Merhaba sevgili okurcuklarım. Medyada Beril' in dövmesi var. İyi okumalar!
"Sabah- Beril' in Ağzından"
Alarmın sesiyle gözlerimi ovuşturarak yatağımdan kalktım. Banyoya gidip günlük işlerimi hallettim. Dolabın karşısına geçip okul formasını aldım ve üzerime geçirdim. Saçlarımı yukardan sıkı bi at kuyruğu topladım. Çilekli dudak parlatıcımı da sürdükten sonra gözüm sağ kulağımın arkasındaki dövmeme kaydı. Defne' yle beraber yaptırdığımız ilk dövmeydi. O farklı yaptırmıştı ama. Tutku ve Ahsen ise yaptırmamıştı.
Daha fazla odamda oyalanmayarak aşağı indim. Mutfaktan içeri girdiğimde Defne' nin sadece kahve içtiğini Ahsen' in ise kahvaltısını yaptığını gördüm. Onlara kısaca günaydın deyip sandalyeme oturdum ve tabağıma bi şeyler doldurdum.
Ağzıma bi parça peynir attıktan sonra kızlara dönerek "Tutku nerde? İnmedi mi daha?" diye sordum. Defne kahvesinden bi yudum alıp bana baktı ve "Dün akşam yağmurun altında ıslanmış ya bu geri zekalı. İşte bünyesi hassas olunca da hastalanmış herhalde. Sabah yanına gittiğimde 'iyi hissetmediğini, okula gelmiceğini' söyledi." dedi. Kafamı onaylar anlamda sallayıp kahvaltıma devam ettim. Bitirdikten sonra masadan kalkıp "Ben bi Tutku' ya bakıyım. Siz montlarınızı giyin, gelicem hemen." diyerek merdivenlere ilerledim. Hızlıca merdivenleri çıkıp Tutku' nun odasına girdim.
Kıyamam karamelime! Yatağında uzanan Tutku' nun yanına gidip yatağın bi köşesine oturdum. Tutku gülümseyerek bana baktı ve "Günaydın maviş." dedi. Bende ona aynı şekilde karşılık vererek "Nasılsın kuzum?" diye sordum. "İyiyim Beril. Merak etmeyin. Sadece biraz üşüttüm sanırım." dedi. Kaşlarımı çatarak ona baktım ve "Yağmurun altında ıslanmışsın. Tabii hasta olursun, geri zekalı." diye çıkıştım. Ardından "Herneyse biz şimdi okula gidiyoruz. Bi şey olursa ararsın, tamam mı?" dedim. Kafasını onaylar anlamda sallayıp yatağına iyice uzandı. Derin bi nefes alıp odasından çıktım ve aşağı indim. Kızların montlarını giymiş olduğunu görünce bende hemen montumu üstüme geçirdim. Siyah kısa botlarımı da giydikten sonra dışarı çıktım. Defne ve Ahsen' de yanıma gelince Koray ve Rüzgar' a döndüm.
Rüzgar' ın gözlerimi kızarmış bana mı öyle geliyo?
Bunu sonra sorucağımı aklıma not edip tam Koray' ın arabasına binicekken Defne' nin kolumdan çekip kulağıma "Sen Rüzgar' ın arabasına bin." demesiyle o tarafa doğru ilerleyip Rüzgar' ın arabasına bindim. İki dakika sonra Rüzgar'
da arabaya binip arabayı çalıştırdı.Yavaşça yolda ilerlerken Rüzgar' a bakıp derin bi nefes aldım ve "Dün akşam uyumadın mı?" diye sordum. Kafasını onaylar anlamda sallayıp "Uyumadım değil uyuyamadım." dedi ve ardından derin bi nefes alıp "Defne bana çok kızgın. Biliyorum her şeyi daha önce anlatmam gerekiyodu ama yapamadım, korktum." dedi. Kolunu hafifçe sıkarak "Merak etme, Defne şu an kızgın sana. Açıkçası bende kızgınım. Keşke en başında anlatsaydın böyle bi olay olduğunu. Herneyse fazla takma, her ya da geç barışırsınız." dedim. Kafasını onaylar anlamda sallayıp sürmeye devam etti.
Kısa sürede okula gelince kapıyı açıp dışarı çıktım. Diğerleri de arabadan inince beraber okula doğru ilerledik. Sınıftan içeri girince Armağan ve Hazan' ın diğerlerinden ayrı oturduğunu gördüm.
Upsss! Bazılarının durumu bizimkilerden daha kötü sanırım!
"Defne' nin Ağzından"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Novela JuvenilSonunda bizi de bulmuştu mutluluk. Kucağımdaki minik prensese bakıp hafifçe gülümsedim. Bazen annesi gibi hırçın bazense çok uysaldı. Bakışlarını annesine doğru döndürüp "Anne babam seni seviyor mu?" diye sormasıyla Defne bakışlarını bana döndürdü...