1.8

408 44 4
                                    

Vince 3 saatlik bir yolumuzun kaldığını söyledi. Dün yine uyuyamadım fakat yazamadım da. Sanki Ay bilerek benden kaçıyormuşçasına kayboldu. Saat sabah 08:12'yi gösteriyordu. Birkaç kere mola vermiştik. Yerimde duramıyordum. Arada Thomas beni rahatlatmak için konuşmalar yapıyordu. İşe de yarıyordu aslında. Fakat kalbimde kocaman bir boşluk var gibi hissediyordum. Tamam, onu o kadar iyi tanımıyordum ya da ona güzel şeyler yaşatamadım. Ben sadece onu "o" olduğu için sevdim. Belki bunu ona fark ettiremedim.

Thomas ve Harriet tesisin içini biliyorlardı. Harriet, bana nasıl Sonya ile birlikte kaçtıklarını anlatmıştı. Yeterli bir planımız yoktu. En çok da bundan korkuyordum ya. İSYAN akıl alınmaz büyüklükte bir teknolojiye sahipti. Bizim ise havalandırmalar ve lağımları kullanmaktan başka seçeneğimiz yoktu.

Pekala temiz bir sayfaya geçtiğime göre planın tam olarak ne olduğunu yazabilirim sanırım. Yolda bolca zamanımız olmuştu. Hatta birkaç kere planı değiştirmiştik de. Şöyle olacak, Thomas ve Harriet içeriyi bildikleri için nereye gideceğimiz zor olmayacak. Lakin havalandırmalardan ve lağımdan sürünmek pek hoş olmayacaktı, kötü koku yüzünden bulunabilirdik belki. Orası şansımıza kalmış. Herneyse. Harriet özel bir odadan bahsetti.

"Kimsenin girmesine izin vermiyorlar, özel bir kartla açılıyor. Fakat kart çalışanların hepsinde var yani yalnız bir çalışan bulursak şanslıyız." Dedi Harriet.

"Bekle, o oda da bedenler var mıydı? Yani, ne ölü ne de canlı bedenler." Dedi Thomas.

"Ta kendisi. Bendis'i oradan başka bir yere götürmelerinin imkanı yok."

"Nereden biliyorsun? Teresa'yı başka bir oda da bulmuştuk." Dedi Minho.

"Bendis daha önce Labirent de olmamıştı ve fark ettiysen o oda da olan kişiler Labirent'ten çıkarken sadece ayak altında olan kişilerdi. Aris hatırlamıyor musun, orada Rachel'ı gördüm demiştin. Rachel bizim arkamızdan gelen birkaç kişiden biriydi. Özür dilerim ama bunu daha açık bir şekilde nasıl dile getireceğimi bilmiyorum."

"Yani diyorsun ki o oda da olan kişiler gereksiz olanlardı ve Bendis ise Labirent'e girmedi bile yani onu gereksiz kişilerin yanına alacaklar." Dedim sertçe. Neden sertçe konuştuğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Aris'e baktığımda yüzü asılmıştı.

"Hey Aris, neden yüzün asıldı?" Diye sordum.

Cevap vermedi. Sadece Harriet'a baktı.

"Aris, b-ben özür dilerim." Dedi Harriet kekeleyerek.

"Gerek yok, haklıydın. Rachel sadece bir kuyruktu."

"Rachel kim?" Dedi Minho.

"Aris'in en yakın arkadaşıydı. Sonra yoklamada ismi geçti." Diye açıkladı Harriet.

Biraz sessizlik oldu.

"Yani tek yapmamız bir çalışan bulmak sonrası ip söküğü gibi arkasından gelecektir." Dedi Vince. Saatlerdir ilk defa konuştuğunu duydum.

Sonra ise konuşmadık. Başımı tekrar dışarıya çevirip Bendis'i düşünmeye devam ettim.

lost minds • tst Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin