NOT: (Ben nedense en çok bu bölümü sevdim sizinde seveceğinizi düşünüyorum üç yorum gelene kadar yeni bölüm yok size :p alın yazarınızı da küstürdünüz üç yeni bölüme üç yorum istiyorum banane :p buna ekstra bir yorum daha fazla olabilir çok eğlenceli bir bölüm nede olsa :D) arkadaşlar bölümü yazdığımda verdiğim samimi düşüncemin arkasındayım. Bu bölümde tek bir noktalama işareti bile değiştirmiyorum. Lütfen sizde o zamanlardan kalma isteğimi yerine getirip yorumlarınızı benden esirgemeyin. Hala yüzümde bir gülümsemeyle okuduğum bölümdür.
(bölüm adı: Aletta'nın cezası)
O tanıdık hapishaneme geldiğimde tekrar kapatıldığım için üzülmeyecek kadar yorgun olsam gerek bu durumu umursamadan banyoya attım kendimi. Ah doğru hemen ardımdan geldi o kahrolası adam. Neymiş efendim kendisinden on cm bile uzağa gidemezmişim.
'Aaaaa...!' çığlığımı ne kadar yüksek atarsam atayım faydasızdı. Dediğini yaptı ben duş alırken o da öylece bir sandalyeye oturup sanki film izliyormuşçasına beni izledi. SAPIK!
Duşumu gereğinden kısa kesip çıkmak zorunda kaldım yoksa kendimi gerçekten bir porno yıldızı gibi hissedecektim. Bornozumu ışık hızıyla üzerime geçirirken küstahça bir de cevap verdi bana.
'Her gece itinayla ezberlediğim vücudunu benden saklamana gerek yok' Alaycı gülüşüyle sözlerini noktalarken benim tek yapabildiğim utancımdan kaşlarımı çatmak olmuştu.
'Mısır isteyip istemediğinden emin misin?' Alakasız görünen hayli gerekli soruma şaşkın şaşkın bakarak o nadide zekasının ürünü olan sorusunu sordu.
'Ney?'
Şuan sinirli olmam gerek en azından öyle görünmem gerek diyerek kendimi tembihlerken kahkahalarımı dudaklarımı birbirine bastırarak yutuyordum.
Derin derin nefes almam gerekti. Kendimi hazır hissettiğimde bay şapşala açıklama yapmam gerekliydi.
'Porno filimleriyle aran iyi olsa gerek bence de mısır saçma oldu başka bir şey önermeliydim'
Aletta'nın cevabıyla jeton düşünce Matt başta sinirlensede sonrasında yüzünde tembel bir gülümseme belirdi.
'Hımmm açıkçası hiç gerek duymadım tercihim canlı yayından yana'
Bu cevaba ne gibi bir laf verilirdi ki. Sonuç olarak Aletta iki sıfır mağlup ayrılmıştı banyodan. Hemen ardından Matt gelip kollarını kızın beline dolayıp kendine çekti.
Aletta başta çırpınıp karşı çıkmayı düşünse de bunu yapamayacak kadar yorgundu. Daha doğrusu ayakta duracak enerjiyi bulamıyordu kendinde sırtını adamın beklediği tepkinin tam aksine onun göğüsüne yaslayıp öylece durdu.
'Gerçekten Matt çok yorgunum.'
Tek bir cümle ne kadar nüfus edebilirdi bir adamın kalbine. Onlarca hakaret ve karşı koyuşa nazaran? Kadınının kalçasını onu duşta izlemenin verdiği heyecanla uyanmış erkekliğine bastırdı.
'Seni özledim Aletta' diye fısıldadı kulak memesini dişlerken.'Ama bu gece sadece kollarımda uyumana izin vereceğim. Sadece uyuyacağız' ardından ensesini öpüp kadını kucağına aldı.
Geniş siyah çarşaflarla kaplı yatağa doğru ilerleyip onu yatağa koyduktan sonra saç kurutma makinasını alıp kızın saçlarını kurutmaya başladı. Islak saçlarla işi bitince bornozu üzerinden çıkarıp gümüş iplik askılı geceliği giydirdi, nazikçe yerine yatırdı. Bütün bunları sanki Aletta küçük bir kelebekmiş gibi onu incitmemek adına hassas dokunuşlarla yapmıştı. Tutuşu haşin ve kabalıktan yoksundu.
Yarı uyuklar bir vaziyette duran Aletta'nın da bundan bir şikayeti yoktu. Açıkçası bu hastalıklı adamın ona böyle ilgili davranması ve kırmaktan korkarcasına yaklaşması hoşuna bile gitmişti. Yatağa uzandıktan sonra onun üstündekilerini çıkarmasını izledi. Ardından banyoya gidişini ... Ağır gelen göz kapaklarını daha fazla açık tutamadı. Uykunun kollarına hızlı bir giriş yaparken Matt'in banyoda soğuk suyun altında küfrettiğinden habersizdi.
Matt Akan soğuk suyla kendine gelmek adına elinden geleni yapmıştı. Gerçekten pişman olmuştu tam şuanda onun uyumasına izin verdiği için.
'Lanet olsun!' diye tısladı dişlerinin arasından Mermerden yapılma duvarı yumruklarken. Bu kadar eziyet çekmesi gerekli miydi? Tanrı aşkına herhangi bir kızı kullanabilirdi şuan. Öyleyse neden yapmamıştı? Neden böyle soğuk suyun altında kendine eziyet etmeyi seçmişti?
Sadakat denilen şeyden miydi acaba? Ah ne saçmalıyordu. Matthew sadakat'in S'sinden bile anlamazdı. Sadece bir kadına gereğinden fazla vurulmuştu o kadar. Ona karşı fazla arzulu , talepkar ve istekliydi. Öyle ki neredeyse NEFESİ olmuştu o kadın.
Bütün sinirini duvardan çıkarmak adına duvarı yumruklamış saatler sonrası biraz rahatladıktan sonra yatağa dönmüştü.
Aletta'nın saçları dağılmış yatağın ortasında cenin pozisyonunda yatıyordu. Bir şeyler söylediğini fark edince başta kadının uyanık olduğunu zannedip 'Yine ne var?' diye yakınmış bir cevap alamayınca Aletta'ya daha çok sokulup kendine çekmişti.
Kız kendi ismini mi sayıklıyordu yoksa Matt'mi yanlış duymuştu? Bu ani tatlı şaşkınlık kalbinin ritmini değiştirse de İsminin hemen ardından gelen 'Seni adi domuz!' lafı anın bütün büyüsünü götürmüştü.
'Adi domuz mu?' Aletta ruyasında bile ona hakaret mi ediyordu. Yarın ona öyle bir ceza vermeliydi ki bütün bunların bir bedeli olmalı hemde kendi hoşuna gitmeliydi.
Kızın saçlarını koklarken o da Aletta gitti gideli ilk defa huzurlu bir uykuya merhaba dedi.
...
Azat kızın bulunduğuyla ilgili haberi alınca rahatlamış içinde farkında olmadan yerleşen huzursuzluk gitmişti.
Kendini şimdi daha iyi hissediyordu.
Kızla ilgili daha fazla hayal kurmamalıylı. Böyle onun annesine benzeyip benzemediğini düşünerek hem ona daha çok bağlanıyor hem de Gülşah'ın kızı olduğunu şimdiden kabullenmeye başlıyordu.
Çalan telefonunu açtığında sesinde demin ki duygusallık yoktu. O zayıf anları içkiden sonra bir anlığına olur sonrasında gençliğindekinden daha soğuk ve kalın duvarlarının ardına saklanırdı. Gerçekçi olması için aşık oldum dediği kadınla evlenmiş yakışıklı bir oğlu olmuştu. Lakin eşini doğumda kaybetmişti. Bu üzücü anıyı gerisin geriye iterken telefona cevap verdi.
'Alo?'
Karşıda ki ses telaşlıydı. 'Efendim Sıraç Holding'i bastı. Sizinle görüşmek istiyormuş. Ne yapmamı istersiniz?' Azat'ın sesi temkinliydi. Suratında ki hafif gülümsemeye aldırış etmeden cevapladı telaşlı kadını.
'Şu an müsait olmadığımı başka bir zaman şirketi tekrar basmaya gelmesini söyleyin.'
Sekreter şaşkınlıkla ağzından çıkan kelimeye engel olamadı. 'Hah?' Bu adam da ne diyordu böyle. Açıkçası baba oğul arasında ki bu ilişkiyi anlamıyordu. Berat bey patronu olan Azat bey'in düşmanı olduğu halde onun ikinci ismini kendi oğluna vermişti. Ve oğlunu sevmesine rağmen onunla o kadar az vakit geçiriyordu ve o kadar ters davranıyordu ki... Eğer Sıraç kapıyı çarpıp gittikten sonra Azat beyin yüzünde ki yorgun ve üzgün ifadeyi görmeseydi oğlundan nefret ettiğni düşünürdü.
Azat sekreterinin şuan kendi yüzünde ki ifadeleri göremiyor olmasından memnundu. Şayet o kız beklediğinden çok daha iyi bir gözlemciydi. Onun yanında kendini çıplak kalmış gibi hissetse de bir yandan da o kızın yanında bulunmasından memnundu.
'Dediğimi duydun. Aynen ilet Eda ve bir şey daha var. Türkiye'ye döndüğümde seninle bir konu hakkında konuşmam gerek.'
Hemen ardından telefonu kapayıp. Balkondan içeri girdi. Kendisini yatağına attı. 'Şu oğlan, kendi küçüklüğünü görüyorum onda' yüzünde ki tatlı tebessümle uykuya daldı.
...
Yeni güne ilk gözlerini açan Matt olmuştu. Bundan memnundu da Aletta'nın en masum en narin olduğu anlardı uyuduğu zamanlar. Bu halini hepsinden çok seviyordu. Sevgili kadını gözlerini açarken tatlı bir tebessümle baktı kadına.
'Günaydın Aşkım, Cezanı buldum.'
Ne kadar güzel bir müjdeyle başlamıştı Aletta güne. Şu adam iki dakika çenesini kapalı tutsa olmayacak mıydı?
'Neymiş?' diye sordu bıtkınlıkla.
Matt yüzünde şeytanca bir gülümsemeyle baktı Aletta'ya. Anı uzatıp ona işkence çektirmek istediyse de bundan vazgeçip direk mevzuya geçti.
'Bundan sonra bana dokunarak gezeceksin'
Ah böyle bir cevaba verilecek en akıllıca cevap 'Ne saçmalıyorsun' olurdu, ama Aletta ondan daha iyisini bulmuştu.
'Ne kullanıyorsun sen?' Evet kafası güzel olmalıydı. Kullandığı her neyse kafasını uçuruyor olmalıydı. Asla öyle birşey yapmazdı. Düşüncesi bile... Allahım! Bu adam ulu orta her yerde her an onunla sevişmesini mi istiyordu. Hemde herkesin önünde.(!)
Matt koca bir kahkahayla ödüllendirdi Aletta'nın cevabını. 'Ah o güzel olurdu ama seni her göreni öldürdükten sonra çevremde kimse kalmaz Aşkım o yüzden sadece koluma girmeni elimden tutmanı yada her hangi bir şekilde bana yakın olmanı istiyorum bitişik ikizler gibi anladın?'
Aletta Matt'in rahatlatıcı(!) açıklamasından sonra gergince gülümsemişti. Aletta için ikisinin de birbirinden farkı yoktu. İki şekilde de azap çekecekti.
'Kolunu kolumu değdirsem?'diye bir öneride bulmaya çalıştı fakat Matt'in çatık kaşlarıyla mümkün olmadığını kavradı.
'Lanet adam ben tuvaletteyken de mi elinden tutacağım. Bana orada tezavrat mı yapacaksın. Aferin güzelim iyi sıçıyorsun gibi?'
Matt kahkahayı tekrar basarken Aletta'yı hızla kendine çekip göğüsüne bastırdı. Ardından başından öptü.
'Beni güldüren tek kadınsın Aletta. Ama bu seni kurtaramaz gelelim ikinci cezana'
Aletta hızla kendini Matt'ten ayırarak bağırdı. 'Ama bu çok fazla! İkici ceza mı o neden?'
Matt kaşlarını tekrar çatıp işaret parmağını çocuk azarlar gibi Aletta'ya salladı.
'Özel günümdeyim diye attığın yalandan bahsediyorum.'
Aletta yalanının yakalanmasından dolayı utanmış halde başını eğdi. Bu lanet adama yanaklarının kızardığını göstermeyecekti.
'Ben öyle sanmışım değilmiş' dedi. Bu kadar kolay teslim olmazdı değil mi ya.
Matt verdiği bahaneyi duymamış gibi yataktan kalkıp Aletta'ya ikinci cezasını açıkladı.
'Benimle evleneceksin!'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK!
Чиклит\\+18 Lütfen hikayeyi uyarıyı dikkate alarak okuyun// Tanıtım: Kaybolmak istedim, yok olmak. O adamın tenime elleri her dokunduğunda hissettiğim şey tam da buydu. Bedenimden iğreniyordum. Kendimden ve bu karnımda her geçen gün büyümeye başla...