Ihlamurunu yudumlarken yeni kız kardeşi göz ucuyla süzmeye devam etti. Hakkında hiç bir şey bilmediği bu adamın kardeşi ve tabi büyük bilgi kaynağı da tam karşısındaydı. O kendi kafasında sorularını kurarken Elizabeth bunu anlamış olacak ki tatlı bir gülümsemeyle yatağa kuruldu. Yastıklardan birini kucağına alarak sımsıkı kucakladı. 'Evet başlayalım' dedi derince iç koyarken.
Aletta şaşkınlıkla çatılan kaşlarını yukarı doğru kaldırıp hilal görünümünü verdi. 'Neye?'
Cevap hazırdı Elizabeth genişçe gülümseyerek 'Aşık olduğunu kabullenemediğin erkeğin hakkında ki sorulara'
Aletta aldığı cevapla yerinden sıçrayarak 'Aşık mı ? Ne ben mi? Asla!' diye karşı koysa da bu durum sadece Elizabeth'i güldürmüştü.
'Neden bunları bir kenara bırakıp merak ettiklerini sormuyorsun Aletta?'
Aletta ağzını açıp kapadı. Tekrar açtı söyleyeceklerinden vazgeçip tekrar kapatınca bu balık pozisyonundan rahatsız olarak yerinden kıpırdandı. Ihlamurundan bir yudum daha aldı.
'Matt'in annesi ona ne oldu?'
Elizabeth'in yüzünden koca bir hüzün dalgası geçti. 'Kansere yakalandı...' devam edemeyince oda sustu.
Aletta ikinci sorusunu sormadan önce 'Üzgünüm' diye mırıldandı ona bu durumu hatırlatan kendisiydi nede olsa. Elizabeth genç kızın pişman dolu sesini duyunca kafasını kaldırıp küçük bir gülümsemeyle baktı ona. 'Ah hayır senin suçun değil bazen onu gereğinden fazla unutuyorum. Hatırlamak güzel acı verici de olsa.'
Aletta merak dolu bakışlarını dikince Elizabeth konuşmaya devam etti. 'Annem Marry harika bir kadındı Aletta. Onu tanımanı çok isterdim. Eminim oda senin gibi bir gelini olmasını isterdi. Belki de kendisine benzer demeliyim.'
Elizabeth'in son sözleri Aletta'nın aklını karıştırsa da bir şey demedi onun yerine merak ettiği soruları sordu. 'Nasıl biriydi?'
Elizabeth bu soru üzerine koca bir kahkaha atarak yanıtladı. 'Çılgın çatlak bir kadındı. Ama sevecen ve sıcakkanlı biriydi. Bir işi bitireceğine emin olman için yapabilirim demesi yeterdi. Kalbi büyük olan insanlardandı yani Aletta. Herkesi sevebilen bir yapısı vardı. Burada kaybetti işte o da. Matt'in babasını severek hayatının en büyük hatasını yaptı belki de'
Aletta somurtarak 'Babası kim ki?'
Elizabeth'in şaşkınlığı büyüktü 'bilmiyor olamazsın'diye inledi. 'En büyük düşmanı Macnair diğer adıyla Lupe. Lanet adam!'
Aletta duyduğu ismin şokunu yaşarken ağzından tek çıkan kelime 'Yalancı' oldu. Hayır Macnair olamazdı onun babası. Oğlunun zaafını öğrenmek için bir kadın ajan yolluyamazdı. Macnair o kadar şerefsiz biri değildi. O, o adam annesinin en yakın dostuydu. Gülşah'ın dostu!
Gözlerine dolan yaşlarla tekrar bağırdı. 'Hayır! Olamaz!' Elizabeth , Aletta'nın verdiği tepkiye şaşkın olarak irkilip ona dokunmaya çalıştı. 'İ-iyi misin?'.
Yine de Aletta'nın tek cevap verdiği şeyse 'Bu bir yalan!' Kelimeler bilip bilmeden çıkıyordu dudaklarından. Belki de tepkisi gereksizdi ama kabullenemiyordu işte. Annesinin böyle bir adama güvenebildiğine inanamıyordu. Son bir umutla Elizabeth'i kollarından yakalayıp yalvaran sesle sordu. 'Lütfen yanlış isim olduğunu söyle. O değildi de.'
'A-ama o!' dedi büyük bir şaşkınlık yaşayan kız. Şimdi buna ne olmuştu böyle hızla yataktan doğrulup telefonunun yanına gitti. Biran önce Matt'e ulaşsa iyi olacaktı.Aksi taktirde bu çılgınlığın sonun geleceğini sanmıyordu.
...
Matt gereğinden fazla öfkeli halde buldu kendisini kulübünde. Her zaman ki yerine geçerken adamları patronlarının ruh halinin o kadın gelmeden önce ki haline döndüğünü farketmeleriyle korkuyla başlarına gelecekleri beklemeleri bir oldu.
'Arie!' diye gürledi Matt koltukta yerini alırken. Ariye Matt'in soracağı şeyi biliyormuşçasına eline bir dosyayla koşuşturarak yanına gitti.
'Son aylarda sorun çıkaran biri vardı onun dosyasını hazırla!'
Adam elinde ki siyah dosyayı patronuna uzatırken gururla başını kaldırdı. 'Düzenli olarak üç günde bir sorun çıktığı andan itibaren bilgileri güncellendi efendim.'
Matt adamın yaptığı şeyden hoşnut olarak dosyanın kapağını açtı. O buraya gelirken hiçbir şeyden hoşnut olmak istemiyordu. Ne bu anlamsız dosyadan ne kulübün kalabalıklığından ne de adamların görevlerini düzgünce yerine getirmelerinden. Bir aksilik olması gerekirdi ki bağırıp çağırabilsin rahatlıkla.
İstediğini elde edememenin verdiği sinire bir de vücudunun Aletta'ya geçen kısa bir yakınlık sonucunda ki sızısı eklenince öfkesi kat be kat arttı. Dosya da ki yazıya dikkatini vererek ismi okudu.
'Ester!' yine mi bu kadın. Öfkeyle soludu. Zaten sinirliydi. Yerinden hızla kalkıp viski bardağını kafasına dikti. 'Adamlara söyle toplansın!'
O daha Arie'ye emri yeni vermişken bütün adamlar telefonlara sarılmış diğerlerini arıyorlardı. Matt Kulübün çıkışında Aletta hayatına girdiğinden beri kullanmadığı siyah mercedes Mclaren model arabasına bindi.
'Seni özlemişim bebeğim' diyerek motorunu çalıştı gece yeni başlıyordu.
***
Sıraç şirketi basmış dahası bu sefer babasını bulmuştu. Haliyle oldukça öfkeliydi, kendisi de öyle(!)
Meral'i onun hemen yanında görünce kendini daha da tutamayarak bağırdı. 'Sen ne biçim bir adamsın! O kızı senin asistanın yokluğunda sekreterliğini yapsın diye değil beni yola getirmek için kız kardeşiyle anlaşma yapmak için aldın değil mi işe!' diye gürledi. Babasının ne kadar kurnaz bir adam olduğunu çok iyi biliyordu çevirdiği dolaplar o kadar ustalıkla dönüyordu ki oynun içindekiler kurban mı yoksa katil mi anlayamıyordu. Meral babamın taleplerini karşılayabilecek tek sekreterdi hakkını vermek lazım sıraç bile onun işine olan aşkı tutkusu ve bağlılığına hayran oluyordu. yeni bir sekreter aldığında şüphelenmesi gerekirdi. Sıraç babasından. Hepsi planlıydı tam benim zevkime uygun kadını bulduktan sonra onu elde etmek için ablasını işe almak Meral'e izin vermek ve annesinin hastalığından yararlanmak....babası ne çeşit bir canavardı böyle?
Azat öfkesine rağmen oldukça sakin bir ses tonuyla cevapladı oğlunu, gömleğinin son düğmesini iliklerken.
'Cevaplarını bildiğin soruları sormaman gerektiğini öğretmiş olmalıyım sana oğlum.'
Sıraç öfkesini alamayınca yumruğunu hemen yanı başında ki kapının kirişine geçirdi. 'Ah! Ne yazık ki sadece senin kanını taşımıyorum BABA! Yoksa çok şükür ki mi demeliydim!'
Azat isrifini bozadan oğlunun sözlerini dinleyerek Meralin endişeyle uzattığı ceketi giydi. 'Annene aşık değildim ama sevdim. Ona benzemen de sakınca yok.'
Siyah deri koltuğuna kurulurken duygularını sabit tutmaya devam etti. 'Nitekim benim lanetim seni de vurdu oğlum hiçbir zaman aşık olduğun kadın seni sevmeyecek!'
Evet işte acı gerçek tam karşısındaydı. Meva'nın sesleriyle doldu kulakları geçmişe giden beyni oldukça net hatırlıyordu o cümleleri.
'Seni sevmiyorum bunların hepsi birer oyundu. Baban beni parayla tuttu sana aşık gibi davranayım diye!'
Gözlerini sımsıkı yumup inkar etti.
'Hayır! Hayır! Meva bana aşık!'
Azat'ın sesi acır gibi çıkmıştı. Gençken oda böyle inkar etmiş kabullenememişti Gülşah'ın Berat'a olan aşkını. 'Sadece hevesini alana kadardı. Nitekim sen ona daha da bağlandın anlıyorum acını.'
Hayır acısını kimse anlayamazdı. Hiç kimse!
O, o sevmişti aşık olmuştu! Kendisini asla sevmemiş olan bir kadını. Bir zamanlar küçük gördüğü adam gibi. O da babası gibi kendisini sevmeyen kadının aşkıyla yanıp tutuşmuştu. Ne biçim bir sondu böyle. Belki de annesinin yüzünden! O kadının yaptığı gibi kendisini sevmeyen birine aşık olmak!
'Aman Allahım!' diye inledi dizlerinin üstüne çökerken. Asla affedemediği babası gibi asla olmak istemediği annesi gibi oda kendisini sevmeyeni sevmiş aynı kaderi yaşamaştı. 'Ben kesinlikle onların çocuklarıyım' diye düşündü. Ne acı bir komediydi gerçek.
Bir gülerken bir ağladı. Evet sonunda o sert duvarları yıkılmış halde ağladı. Babası ve Meral olacak o kadının karşısında tüm zayıflığıyla göründü.
Duygularını açık etmek ona göre bir zayıflıktı. Bunu pekala biliyordu Azat beyde. Oğlunun dağılmış halini izlemek canını yakmıştı.
'Ona anlaşmayı fes ettiğimi söyleyeceğim. Tabi parayı almamak şartıyla.'
Azat beyin açıklaması yeterliydi. Sıraç yerinden doğrulurken kırık bir yanıtladı. 'Teşekkür ederim.'
Azat'ın elinde karalanan çek Meral'e uzatıldı. Meral şaşkınlıkla 'A- ama efendim burada beş yüz bin yazıyor'
Azat acı bir gülümsemeyle tamamladı Meral'in sözlerini. 'Annesinin amaliyatı, hastahane masrafları, hastaneden çıktıktan sonra ki ilaç masrafı ve iş bulana kadar ona yetecek miktar sadece bir ihtimal de olsa gelecekte ki gelinimi madur etmek istemem'
Azat'ın açıklaması Sıraç'ı memnun etmişti ufak bir gülümsemeyle odayı terk etti.
Eğer kadını onu seviyorsa para olmadan bir sevgi gösterecekti.
Sıraç oldukça heyecanlıydı ilk buluşmaları gibi. Doğru ya ortada para olmadan ilk buluşmaları olacaktı. Sıratın da ki gülümsemeyle şirketi terk ettiğinden beri ilk defa elinin acısını hissetti. Hastahaneye gitmişken bir de eline baktırsaydı iyi olacaktı galiba.
***
Ester soğuk gülümsemesiyle telefonu açtı.
'Alo hayatım sanırım abin bugün işlerle uğraşamayacak kadar meşkul olacak senden ricam bir şirkete uğrayıp senden istediğim şeyi bana getirmen.'
Karşı taraftan gelen ağlama çığlık seslerine kaşlarını çatsada Elizabeth'in endişleş sesini duydu sonunda.
'Bugün ilgilenemeyeceğim abim yok ve karısı Ah! Kafayı yemiş durumda çığlık atıp ağlıyor'
Ester sıkıntıyla oflayarak kabullendi durumu 'Sen onunla ilgilen o zaman geçmiş olsun dileklerimi de iletmeyi unutma.'
Elizabeth bu duruma şaşırsa da şuan bunu sorgulayacak vakit yoktu acilen Matt'e ulaşmalıydı.
'Tamam görüşürüz' diyerek telefonu hemen kapattı.
Ester'in bu ani değişimi sağ kolunu şaşırtsa da bir açıklama beklemedi. Ester'di bu muhakkak bir planı olmalıydı.
'Evet Teodor sırada ki işimiz ney?'
Kapı sertçe duvara çarparak açıldı. İçeriye doğru fırlatılan iki adam kanlar içerisinde yatarken Matt'in sesi duyuldu.
'Mathew'le hesaplaşma!' diye gürledi
Şimdi hesaplaşma zamanıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK!
ChickLit\\+18 Lütfen hikayeyi uyarıyı dikkate alarak okuyun// Tanıtım: Kaybolmak istedim, yok olmak. O adamın tenime elleri her dokunduğunda hissettiğim şey tam da buydu. Bedenimden iğreniyordum. Kendimden ve bu karnımda her geçen gün büyümeye başla...