir durumdu. Kendimi kötü hissetmeme neden olmuştu, neden böyle saçma bir şekilde davranması gerekiyordu ki. Düşüncelerime bir son verip ayrılmam gerekiyordu ama yerimden kıpırdayamıyordum.
Kapının büyük bir gürültü ile kapanmasıyla nihayet ayrılmıştı Destan bey benden.

"Bu saçmalığı neden yapıyorsun bilmiyorum ama buna bir son ver!! Bir daha böyle bir şeye kalkışayım deme! "

sesim yettiğince bağırmıştım ama bu bile içimdeki öfkeyi kusmama yetmemişti. Vurmak istiyordum, o adamı gücüm tükenene kadar dövmek istiyordum. Öyle de oldu, yani kısmen öyle oldu. Bacak arasına vurduğum dizimle iki büklüm oldu. Teknik olarak bu canını baya acıtmış olmalı, ellerimi kullanamıyorsam bu beni durdurmalı mı? Tabi ki hayır!

"Duydun mu beni? Bir daha sakın deneme!"

Bir şey demesine fırsat vermeden hızla merdivenlere yöneldim. Merdivenleri hızla çıkıp aynı hızla odama girdim. Kapımı kilitleyip olduğum yere çöktüm. Bu adam neyin peşindeydi? Neden bunu yapıp duruyor? Neden benim aklımı karıştırıyor? Peki ben neden ona izin veriyorum? Cevap bekleyen yüzlerce soru kafamda dolanıp duruyordu ama hiç birisine ne verecek cevabım ne de cesaretim vardı. Uzun bir süre oturduğum yerde kaldım, buradan bile kalkmak istemiyordum.

Beni yine dünyaya bağlayan şey alışmaya çalıştığım telefonumun zil sesiydi. Bir yerlerden sesi geliyordu ama kendisi görüş alanımda yoktu. Kısa bir aramanın ardından arka cebimde olduğunu fark etmiştim. Ellerimden dolayı biraz zorlansam da almayı başarmıştım. Ekrana baktığımda arayan kişinin Fatih olduğunu gördüm. Ne zamandır sesi çıkmıyordu, hemen telefonu açıp kulağıma götürdüm

"Efendim Fatih?"

"Simay geçmiş olsun iyi misin? Televizyonda gördüm az önce. Destan la birlikte hastaneden çıkıyordunuz. Ellerine ne oldu?"

"Evet, küçük bir kaza oldu ama şimdi iyiyim. "

"Anlatmak ister misin ?"

"Olur yeter ki gel al beni buradan bir yere gidip oturalım orada anlatayım her şeyi. "

"Tamam yarım saate gelirim kapının önüne hazırlan sen"

"Tamam bekliyorum"

Telefonu kapatıp yanıma koydum, bu iyiydi. En azından bir hava alır. Destan'ın yaptığı saçmalığı unuturdum.

***

Geçen yarım saatte değişen hiçbir şey yoktu, ben hala oturduğum yerdeydim. Kapıdan adımımı atmaya korkuyordum, onunla yüzleşme fikri bile yanaklarımın kızarmasına kalbimin yerinde cirit atmaya başlamasına sebep oluyordu. Yine de Fatih gelmiş olabilirdi aşağıya inmem gerekiyordu.

'Yapabilirsin, sen koskoca Simay sın. Bunda çekinecek bir şey yok, alt tarafı adam seni öptü hemde ikinci kez sende tuttun adamı mahvettin.'

'Alt tarafı mı?"

Mantığımla verdiğim büyük savaş sonucu kalkmayı becerebilmiştim. Yanıma koyduğum telefonu alıp yine arka cebime attım. Bacaklarım uyuşmuştu otur otur, biraz hareket edip bacaklarımda ki uyuşmanın geçmesini bekledim.

Kilitlediğim kapıyı yavaşça ve sessizce açıp yine aynı hareketlerle odadan çıktım. Sessiz adımlarla merdivenleri inip kapının yanına kadar gelebilmiştim. Kapının yanındaki dolabı açıp kabanımı aldım. Oyalanmadan dolabın kapağını kapatıp evin kapısını açmaya çalıştım ama sadece çalıştım. Bizim çok bilmiş, ukala dağ ayısı kapıyı kilitlemiş.

Ateşle Dans (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin