Yorumlarıyla beğenileriyle beni yalnız bırakmayanların hatrı için bu bölüm. +75 oy, +20 yorum sınırını unutmayın. Keyifli okumalar. 😊
🌸BÖLÜM 10🌸
Masamda sıkıntıdan patlarken Kuzey’e bir bakış attım. Ama kollarını kendi masasının üzerine genişçe açmış başını da kollarına dayamış bir halde hareketsizce duruyordu.Uyuyor muydu?
Ne büyük kayıptı!
Oysa ben düşünmüştüm ki...
Neyse... Zaten buradaki insanlar için benim düşüncelerimin bir önemi yoktu! Sami baş komiserim hariç tabii.
Kuzey’i rahat bırakmak şu an yapabileceğim en mantıklı işti de zaten. Toplantıda yaşananlardan sonra aramız pek iyi değildi ve bakışları beni bir kaşık suda boğmak ister gibiydi. Ya da gözbebeklerindeki ateş topunu bana fırlatıp tüm varlığımı küle çevirmek istiyor da olabilirdi.
O sebeple kendi kendime bir şeyler yapıp can sıkıntımı azaltmalı o arada Sami baş komiserime verdiğim söz için sağlam bir şeyler düşünmeli ve Kuzey’e hiçbir şekilde bulaşmamalıydım.
Araştırmacı bakışlarım etrafı kolaçan ederken Yağız’ın masasının üzerinde duran gazetenin bulmaca eki gözümü ilişti. Aklıma gelen dahiyane fikirle genişçe gülümserken hemen ayağa fırlayıp Yağız’ın masasına doğru hızlı adımlarla yürüdüm ve aynı çabuklukla bulmaca ekini alıp geri döndüm.
Rahat koltuğuma kurulurken sanki çok önemli bir cinayeti aydınlatacakmışım gibi çok ciddi takılıyordum. Hemen masanın üzerindeki kalemlikten bir kalem alıp bugünün şanslısı ünlü şahsiyetlerimizin değişim işine koyuldum.
Çocukluktan beri bu oyuna bayılırdım. İtinayla bıyıksızlara bıyık yapılır, gözlüksüzlere gözlük takılırdı. Sonra rujunun belirginliği kaybolmuşların rujları belirginleştirilir, isteyen istemeyen herkesin en tuhaf yerlerine şöyle koca bir ben kondurulurdu.
Büyük bir keyifle yine aynı işlemleri yapmaya ve genişçe gülümsemeye devam ediyordum. Değişimin sert rüzgârına kapılan ünlülerin bu hallerini gördükçe kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum.
İyice dalmıştım. İşime o kadar konsantreydim ki “Ne yapıyorsun orada sen? Neye gülüyorsun?” diye soran Kuzey’in tok sesini işittiğimde irkildim.
Onun uyuduğunu sanıyordum ama anlaşılan ya hiç uyumamıştı ya da uyanmıştı. Aslında bu kısım çok da önemli değildi. Daha mühim olan konu, onun ne yaptığımı asla bilmemesini içeriyordu. Yoksa hazır fırsatını bulmuşken günlerce beni ağzına sakız yapar dalga geçer dururdu. Buna kesinlikle engel olmalıydım.
Başımı gazeteden kaldırıp şirince gülümsedim ve “Hiç oyalanıyordum öyle,” dedim. Sonra aceleyle “Sen uyumuyor muydun?” diye sorarak dikkatini dağıtmaya çalıştım.
Böyle durumlarda karşındakine bir önceki konuyu unutturmak ve irdelememesini sağlamak için kaçamak bir cevap verip karşı soruyla atağa geçmek çok önemli bir taktikti.
Kuzey, “Hayır uyumuyordum. Sadece gözlerimi dinlendiriyordum. Ve sen! Hiç de öyle hiçbir şey yapmıyor gibi durmuyordun! Ne yapıyordun?” diyerek tehditkar biçimde kaşlarını kaldırdı.
Anlaşılan, soruya soruyla karşı verme hamlesi onun üzerinde bir işe yaramamamıştı. Kahretsin! Oysaki bu taktik hep işe yarardı ama bu defa olmamıştı. Bu çok sinir bozucu bir durumdu.
Şimdi ne yapacaktım?
Bir şeyler düşünmeliydim. Sağlam bir şeyler...
Aklım paniğe kapılmayı reddetse de içten içe buna engel olamadım ve o an aklıma en mantıklı gelen şeyi söyleyiverdim. “Mürekkepli kalem çalışması yapıyordum,” dedim.
![](https://img.wattpad.com/cover/62457113-288-k944834.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bela Çiçeği (YENİ HİKAYE)
Romantizm"Sen tüm belaların arasında inadına açan bir çiçeksin. Bela çiçeğisin..." Tüm hakları saklıdır. İznim olmadan çoğaltılması halinde yasal işlemlere başvurulacaktır!