22- CİCİ BABA

1K 133 36
                                    

Önemli bir sınav arkası gelen ağır bir rahatsızlık yüzünden bölüm geciktiği için özürlerimi sunar, hayırlı kandiller dilerim. 💕

Bu arada keyifli okumalar. ❤

🌸22. BÖLÜM🌸

Dosyalarla boğuşmaktan, olmayan delillerle ilgili hipotezler kurmaktan ciddi anlamda bezmiştim. Tabii bezdirici şeyler listeme Kuzey Aras'ı ve dengesiz hareketlerini de eklemek yanlış olmazdı.

Şu hayatta sanki her şey üstüme üstüme geliyordu. Sanki tüm dünya bana cephe almıştı da yenilmem için uğraşıyordu.

Acaba sorun bende miydi? Ben mi yanlış yöne gidiyordum?

"Güney komiserim."

Derin bir nefes alarak yeni bir kötü habere daha kendimi hazırladım.

"Efendim."

"Bir bayan sizinle görüşmek istiyor."

Kaşlarımı çattım. "Kimmiş?"

"Anneniz olduğunu söylüyor."

Annem mi?

Ciddi mi?

Şaka mı?

Oysaki ben sadece kötü haberlere karşı hazırlıklıydım. Yürüyen felaketlere değil!

Annem? Burada?

Sahi ya annemin ne işi vardı burada?

"Ne söyleyeyim?"

Şaşkınlığımı üzerimden atıp hızla ayağa kalktım. "Tamam Ahmet ben ilgilenirim. Teşekkürler."

Felaketime doğru yürürken bunun bir şaka olmasını diliyordum. Fakat dakikalar sonra karşımda ciddi ciddi annemi bulduğumda bunun şakayla uzaktan yakından ilgisi olmadığını anladım.

Bezgince "Anne senin ne işin var burada?" diye sorduğumda beni kendine doğru çekip canımı çıkartırcasına sarıldı. Bir taraftan da "Sana da hoş bulduk kızım," diye söyleniyordu.

Laf sokma sanatında resmen uzmanlık seviyesindeydi.

"Hoş geldin de keşke geleceğini bir haber vermeyi demeseydin. İyi olurdu."

Benim de ondan aşağı kalır yanım yoktu. Neticede bugüne bugün Mine Öztürk'ün kızıydım.

"Haber verseydim de gelişimi engelleseydin değil mi?"

"Yok ondan değil de gerek yoktu."

"Vardı, vardı," deyip tüm itirazlarımı ağzıma tıktı. "Senin doğru düzgün aradığın sorduğun yok. Özledik herhalde."

Laf sokma seanslarımıza kaldığımız yerden devam ediyorduk, işte.

Gözlerimi devirdiğimi fark edince "Hiç  devirme o gözlerini! Yalan mı sölüyoruz sanki!" diye hayıflanmaya devam etti.

Laf sokma seanslarımıza azarlama kısmı da eklenmişti.

"Ben de özledim seni ama biliyorsun işim başımdan aşkın."

"Zaten hep işin, işin, işin! Varsa yoksa iş! İş de iş  olsa bari! Baban gibi itin kopuğun peşinden koşmaya meraklı olacağına ne olur az da bana benzeseydin!"

Evet, işin bu kısmını unutmuştum. Bir de bu vardı.

Niye babama benzemişim de anneme benzememişim?

"Haklısın anne. Oturup dantel ören, televizyon karşısında çekirdek çitleyen, altın günlerinde birbirinden değişik sunumlarla milleti manyağa çeviren, komşularla dedikodunun dibine vuran biri olamadığım için suçluyum. Zaten bunlar gibi olağanüstü meziyetlerin yanında benim yaptığım iş ne ki?" dediğim anda şiddetli bir çimdik saldırısına uğrayarak neredeyse havaya zıplayıp etrafımızdaki herkesin dikkatini çektim.

Bela Çiçeği (YENİ HİKAYE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin