1.Bölüm "Giriş."

6K 468 350
                                    

Umut bitmiş, kullanılmış ve tükenmişti. Umut etmekten yorulan küçük bedenim de kendini bırakmış, olacakları bekliyordu. Çoğu insan için ışık olan şey bende tükenmiş, bir harabeyi miras bırakmıştı.

Yorulmuştum. Üstüme uygulanan baskılar, bana yöneltilen beklenti dolu gözler... Hepsi, hepsi beni yormuştu... Mükemmeliyeti arayan bir kız olmamıştım, olmayacaktım. Bazı şeyleri olduğunca kabullenmeyi küçük yaşlarda öğrenmiştim... Hayatımızı biz seçmiyorduk. Öyle ki, çoğu şey isteğimiz dışında gerçekleşiyor ve bize seçim şansı bile tanımıyordu.

Yalnızlığım buna bir örnekti.

Dönüp duran dünyanın karmaşası içinde sıkışıp kalmış, özgürlüğünü yitirmiş bedenler, robottan başka bir şey değildi benim gözümde. Zamanla hayal kurmaktan aciz hâle gelirlerken, benim normalliğim sıra dışı geliyordu herkese.

Kafamdaki düşünceleri bir kenara atıp, daha fazla yatakta kalırsam anneme yakalanacağımı düşünerek kalkıp banyoya ilerledim.

Bugün büyük ihtimalle annem beni psikoloğa götürmeye çalışacak ve ben her gün yaptığım gibi kaçmaya çalışacaktım. Okuldan atıldığım günden bu yana, tam olarak 3 aydır yaşadığımız bir olaydı.Bu rutinimizdi.

Ben her gün evden kaçmaktan bıkmıştım fakat annem beni her gün psikoloğa götürmeye çalışmaktan bıkmamıştı. Hayret ediyordum kadına doğrusu. Banyoda hızlıca elimi yüzümü yıkayıp koridora yöneldim.

Merdivenlere geldiğimde, yavaş ve temkinli adımlarla inip, bir asker edasıyla yerde sürünerek evin dış kapısına ulaştım.

Yavaş ve nazik hareketlerle kapı kolunu tutup aşağıya indirirken, "Çikita muz muzmuz." demeyi ihmal etmiyordum. Ama bir sorun vardı. Bu kapı neden açılmıyordu?

"Bir yere mi gidiyordun anneciğim?" Arkamdan gelen annemin hafif alaylı sesiyle gözlerimi kapatıp, derin bir nefes aldım ve 'Ben sana güvenmiştim' temalı yüz ifademle ona döndüm.

"Anne, bunu bana nasıl yaparsın?"

"Neyi tatlım?" derken hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi masum bakışlar atıyordu. Ama ben yemezdim! Çünkü aç değildim.

"Saf ayağına yatma anne. Kapıdan bahsediyorum." derken en öfkeli bakışlarımdan birini atmıştım. Gerçi becerebiliyor muydum, orası meçhul.

"Haa sen ondan bahsediyorsun," derken dudaklarını büzüp masum bir çocukmuş gibi konuşmaya başladı, "Bak tatlım her gün kavga etmekten yoruldum. Tam tamına bir aydır evden kaçıyorsun ve ben sesimi bile çıkartmıyorum. Sence de bu artık sıkmaya başlamadı mı?" Ellerini göğsünde birleştirip, "Bence sıktı, ilk başta sana zaman verdim, seni dinledim, anlayışlı bir anne olmaya çalıştım, ama sen her seferinde evden kaçmaya devam ettin. Bu sefer olmaz Derin, bu sefer o psikoloğa gidiyoruz." dedi kendinden emin bir tavırla.

"Ben hiçbir yere gitmiyorum. Konu burada kapanmıştır." diyerek duvara yaslandım kendimden eminmiş gibi gözlerimi gözlerine diktim.

"Peki ya, bir Biskrem versem?" derken gülümsemeye başladı.

"Ah olamaz, bu espriyi yapmış olamazsın değil mi?" diye sordum yüzümü buruşturarak, "O yalnızca reklamlarda işe yarıyor anne."

"Bunu biliyorum tatlım, bu yüzden en iyi kozumu sona sakladım."

"İyi kozun?" diye şüpheyle sorarken açıkçası korkmaya başlamıştım, çünkü sinsi bir gülümseme vardı yüzünde.

"Yeni bir mekan açılmış, mekan dediysem bar falan sanma hiç göndermem seni öyle yerlere. Bu mekanda dünyanın en iyi dondurmaları satılıyor, dünyaca ünlü bir firma zaten. Eğer bugün psikoloğa gelirsen, sana koca bir kase dondurma alırım."

DIŞLANMIŞLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin