Medya da kızların giydikleri var.
İyi okumalar...
"Defne' nin Ağzından"
Birilerini kırmak istemedim hiçbi zaman. Sinirliyken bile, sinirlenmemin sebebi karşımdaki insanken bile kırmamak adına sustum ben. İyi anlaştığım biri olsun veya olmasın kırmak istemedim.
Onun yerine sustum. Dudaklarımın ucunda tonla kelimeler birikti yuttum hepsini, içime hapsettim. Bi kenara çekilip kendime zarar verdim, kendimi bitirdim içten içe. Kimseye zarar vermemek için kendimi öldürdüm ben.
Böyle durumlarda bazen müzik dinledim, bazen yazı yazdım, şimdi ise koşuyorum. Gidebildiğim kadar uzağa, nefesimin tükendiği yere kadar koşuyorum. Sonunda geldiğim yer, mezarlık oluyor.
Nefesim tükeniyo, gözyaşlarımdan dolayı her yeri bulanık görüyorum, yağmurdan sırılsıklam oldum. Elimle gözyaşlarımı silip mezarına doğru ilerlemeye başladım. Ablamın mezarına...
Mezara yaklaştığımda oraya oturmuş birini gördüm. Biraz daha yaklaştığımda kim olduğunu kavrayabilmiştim. Elimi omzuna koyarak "Aras abi?" diye mırıldandım. İrkilerek arkasını döndüğünde kanlanmış yeşil gözlerini fark ettim. Yanaklarından süzülen gözyaşları yağmurdan dolayı gözükmüyodu. Ellerinin tersiyle yanaklarını sildikten sonra "Ya-yağmur... Se- senin ne işin var burda?" diye sordu.
Elimle yüzümü sildikten sonra "Be-ben a-ablamı ziyarete gelmiştim. Sen?" diye sordum. Mezara baktıktan sonra buruk bi tebessümle bana döndü ve "Ona anlatmam gereken şeyler vardı." dedi. Gözlerimi daha fazla ağlamamak için yukarı diktim. Aras abi hâlâ mezarına bakarken bende yaş mermere oturup toprağında elimi gezdirdim.
Aras abi, Beril' i abisiydi. Ablamla 5 yılı geçen bi ilişkileri vardı. Ablam ölmeden 6 ay önce sözlenmişlerdi. Yazın nişanlanıcaklardı. Ama olmadı.
"Bana kızar mı Yağmur?" diye sorduğunda irkilerek bakışlarımı toprağından Aras abiye çevirdim. Anlamadığımı söylicekken tekrar konuşmasıyla sustum. "Birini sevdiğimi söylesem bana kızar mı?" diye sordu bu sefer.
Boğazımda bi yumru oluştu. Onu yok etmek için yutkundum ama gitmedi. Ne demem gerekiyodu? Ablamı kaybedeli 2 yıl olmuştu nerdeyse. Bu iki yıl boyunca elinin başka birinin eline değdiğini görmemiştim. Görsem de suçlayamazdım zaten. Yaşamak zorundaydık hepimiz, hayatımıza devam etmek zorundaydık.
"Bi gün konuşuyoduk, ikinci yılımızdı o gün beraberdik. 'Beni neden seviyosun?' diye sormuştum. 'Ben seni sevmiyorum ki.' demişti. O kadar çok şaşırmıştım ki. Ondan sonra 'Nasıl yani?' dedim. -hafifçe sırıtarak- Artık yüzümde nasıl bi ifade varsa kahkahalara boğulmuştu."
Yaşlı gözlerini yüzüme çevirdi. "Biliyo musun, onun sesi hayatımda duyduğum, annem ve kardeşimin sesinden sonra en güzel melodiydi."
Hıçkırmamak için dudaklarımı birbirine bastırarak gözlerimi aşağı çevirdim.
"Sonra durdu, döndü bana. Gülümseyerek 'Sevgi ve aşk bambaşka şeyler. Ben seni hiçbi zaman sevmedim. Ben sana başından beri âşıktım. Aşkı sadece bir kişiye besleyebilirsin, sevgiyi ise onlarca kişi için besleyebilirsin' dedi."
"Bende gülümsedim sonra, bi süre baktık birbirimize öyle. " 'Peki ya âşık olduğumuz kişiyi kaybedersek?' diye sordum birdenbire. Nerden çıktığını ben bile bilmiyodum bu sorunun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzmir Kızı
Genç KurguSonunda bizi de bulmuştu mutluluk. Kucağımdaki minik prensese bakıp hafifçe gülümsedim. Bazen annesi gibi hırçın bazense çok uysaldı. Bakışlarını annesine doğru döndürüp "Anne babam seni seviyor mu?" diye sormasıyla Defne bakışlarını bana döndürdü...