Final

25.1K 881 62
                                    


'Anne' diye seslendi dolmuş gri gözlerini o tatlı ela gözlere çevirerek 'Babam öldü mü orada?'
Aletta melodik kahkahasını atarak güldü bütün içtenliğiyle. 'Beni gördüğü ilk andan beri istemediğim halde esir alan adam aşkımı itraf ettiğimde sence beni bırakır mıydı?' Ardından bütün ciddiyetiyle 'Tabi ki hayır!' dedi.
'Ne oldu o zaman?' dedi gülümseyen gözlerle annesine bakarak. Aletta Matt'in bu küçük yapım versiyonunu kucağına alarak sıkıca sarıldı. 'Günahlarının bedelini ödemeye gitti elbette gelecek' dedi. O da özlemle gözlerini uzaklara dikmiş halde buruklukla bakmıştı. Tamda ona âşık olduğunu kabullenip sevmeye karar ermişken böyle bir bedel zoruna gidiyordu. 'Keşke şu çenemi tutsaydım' demediği akşam yoktu.
'Baban yaralandıktan sonra hastaneye kalktı yoğun bakımdayken kapısından bile ayrılmadım. Ve annem olacak o üç kâğıtçı ölüm oyunu düzenleyip beni kandırmıştı öyle ki dipdiri halde karşımdayken olayın şokundan onu tanıyamamıştım. Ve o adam Azat meğer benim babammış. Sinan beyi babam zannederek yaşadığım yılları... Ahh! İntikamımı çok acı almıştım ' Ardı ardına kahkahalarını attı.
Annesiyle babasının halini gözünün önüne getirdi.
Küçük yazlıklarında mutfağın başına geçmiş söylene söylene elinde ki yemeği yapan kadın dirseğiyle yüzüne yapışan kızıl saçlarını geriye itti.
'Bana yemek yaptırmak ha! Pislik seni cani seni mendabur yürü git odunları kır akşama soğuk olacak kızım hamile görmüyor musun?'
Azat ukalaca kıvrılmış dudaklarıyla kendini beğenmiş bir gülüş atarken. 'Ah tatlım çok isterdim ama damadım bana izin vermiyor' diyerek hiçte yerinden ayrılmak istemeyen Matt'e baktı. İkili sarmaş dolaş alevleri azalmış şöminenin yanında oturuyordu. Aletta'nın karnında ki elinin üzerinde onu tamimiyle kaplayan Matt'in koca eli vardı.
'Karımın bensiz üşüyeceği kanaatindeyim babacım yoksa çok isterdim.'
Aletta kocasının bu işten sıyrılıp çıkmasını istemeyerek Mattâ aşık olduğunu itiraf eden dilini sanki ceza olarak daha da sivriletmiş halde konuşmaya başladı.
'Ah hayır aşkım böyle sıcacık bir aile ortamında nasıl üşüyebilirim. Odunların kuru olanları seç!'
Matt karısına kaşlarını çatarak baktı. 'Seni bücür benden mi kaçmaya çalışıyorsun yoksa?' tutuşunu daha da sıkılaştırıp boyun çukuruna minik bir öpücük kondurdu. Azat büyük bir mutlulukla cifti izlerken Gülşah'ı da iğnelemeyi ihmal etmedi.
'Nedense bazı cadılar tatlı prenseslere dönüşmüyorlar. Hep çalı süpürgesi gibi dikenli kalıyorlar'
Gülşah hışımla elinde ki bıçağı Azat'a doğru sallarken ''Beğenmediysen marş marş kapı orada paşam!'
Omzunu silkeleyip alınmış sesiyle 'Bazıları öküzlük mertebesine yapışıp kalıyorlar sanki büyük haltmış gibi!'
'Kaliteli yapıştırıcıymış hayatım ben napabilirim' alaycı sesi Gülşah'ın hemen ardından gelince irkildi. Ne ara yerinden kalkmış yardıma gelmişti bu?
'Ver bakayım şunu yoksa aç kalacağız' Gülşah'ın elinde ki bıcağı alıp gövdesiyle onu kollarının arasında esir etti. Elma dilimi şeklinde doğranmış soğanı diğer eliyle alıp havaya kaldırdı. 'Bunlar salata için sence de fazla iri değimli?' Gülşah öfkeyle çocuk gibi yerinde tepinip Azat'ın kıskacındn kurtulmaya çalıştı.
Azat kollarını biricik aşkının beline sıkıca sararak kadının göbeğinde bağladığı elleriyle kendine daha çok çekti. 'O hatayı bir kez yaptım onsekiz yılımı aldı benden bir daha asla seni bırakmam.'
'Geceleri yorgun olnca horluyorum' dedi hemen Gülşah. Azat kadının ne yapmaya çalıştığını anlayarak muzipce güldü. 'Bende top patlasa duymayacak kadar ağır uyurum.'
'Yemek yapmasını bilmem'
Azat'ın gülümsemesi daha da büyüdü. 'Yemek yapmasını ve onları sana elimle yedirmesini severim'
'Polen alejim var!'
'Sorun değil durmadan çiçek alamayacak kadar odunum'
'Odun olduğun su götürmez! Plastik çiçekler ne güne duruyor demen gerekirdi!' diye bağırdı.
'Torunun oluyor kadın sen çiçekten bahsediyorsun' diye yakındı Azat. Bu kadın elli yaşlarında olduğunu unutmuştu sanırım.
'Ne var sende dede olacaksın ama ben sana kelleşmeye başladığını kaslarının yumuşadığını ve kamburun çıktığını söylüyor muyum?' dedi ağlamaklı sesiyle.
Azat gözlerini büyüterek Gülşah'ın yanından ayrılıp az ileride ki boy aynasının karşısına geçti. İlk saçlarına baktı. Hiçte bile fırça gibilerdi maşallah sadece biraz fazla beyazlaşmışlar. Üzerinde ki göleğinin düğmelerini hızla açıp sırtına ardından karnında ki kaybolmaya başlamış baklavalara baktı.
Evet kasları artık o kadar belirgin ve sert değildi ama kaburu çıkmamıştı! Cevap vermek ve azarlamak adına gülşah'a çevirdiği bakışları hoşnutlukla parladı. Sevgili karısı vücudunu büyük bir açlıkla kararmış bakışlarıyla izliyordu. Aklına yalnız olmadıkları gelince arkasını dönerek şömünenin olduğu tarafa baktı kimsecikler yoktu!
***
Aletta mızmızlansa da Matt kayınbabasının o cadı kaynanasının yanına gittiğini görünce ateş ile barut yan yana durmaz ladfını hatırlayıp karısının üzerine kalın şalı örterek dışarıya gezintiye çıkarmıştı.
'Seninle baş başa olmayı özledim!'
Bunun karısına bu kadar tesir edeceğini bilse her gece yatmadan evvel söyleyeceğini fark etmişti. O ükala söz dinlemez kadın kendinden beklenmeyecek hızla yerinden kalkıp dudaklarına işveli bir öpücük bırakarak daha o hatırlatmadan elini tutmuş 'Hadi yalnız kalalım' diye dışarı çekiştirmişti.
O da halinden hoşnut onu takip etmişti. Eh beklediğinden erken dönmek zorunda kalmışlardı Zira ne Azat ne de Gülşah dönüşte onları eve almışlardı.
'Gecikmiş bir sonu bizim hikayemizde yaptılar' diye yakındı Matt geri dönüş yolunda arabada.
Aletta halinden hoşnut gülümsemesiyle dışarıyı izlerken Matt gece karısıyla başbaşa yapacakları, ama artık yamadıkları(!) şeyin acısıyla söylendi. 'Bizim hikayemiz bu onların değil biri onlara söylesin! Bu hikayenin baş kahramanı ben ve sen onlar sadece konuk oyuncu!'
Aletta Matt'in sesini kesmek adına radyoyu açarken Matt aniden firen verip arabayı yan yola çekti.
'Elim boş dönemem en azından seninde karşılık verdiğin bir öpüşme istiyorum!'
Aletta kaşlarını açarak işaret parmağını bu çocuk ruhlu adama salladı. 'Sen ne biçim mafya babasısın bu çocukça hareketlerini gören olsa bütün raconun bitik şimdi sür bir sahil kasabasına tatile orda devam ederiz. '
Matt burnundan soluyarak arabayı bağırttırarak hareket ettirdi. Zavallı araç Matt'in acımasız ellerinin altında öfkesine maruz kalıyordu.
***
'Anne bak babam!' diye seslendi küçük çocuk büyük bir coşkuyla. Aletta henüz yeni belirginleşmiş olan karnını tutarak kocasına doğru koştu kollarına atıldı. Matt'de aynı şekilde ona sarıldı. 'Evet işte günahlarımın bedeli güzelim Aşerdiğin Malako al bakalım.' Dedi getirmek için Rusyaya gitmesini emretmişti kadını.
Sabah uyandıklarında her şey güzeldi fakat televizyonda izlediği rus manken şavunu görünce fıttırmış göz dönüş bir halde televizyonun itikleyerek yere düşürmüş 'Madem meraklısın Ruslara git orada malako yapmayı öğren banada getir o güne kadar da gözüme görükme!'
(Malako sütle yapılan yoğun ekmek üstü sürülen kahvaltılık tatlı)
Yaklaşık bir haftadır ortada gözükmemişti sevgili kocası ve sonunda dönmüştü tam da onu rus kızlarına kaptırdığını düşünürken. Küçük oğlu babasının bacağını esir almış adamı hareket ettirtmiyordu. 'Gel bakalım seni küçük mafya özledin mi babayı?'
Aletta gö yaşlı biraz geri çekilip baba oğlun kucaklaşmasını izledikten sonra ağlayarak eve girdi. Matt özlem dolu gözlerini oğluna çevirip başını okşayarak yere koydu. Hadi bakalım sana kimi getirdim.
'Arie!' Sağ kolunu çağırıp oğlunu ona emanet ettikten sonra karısının ardından eve girdi. Yatağa uzanmış halde ağlayan kasının hemen yanına oturup saçını okşadı. 'Beni hiç mi özlemedin?' Aletta yataktan kalkıp ağlamış gözlerini kocasına dikti. 'Özür dilerim!'
Diyerek kucağına atlayıp sıkıca sarıldı. 'Lüten beni dinleme ne dersem diyeyim yanımdan gitme hiçbiyere!'
Matt'e karısıkı sıkıca kucaklarken yanıtladı. 'Asla seni bırakmam.'
Ah saf karısı onun sahiden rusyaya gittiğine mi inanıyordu. Oysa şirkette işlerini bitirirken bir yandan da gizli kameralarla onu gözetliyordu. Ne de çok özlemişti o kokusunu.
'Kızımız mı olacak?'
Aletta şaşkınlıkla ona baktı. 'Nerden bildin?' dercesine.
'Oğlumuz olduğunda ekşi yemiştin şimdi tatlı aşeriyorsun ve fazlaca kıskançsın. bliyor musun hayatım sen çok ters bir kadınsın benim bilgim ekşi yeyince kız tatlı yeyince erkek olur.'
Aletta gözlerini kısıp kocasını süzdü. 'Seni lanet herif hiç gitmedin değil mi(!)'

SON


işte bu hikayem de bitti.

Arada size ek bölümler atabilirim :)

TUTSAK!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin