16. Bölüm "sonra okusam olmaz mı?"

565 44 10
                                    


Multimedia: Simay

Çok sevdiğim bir ablamı kaybettim bu bölümü onun anısına yazdım umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.

Simay'dan

Arabanın penceresine yaslanmış olanları tekrar tekrar zihnimde canlandırıyordum. Bu adam nasıl bir insan böyle? Daha 1 hafta önce bir yıl nasıl geçecek derken şimdi hayatımı kurtarıyor. Yetmez gibi yanımda kalıp iyi olduğumdan emin olmak istiyor. Kendimi yanında güvende hissediyorum ama bu ne kadar doğru bilemiyorum. Sabah yanında uyandığımda kendimi ölesiye dövmek istedim. Resmen adamın kucağında yatıyordum, üstelik ahtapot gibi sarılmışım. Daha ne kadar rezil olabilirdim acaba. Adama elimde olan her saniye vuruyorum ama yine de kendimi onun kucağında buluyorum. Beni ona çeken bir şey var, iyi ya da kötü içimde bir taraf sürekli onun yanında olmak istiyor. Diğer taraf ise güvenmememi bu işte de bir iş olduğunu söylüyor.
Başımın camdan uzaklaşmasıyla düşüncelerimden ayrılıp başımdaki ellerin sahibine baktım. Destan yüzünde anlamlandıramadığım bir gülümseme ile bana bakıyordu.

"Yine kafanı mı kırmak istiyorsun?"

Başımı alıp göğsüne koydu, bu durum her ne kadar hoşuma gitsede yanlıştı.

'Yakında evleneceksin adamla neresi yanlış '

diyen iç sesime hak verirken aynı zamanda da karşı koyuyordum.

'Gerçek bir evlilik olmayacak!'
Doğruydu, gerçek bir evlilik olmayacaktı. Sadece bir yıl sürecek anlaşmalı bir evlilik ti bizimki. Şirketteki söz hakkımı tamamen aldıktan sonra ayrılacaktık.

Şimdilik bu saçmalıkları düşünmek istemiyordum, buradaki huzurun tadını çıkarmak istiyordum. Nefes aldıkça kalkıp inen tenin sıcaklığını hissetmek, kalp atışının düzenli ritmini dinlemek işte bu huzurdu. Bu adamda Erkan dan farklı olan tek şey güzel yüzü değildi, merhameti, insana güven veren duruşuydu.

Sadece susup düşünürken sessizliği yine o günkü gibi bir fren sesi böldü. Başım istemsizce ileri savrulurken kendimi toparlayıp Destan'a baktım. Yüzünde anlamlandırmaya korktuğum, karşısındaki insanı yerle bir etmeye yetecek bir nefret vardı. Gözlerim nereye baktığını bulduğunda aynı ifade benim yüzümde de oluşmuştu. Erkan arabanın önünde durmuş bize bakıyordu.

Ben harekete geçemeden Destan hışımla arabadan indi, Ali abiye bir şey anlatmaya çalışan bir hareket yapıp Erkan'ın üstüne atladı. Zorlanarak da olsa kapıyı açmaya çalıştım ama açılmıyordu. Ali abiye yaptığı hareketin anlamını şimdi kavramıştım. Kapıyı kilitlemesini söylemişti, gözlerim tekrar Destan ı bulduğunda Erkan'ın altında olduğunu görebildim. Kahretmesin dayak yiyordu

"Ali abi aç şu kapıyı"

"Olmaz Simay hanım, Destan bey kilitlememi söyledi. "

"Görmüyor musun? Dayak yiyor adam"

Hiç umursamıyor gibiydi, neden bir şey yapmıyordu. Sorularımın cevabını bir kaç saniye sonra almıştım. Destan Erkan ı büyük bir hiddetle altına alıp arka arkaya yumruklarını savuruyordu. Ali abinin yüzüne baktığımda sadece güldüğünü gördüm. Eline telefonunu alıp bir kaç kez dokunduktan sonra birisini aradı.

"Alo Selim sana atacağım adrese gel aradığın çöp buraya atılmış. Sana bırakıyoruz"

Karşıdan gelen cavabı anlamamıştım ama Ali abinin gülümsemesi büyük bir kahkahaya dönüşmüştü. Bir kaç dakika sonra Destan Erkan ı bir çöp poşeti gibi kolundan tutup sürüyerek yolun kenarına attı. Şaşkınlıktan açılan gözlerim Destan a kayarken kaşının ve dudağının patladığını fark ettim. Benim yüzünden olmuştu, lanet olsun bu da benim yüzümden olmuştu.

Ateşle Dans (-18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin