19. Bölüm "ben senin kocanım"

637 47 7
                                    

Multimedia: Simay

Simay'dan

Zarftan çıkarttığım kağıdı hızla okumaya başladım.

Canım kızım, Simay'ım ...

Benim bir tanecik kuzum, seni arkamda bırakmayı istemiyorum. Ama zorundayım, bazen istemediğimiz şeyler istemediğimiz anlarda gerçekleşiyor. En büyük hayalim senin büyüyüp ne kadar güzel bir kız olduğunu görebilmekti. Senin ne kadar güçlü ne kadar cesur birisi olduğunu görebilmekti.

Bunu ne zaman okuduğunu bilmiyorum ama şunu bil ki ölümüm sadece başlangıç. Senin için de gelecekler, onlar ...

Onlar ne ? Kağıdın devamı yoktu yırtılmıştı. Annem bana bir şeyler anlatıyor olmalıydı, bir şey hakkında uyarıyor ama ne ? Aklımda yüzlerce yeni soru oluşmuştu. Bu kağıdın devamı nerede? Bunu kim bıraktı?

Sorularıma cevap bulabilmek ümidiyle zarfın içini yeniden kontrol ettim. Az önce görmediğim küçük bir kağıt daha vardı. Hızla elime alıp onu da okumaya başladım. El yazısı değişmiş, yerini iğrenç sayılabilecek eğri büğrü bir yazı almıştı.

Yazımı hiçbir zaman beğenmedin. Eminim şu anda da yüzünü buruşturarak okuyorsundur.
Mektubun devamını merak ediyorsan sevgili kocana hiçbir şey anlatmadan birazdan telefonuna gelecek olan adrese geleceksin.

Gözlerim yataktaki telefonu bulurken mesaj sesiyle adeta yerimde zıpladım. Titreyen ellerimden kayıp giden kağıda aldırmadan gözüme bir anda aşırı derecede ürkütücü gelen telefonu elime aldım. Hızla mesaj kısmına girip gelen mesaj a baktım kısaca bir adres yazılmıştı. Altında da kısa bir not vardı.

Seni bu kadar korkak bilmezdim.

Sinirlerim son seviyelerine ulaşırken bu pisliği bulup ağzının payını vermek istiyordum. Elimdeki telefonu hızla yatağın üzerine bırakıp dolabın yanına gittim. Rahat hareket edebileceğim kalın bir tayt üstüne yine aynı rahatlıkta siyah bir kazak giydim. Islak saçlarımı da tepemde bir topuz yaptım. Deri ceketimi de üzerime alıp Fatih 'in ne olur ne olmaz diye verdiği silahı da aldım. Neyle karşılaşacağımı bilmediğim için kendimi büyük bir tehlikeye atmak istemiyordum. Silahın sığabileceği bir çantamı alıp içine silahı ve cüzdanımı koydum.

Işığı kapatıp sessizce odadan çıktım, Destan 'ın uyuduğunu umarak sessizce aşağıya indim. Ortaklıklarda gözükmüyordu. Kapının yan tarafındaki masadan evin yedek anahtarını da alıp çantama koyduktan sonra sessizce evden çıktım. Kapının hemen ilerisinde beklediğim gibi bir kaç tane güvenlik duruyordu. Eğer sessiz hareket edebilirsem onlara görünmeden kolayca bahçeyi geçebilirdim.

Bir kaç dakika sonra bekledigim fırsat ayağıma gelmiş adamlar konuşarak bahçenin arkasına doğru yürümeye başlamışlardı. Fırsatı değerlendirip koşarak bahçeyi geçip bahçe kapısından çıktım.

Aynı şekilde evden uzaklaşana kadar koşmaya devam ettim. Evden tamamen uzaklaştığıma emin olunca yavaşlayıp bana doğru gelen arabaya el kaldırdım. Yanıma geldiğinde bunun bir taksi olduğunu görmüştüm. Müşterisi olmadığı için beni hemen kabul etmişti. Telefondaki adresi okuduktan sonra en can alıcı kısım gelmişti. Beklemek...

Böyle bir anda nasıl sakince bekleyebilirdim ki? Elimde aklımda yüzlerce soru bırakan yarım bir mektup, yaptığım her hareketi izler gibi laflar söyleyen bir yabancı. Bunlar oldukça fazla ve tuhaf şeylerdi. Taksi yavaşlayınca geldiğimizi anlamıştım, cüzdandan parayı çıkartıp uzattıktan sonra beklemeden indim arabadan.

Önümde kocaman bir ev vardı, her haliyle usta bir elden çıktığı belli olan harika ötesi bir yerdi. Yavaşça etrafından dolanıp içeriyi görmeye çalıştım. Hiç ışık yoktu, içeride bir şey de gözükmüyordu. Alt katın pencereleri demirli olduğu için açamazdım, kapıdan girip de 'selam ben geldim' de diyemezdim.

Ateşle Dans (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin