4-DÜŞMAN SAFLAR

2.6K 274 26
                                    

Merhaba. :) Şimdiden hepinizin bayramını kutluyor; kardeşlik, sevgi, huzur dolu musmutlu bayramlar diliyorum. Sevgiler. 😊😍😘❤

&&&

🌸4. BÖLÜM🌸

Komiserimin odasından ayrılıdığımızda bana yeni çalışma masamı gösterme işini Yağız üstlendi.

Zaten diğerlerinden de öyle bir atılım beklenemezdi. Onların, yapmak istediği tek şey, bana kapının yolunu göstermekti lâkin o konuda da elleri kolları bağlanmıştı.

Yeni ekip arkadaşlarımın öldürücü ve öfkeli bakışları üzerimde gezinirken masama yerleştim. Hallerine bakılırsa İvana Sert hesabı “Maalesef canim bizımle değılsın,”  dememek için kendilerini zor tuttukları barizdi. Ama emir büyük yerden olduğu için demek istediklerini yutmak zorundalardı ve bunun için ne kadar şükretsem azdı.

Neticede onların konuşamaması benim işim geliyor, yılın en şık suçlu avcısı olma yolunda önüm açılıyordu. Madalyaları, plaketleri  kapma ihtimalim git gide artıyordu.

Tabii olayın sonuna kadar bir suikaste kurban gitmediğim sürece öyle bir ihtimal vardı. Hayati tehlikem bulunuyordu ve gelebilecek her türlü saldırıya karşı uyanık olmak yine bana düşüyordu.

Fakat şu da bir gerçekti ki karşı karşıya kaldığım durum vücut ısımı eksi bilmem kaçlara düşürüyor beni hayattan ve özel görevimden resmen soğutuyordu. Bu durum, görevimi hakkıyla yapmamın önündeki en büyük dezavantajdı. Yani sizin anlayacağınız aşırı doz dışlanmışlıktan ölmek üzereydim. Moralim yeraltıyla bir olmuştu ve bizim meslekte moral önemli bir faktördü.

En baştan belirtmeliyim ki eğer bu özel mi özel, güzel mi güzel görevimde başarılı olamazsam bu durumun tek sorumlusu yeni ekip arkadaşlarımdı! Neticede bana okula yeni gelmiş çalışkan kız muamelesi yapıp dışlamaları, göreve 1-0 yenik başlamamı sağlamış olabilirdi.

Ah, kahretsin!

“Benim bir görevim vardı güzel mi güzel.
Yeteneksizsiniz’e katılıp en birinci olacak kadar yeteneğim vardı özel mi özel.
Ama maalesef ekip arkadaşlarım ruhsuzdu ve başarılı olma şansım katlediliyordu.”

Fakat her ne olursa olsun pes etmemem gerekiyordu! Allah aşkına ben iyilerin dostu, kötülerin düşmanı muhteşem Güney Öztürk’tüm.

“Depresyondayım, unutuldum, dışlandım, evimden ayrıldım, çok yalnızım,” modunda takılmama hiç gerek yoktu. Yeni ekip arkadaşlarıma ise hiç mi hiç gerek yoktu. Çünkü ben her zaman yalnız kovboydum. Retkid misali tek başıma, tek tabanca takılırdım.

Gerçi onun gibi bir Düldül’üm ya da Rintintin’im yoktu fakat mangal gibi yüreğim, çelik gibi bileğim, bunlara ek olarak tabancam, kelepçem, rozetim, madalyalarım, plaketlerim vs. vardı ve bu liste böyle uzayıp giderdi.

Hoş Retkid’e özenip bir ara kovboy şapkası ve çizmesi almak istemiş lâkin sonra bulunduğumuz zaman ve mekanı göz önünde bulundurarak bu özenti durumlarımdan da çabuk vazgeçmiştim. Orijinal olmalıydım çakma değil! Zaten özgün olmayan insanları hiçbir zaman sevmezdim. Ve şahsen bizzat kendim olaraktan da o tiplere örnek teşkil edemezdim.

Yağız, elini omzuma atarak dostça “Onlara takılıp canını sıkma. Birkaç güne alışırlar,” diyerek yanımdan ayrıldığında onu dinlemeye karar verdim. Düşmanca bakışları elimden geldiğince görmezden gelerek günü bitirmeye odaklandım.

Nitekim biraz sancılı da olsa o günü tamamladığımda deliksiz bir uyku çekmeyi planlayarak toparlanıp beni polis evine bırakacak olan kişi her kimse onu beklemeye başladım.

Bela Çiçeği (YENİ HİKAYE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin