Bütün hayatın bir kişiye bağlıysa ne yapardın? Gitmemesi için kelepçeler miydin yoksa onu serbest mi bırakırdın?
Matt elinden gelen tek şeyi yapmıştı sevdiği kadını kendine kelepçelemişti. Neden kimse onu anlamıyordu ki o sadece Aletta'yı istiyordu. Bebekte umurunda değildi parada.
Bütün sorunları da bundan ibaret değildi. Yeni aldığı işte ihaleler oldukça önemliydi. Kadının ona çıkardığı sorunlardan yana bir de bunlarla uğraşıyordu. Lanet olası bir yılan vardı iş hayatında 'ESTER'.
ESTER, aldığı ihalelerden yana alacaklarına göz dikmiş aç gözlü... Yeni yetme bir fahişe. Evet, Ester bu olmalıydı, bir Fahişe(!)
Nasıl olur da bu kadar çok para ve dostu birden bulabilirdi ki başka türlü kendisinin yıllarını almıştı oysaki. Yumruğunu tekrar sinirle sıkarken yanı başında uyuya kalmış sevgilisine ilişti gözü. Eğer uyumaya devam ederse boynu tutulabilirdi. Aletta'yı kucağa almadan önce kumandaya uzanıp televizyonu kapadı. Sol kolunu kelepçelemenin verdiği kolaylıkla kızın kolunu içinden kafasını geçirip dizlerinin altından da diğer kolunu geçirdi. Kucağına aldığı beden sanki biraz ağırlaşmış mıydı ne? Bu düşünceyle dudaklarının kenarı keyifle kıvrılırken buldu kendini.
Aletta'nın kendisine ait olduğunun kanıtı vardı şimdi karnında. Düşünceler içindeyken daha düne kadar asla gerçek olamayacak hayallerin imkânsızlıktan çıktığını fark etti. Artık o sahne gerçek olabilecek kadar yakınındaydı.
Tabi eğer Aletta da onu severse... Aletta ona aşık olursa; bütün hayallerinin başında bu kelime olunca daha bir hüzünlendi. Bu kadar mı zordu kendisini sevmesi? Kadını usulce yatağa koyup hemen yanına uzandı.
Pencereden giren Ay'ın ışığı altında sevdiği kadınının güzelliğini izledi. Ne kadar muhteşem bir yapıttı. Eğer Aletta'nın tanrısı yaratmışsa onu, kadınını gözü kapalı iman edebilirdi o ilahi varlığa. Elinin tersiyle kadınının yüzünü okşadı.
'Bir gün benim seni sevdiğim kadar olmasa da senin de beni sevmen için her şeyimi verebilirdim.'
Kelimeler döküldü dudaklarından asıl gerçek duygulardı bunlar. İyi kötü bütün sırlara ev sahipliği eden gece bu sırra da tanık oldu. Âşık adamın samimi duygularının dile gelmiş şekliydi bu sözcükler.
...
Sabahın ışıklarıyla müziğin gürültüsü aynı anda başlamıştı. Aletta bütün vücuduyla Matt'in üzerine çıkmış adeta bedenini bir yatak gibi kullanıyordu. 'Lanet olsun saat kaç?' diye inledi.
Matt saçlarını karıştırarak açtı gözlerini uyku mamurluğuyla. Vücudunun neden bu kadar gergin olduğunu merak ediyordu doğrusu. Aletta'nın boylu boyunca üzerine uzanmış olduğunu idrak eden beyin sinyalleri beraberinde erkekliğini de uyandırmıştı. Daha çok uyanmış erkekliğini ateşlemişti.
Kaskatı kesilmiş vücuduyla Matt'in altında yattığını fark edince Aletta küçük bir çığlık koyup kenara atmıştı bedenini. 'Ne kadar süredir bu halde yatıyordu böyle?'
Matt başta 'Kendin çıktın!' diye kükredi suçlu çocuklar gibi ben yapmadım ki hesabıyla kaçmaya çalıştığını fark edince tam zıddını uyguladı onu suçlamakla başladı cümlelerine.
'Ah anladım o kadar çok özledin ki beni uykumda namusuma göz diktin' dedi bütün ciddiyetiyle gömleğinin açık kalan üç düğmesini de ilikleyerek 'Üzgünüm hayatım annem göster ama elletme dedi. Bu gün olmaz.'
Aletta daha ne olduğunu kavrayamamanın şaşkınlığıyla yatakta dikilmiş tek kelime edemezken kendini birden bire bu sefer Matt'in altında buldu. 'Ama sana istisna yapabilirim. Bende seni özledim' dedi mırıldanarak arzuyla koyulaşmış gözleriyle Aletta'nın dudaklarına dikti gözlerini
Aletta cevap vermek için açtığı ağzını Matt'in dudakları ve diliyle işkal edilince hiçbir şey diyemeden kapadı. Adamın serbest kalan eli kalçalarına doğru yol almışken kelepçeli eli Aletta'nın buluzunun içine girmişti bile.
Aletta şoke olmuş halde gözlerini sonuna kadar açmıştı bu aniden gelişen duruma. Matt'in dudakları sert ve haşindi. Israrla bir şeyler talep eder gibi kararlıydı aynı zamanda. Aletta karşılık vermeyip hareketsiz kaldıkça bu adamı daha da sert öpmeye zorluyordu. Onu omuzlarından tutup itmeyi denedi ama Matt'in vücudu kendisine böyle yapışmışken sadece boş yere gücünü tüketmekle kalmıştı.
Adamın bir dizi kadınının bacak arasına kayıp kontrolü hepten alırken Aletta hala karşılık vermeyerek onu çıldırtıyordu.
Artık kadınının inadına dayanamayan Matt "Aletta!" diyerek tehditkar bir sesle inlerken kadının omuzları üzerindeki elinin baskısını arttırdı. Tehdidinin işe yaramadığını görüp sinirle kaşlarını çattı sağ eliyle yavaşça aşağıya indi. Üzerinde ki giysiler yüzünden Aletta da oluşturmak istediği etkiyi veremediğini anladığında kendini Kadınından ayırıp hışımla buluzun yakasından tutup ikiye ayırdı.
Buluzun altındaki sutyenin kapattığı dolgunlukları görünce de aklı başından gitmişti. Lanet kadın inadını koruyordu ve Matt'in sabrı taşmak üzereydi.
"Bırak beni, bıraaak" diye bağırabilen Aletta Matt'i nihayet durdurabilmişti.
Aletta bir yandan bağırıp bir yandan yakalarını tutup kapatacakken Matt ona engel oldu ve eliyle Buluzun yakasındaki derin vadiyi biraz daha açtı.
"Bana karşı koyabileceğini gerçekten düşünmüyorsun değil mi Aletta?" diye sinirle bağırıp kızın gözlerine baktığında Aletta'nın ağladığını gördü.
Ela gözlerinden akan iri damlalar kendi kalbini delik deşik eden kızgın lavlar gibi düştü gözlerden. Tam şuan da ne yapıyordu böyle? Bunun Tecavüzden ne farkı vardı.
Kendi kendine küfürler savurarak Aletta'nın üzerinden doğruldu cebinden çıkardığı küçük anahtarla kelepçenin kilidini çözüp tek bir kelime etmeden odayı terk etti.
Aletta... Sonuçta ona aşık olmayan bir kadındı. Kendi rızası olmadan onunla birlikte olmaya çalışması demek tecavüz etmekle aynı kefedeydi.
Matt Odadan ayrılırken Aletta gerisin geriye hıçkırıklarını tutamadı. Hamilelik gereğinden fazla duygusallaştırmıştı onu. Kendi artık çelimsiz olmayan vücuduna sarınırken kapıdan içeriye küçük adımlarla bir çift mavi göz girdi.
'Selam Aletta gelebilir miyim?' diye sordu bakışlarını yere indirirken. Aletta'nın o an ihtiyacı olan sadece teselli sözcükleri ve sıcak bir kucaklamaydı. Kızın sorusuna olumlu halde başını sallarken bunun olacağını hayal bile edemezdi O şımarık kız en ihtiyaç duyduğu şeyi ona vermişti. Hızla yatağa atılarak kollarıyla sarmış üstüne üstelik başını okşayarak 'Şşştt geçti artık...' diyordu.
Aletta bu sıcak kucakla birlikte daha şiddetli ağlamaya başladı. Ona kaybettiklerini hatırlatıyordu bu sıcak kucaklama O an annesini özlediğini fark etti. Şimdi annesinin yanında olmasını isterdi. Nitekim Aletta hem öksüz hem de yetimdi.
Kısaca Aletta kimsesizdi. Uyuya kalıncaya kadar ağlamış olmalıydı ki gözlerini açtığında üzeri ince bir çarşafla örtülmüş yanı başında ki koltukta camdan dışarıya dalmış bakan Liz'i gördü.
Kırılgan yapısı ve çok nadirde olsa sustuğun da ki hüzünlü duruşuyla Aletta aslında bilmeden ona acıyordu.
Çok acı çekmiş insanların bir olgunluğu vardı bu kızda. Kızın gözünden akan yaşı izledi hemen ardından izlendiğini fark etmiş olacak ki kız elinin tersiyle gözlerini kurulayıp gülümsedi 'Ah şu renkli gözler ufacık güneş ışığında bile sulanıyor. Eee daha iyi misin bakalım ıhlamur yapayım sana olur mu?'
***
Sıraç korkuyla titreyen kadının hemen karşısında elinde silah dikiliyordu. 'Şimdi söyle bakalım Eda Hanım kız kardeşini tekrar görmek istiyor musun?'
Eda silahtan korksa da Meva'nın başına kötü bir şey gelme ihtimalini duyunca kuzuyken kurt kesildi. 'Meva nerede? Ne yaptın ona?'
Sıraç kızın endişesinden dolayı keyiflenerek tekli koltuklardan birine çöktü.
'Bu senin elinde olan bir şey Meva'nın yaşayıp yaşamaması.'.
Eda adamın üzerine doğru atılacakken Sıraç elinde ki silahı tehtitvari sallayarak Eda'nın dikkatini oraya çekti. 'Aptalca bir şey yapayım deme!'
Adamın uyarısıyla genç kız zoraki yutkunurken titremesine engel olamadı. 'N-ne is-tiyorsun?'
Sıraç silahı olmayan elinin tırnaklarını incelermiş gibi yaparken 'Babam Meva'ya ne kadar verdi?'
'Yüzbin' dedi Eda direk olarak. Sıraç rakamın bu kadar düşük olmasından dolayı kaşlarını çatarak söylendi. 'Daha fazla istemeliydiniz'
'Hastahane masrafları o kadardı ne diyorsun sen!' diye gürledi Eda yıpranmış siniriyle.
Sıraç duyduklarına şaşırsa da bunu belli etmedi. 'Kim hastaydı?' dedi umursamazlıkla.
'Annem lanet olasıca çık git evimden kız kardeşimi de bırak onun bir suçu yok bunu ben ondan istedim!'
Sıraç elinde olmadan bir kahkaha daha koyarken 'Ben babam istedi diye biliyorum' dedi.
Eda titreyen dizleri yüzünden daha fazla ayakta kalamayacağını fark edince koltuğun diğerine çöktü. 'Siz zenginler her şeye sahipsiniz değil mi her şey istediğiniz gibi olabilir ama biz öyle değiliz her şey için çabalamamız gerekir. Çalışmamız gerekir.' Dedi daha fazla tutamadığı gözyaşlarını akıtırken.
'Bana her şeyi anlat Eda bende Meva'yı serbest bırakayım evinden de çekip gideyim?' Adamın sorusu Eda ya çok makul bir anlaşma olarak gelmişti. Hem Azat bey bir haftadır ki kız kardeşini bulmak için bir girişim göstermemişti ki o adamın istese her şeyi yapacağına emindi.
Eda adamın samimi teklifine omuzlarını çökerterek teslim oldu. 'O iyi mi?' diye mırıldandı.
Sıraç'ın aklına bu sabah ki inatlaşması gelince sırıttı. 'Gereğinden fazla'.
Eda cevaptan dolayı bir nebze olsun ferahlayarak anlatmaya başladı.
'Azat bey sizin gece hayatınız ve çıkardığınız skandallardan rahatsızdı. Bunun üzerine Meva'yla beni Annemin ameliyat masraflarını nasıl karşılayacağımızı tartışırken tanık oldu. Basta iyi niyetle yaklaşıp parayı karşılıksız vermeyi teklif etti. Meva karşı çıkınca o uğursuz teklifi yaptı. 'Pekâlâ, sende benim oğlanı dize getirirsin ödeşiriz' dedi ama işler raynından çıktı. Meva günden güne size tutulmaya bağlanmaya daha doğrusu aşık olmaya başladı. Bunu fark ettiğin de iş işten çıkmıştı. Durumu Azat beye anlattı. '
Gözlerini karşısında nefesini tutmuş onu dinleyen adama dikti. 'Azat beyse sana oğluma Âşık olman için para vermedim onu adam etmen için verdim git hatanı düzelt öyle karşıma çık' dedi.
Berat şaşkınlıkla kaldırdığı kaşlarını öfkeyle çattı. Yerinden kalktı evi terk etmeden önce tehtitini de savurmuştu 'Eğer yalansa öldün sen!'
***
Azat gün boyu kırmızı zarfta kendisine gönderilen resimlere bakıyordu. Geçen ay birlikte olduğu fahişenin biriyle çekilen resimleriydi bunlar.
Acaba kaç para koparmaya çalışacaklardı bu fırsatçılar. Ne yapıp etmeli onları kendi tuzağına düşürmeliydi. Oturduğu ofis koltuğunda gerinerek kalktı kırış kırış olmuş pantolonu ve gün boyunca üzerinden çıkarmadığı kırışık beyaz gömleğiyle oldukça profesyonel bir iş adamı görüntüsü vardı doğrusu. Masada ki telefona uzanım sekreterini aradı telefon cevap vermeyince sinirlenerek bu sefer uzun bir süredir tatilde olan asistanının numarasını tuşladı.
'Alo Meral?'
'Efendim patron' diyen uykulu sese gürleyerek cevap verdi. Bu ınu uyandırmaya yeterdi. 'Çabuk bana bir takım ara gene kaytarıyor musun sen? İşten kovulmamak için yarım saatin var!'
'A-ama ta-til' diye kekeleyen sese 'yirmi dokuz dakika !' diye cevap verip telefonu yüzüne kapadı.
Orta yaşlarda ki kadın kendini yataktan nasıl attığını bilemedi. Başta banyoya doğru koştu sonra vazgeçip elbise dolabına koştu ondan da vazgeçerek tekrar banyoya koştu.
İlk başta duş almayı düşünmüş sonra vaktin az olduğunu düşünerek giyinmeye karar vermiş ama henüz yüzünü yıkamadığını hatırlayınca tekrar banyoya koşmuştu.
Banyoda alelacele yüzünü yıkadıktan sonra telefonuyla Azat beyin sık sık alışveriş yaptığı mağzayı arayıp bir takım ayarlamalarını ve şirkete göndermelerini istemişti. Hemen ardından saçlarını topuz yapıp siyah diz hizasında ki eteği ve siyah ceketiyle beyaz gömleğini giyip kapının eşiğinde ayakkabılarını ayağına geçirip kendisini dışarı attı. Çok geçmeden çantası ve anahtarını alamadan çıktığını fark etti. Elinde bir telefon ve mağzayı aramak için kartının bulunduğu cüzdan vardı. Çilingir çağırıp kapıyı açacak vakit olmadığından kendisini asansöre atmış dehşet verici bir yüz ifadesiyle çığlığı basmıştı. Makyaj yapmayı unutmuştu(!)
Orta yaşlarda bir iş kadınıysanız makyaj herşeyinizdi. Tabi hala işiniz varsa...
***
Sıraç şirketi basmış dahası bu sefer babasını bulmuştu. Babası oldukça öfkeliydi haliyle kendisi de öyle(!)
***düzenlenmiştir. :) MlsSmy

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK!
Chick-Lit\\+18 Lütfen hikayeyi uyarıyı dikkate alarak okuyun// Tanıtım: Kaybolmak istedim, yok olmak. O adamın tenime elleri her dokunduğunda hissettiğim şey tam da buydu. Bedenimden iğreniyordum. Kendimden ve bu karnımda her geçen gün büyümeye başla...