13- KISKANÇLIĞIN KOKUSU

2.2K 303 77
                                    

Merhaba. 😊 Yeni bölümü sabırsızlıkla bekleyen kişiler için bu defalık bir istisna yapıp yeni bölümü kota dolmadan getirdim ama bu bir daha olmayacak. Kotamız +75 oy, +30 (AYRI KİŞİLERCE YAPILMIŞ) yorum. Bir yıldıza dokunmak, iki üç kelime bir şeyler karalamak bu kadar zor olmasa gerek diye düşünüyorum.

Keyifli okumalar...

🌸BÖLÜM 13🌸

Sabah serinliği tenini yalayıp geçerken derin derin nefes alıp verdi ve hızını hiç kesmeden koşmaya devam etti.

Koşmak, vücudundaki yüksek gerilimi hafifletmek konusunda birazcık da olsa iyi gelmişti.

Bu kadar sinirlenmesinin sebebini biliyordu lâkin onu niye bu kadar umursadığını bilmiyordu ve sebebini bilmediği şeyler yüzünden kafayı yiyecek gibi oluyordu.

Ondan günahı kadar hoşlanmıyordu, bir kere. Geldiği yere geri döneceği günü  sabırsızlıkla bekliyordu. Ama kendini öylece tehlikeye atması da sinirine dokunuyordu.

Üstelik o kendini tehlikeye atarken ona yardımcı olma görevinin de kendisine verilmiş olması sinirini körüklüyordu.

Ucuz kahramanlıklardan da ucuz kahramanların yandaşı olmaktan da hiçbir şekilde hoşlanmıyordu.

Onu da bu yüzden umursuyor olmalıydı.

Tabii ya!

Mesele tam olarak buydu!

Zaten başka ne olacaktı ki?

Temposunu iyice arttırıp kafasındaki düşüncelerden kurtulmaya çalışarak bir saat daha koştu. En sonunda ayakları isyan edince eve dönmeye karar verdi.

Bugün pazardı ve güzel bir uyku çekmek yerine kendine yeterince işkence çektirmişti. Uyku kaçıran düşünceleri, belki yorgunluğa yenik düşerdi de biraz olsun uyuyabilirdi.

Kafasını toplamak için onu bir süre görmemesi lâzımdı. Aynı ekipteyken ve aynı iş üzerindeyken bunu nasıl başaracağını bilmiyordu lâkin bir yolunu bulmalıydı. Hâlâ çok sinirliydi ve o siniri dışarı atamadıkça kuduruyordu.

Uyuyabilme umuduyla bahçeden içeri adım attığında uyku kaçıran düşencelerinin baş mimarıyla burun buruna  gelmeyi hiç beklemiyordu. Hatta biraz önce ondan uzak duroma planları yapıyordu ama görünen o ki evrenin kendisine vermeye çalıştığı mesaj oldukça açıktı.

"Ne yaparsan yap ondan kurtulamazsın!"

Çok güzel!

O  gelmeden önce hayatı yeterince karışık değilmiş gibi şimdi her şey iyice Arapsaçına dönmüştü .

Bu karmaşa kendisine verilmiş en büyük cezaydı.

Güney'in genişçe gülümseyip neşeli bir biçimde "Günaydın," demesi de bu cezanın tuzu, biberi  olmalıydı.

Karşılık vermeden önce gayriihtiyari gözleri Güney'in vücudunu dolaştı ve tuhaf bir duygunun esiri oldu.

Genç kızın vücudunu sarıp sarmalayan, bütün girinti ve çıkıntılarını ortaya koyan kıyafetlerini görünce sanki başından aşağı kaynar sular dökülüyormuş gibi hissetti.

Bela Çiçeği (YENİ HİKAYE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin