Uzun bir aradan sonra merhaba. :) Malumunuz uzun süredir bölüm gelmiyordu. Uzun uzun açıklama yapıp başınızı ağrıtmak istemiyorum. Sadece bazı kişisel sebeplerden dolayı bir yol ayrımına gelip seçim yapmak zorunda olduğumuz zamanlar olur ve o durumda bir şeylerden feragat etmek zorunda kalırız. Buna mecbur olduğumu bilmenizi isterim. Anlayış gösterirseniz amenna. Göstermezseniz de ne diyeyim, sağlık olsun. :) Hikayeyi okuyanlar, varsa bekleyenler için devam ettireceğimi buradan da bildireyim. Lâkin şu gün, şu saatte bölüm gelecek diye söz veremem bunu da ekleyeyim. Yazabildikçe bölüm atacağım. Keyifli okumalar. :)
🌸BÖLÜM 16🌸
Kuzey'in üstü açık ve yüz kızartıcı tehdidinden sonra dünyadan soyutlanmış gibi mekanik hareketlerle hazırlandı. Yine bir şeylere mecbur bırakılmıştı ve bu mecburiyet, sinirini bozuyordu.
Hazırlığını bitirip aşağı indiğinde Kuzey'i karşısında sinsice sırıtırken buldu ve genç adamın bu arsız tavrı karşısında sinir sistemi iyice çöküşe geçti.
Kuzey Aras, zaferini kutladığını o kadar belli ediyordu ki bunu gözlerindeki ışıktan anlayabiliyordu.
O an, onun gözlerini oymak ve erkeksi çenesini tek yumrukla dağıtmak istedi. Lâkin eyleme geçmek o kadar da kolay değildi.
Sessiz kalmayı tercih edip arabaya bindi. Yol boyunca ise kafasındaki soru işaretleriyle mücadele etti. Çıkışa ulaşamadığı soru labirentinde dönüp dolaşıp kendisini tüketiyordu ama buna bir türlü engel olamıyordu.
Bir ara düşenceleri hafifleyince yola bakmaya yeltendi ve gördükleriyle sorularına yenileri eklendi.
Sessiz kalmak için dilini ısırmak ve bir yerden başlamak arasına sıkışıp düşünceden düşünceye mekik dokurken çıldıracak gibiydi. En sonunda akışına bırakmaya karar verdi. Çok olsa inceldiği yerden kopardı.
Sesinin zayıf çıkmasını engellemek için hafifçe boğazını temizleyip "Nereye gidiyoruz?" diye sordu.
Güney'in sesiyle bir an bakışları genç kıza kaydı ancak çok çabuk o bakışların yönünü değiştirdi. O da kendi düşünce çemberinde sıkışıp kalmış ve genç kızın sesiyle gerçek dünyaya dönüş yapmıştı.
Güney'in sorusu cevap verilmeyecek bir soru değildi ancak sessiz kalmayı tercih etti. Onu sinirlendirmekten fazlasıyla hoşlandığı bir gerçekti.
Kuzey'in sinir bozucu sessizliğine maruz kalan ve öfkesi kabaran Güney'de ise aynı hoşnutluğu gözlemlemek mümkün değildi. Sinirden yerinde duramıyordu. Sesiyle irkilip tepki verdiğini görmese onun sorusunu duymadığını düşünebilirdi ama duymuştu. Bundan yüzden yüz emindi. Aklı sıra intikam almaya çalışıyor olmalıydı. Ve bunun için çok berbat yöntemler kullanıyordu.
"Nereye gidiyoruz?" dedi tekrar.
Cevap vermeliydi. Onun ne kadar ısrarcı olduğunu az buçuk biliyordu. İstediğini alana kadar soru sormaya devam edeceğini de tahmin ediyor olmalıydı.
"Gidince görürsün."
Başlangıç olarak fena sayılmazdı. Nihayet ısrarı sonuç vermişti. Fakat bu cevap henüz yeterli seviyede değildi. Tatmin olmamıştı. Kısa ve baştan savmaya yönelik tatmin etmeyen cevaplar en nefret ettiği şeyler arasında başı çekiyordu. Hele ki bir de bu durum Kuzey'in tavrıyla harmanlanınca kontrol mekanizması tepetaklak oluyordu.
"Gidince görmekten ziyade nereye gittiğimi şimdi bilmek istiyorum."
İnadından ödün vermeden ve öfkesini gizlemeden dik bakışlarını Kuzey'e yöneltti. Genç adamın, o tacizci ve istediğini almaya yönelik bakışlardan kaçamayacağı kesindi. Aldığı nefesleri boğazına dizme potansiyeli vardı, o bakışlarda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bela Çiçeği (YENİ HİKAYE)
Romance"Sen tüm belaların arasında inadına açan bir çiçeksin. Bela çiçeğisin..." Tüm hakları saklıdır. İznim olmadan çoğaltılması halinde yasal işlemlere başvurulacaktır!