1.2

486 59 7
                                    

Yeni bir güne, güzel haberlerle başlamıştım. Newt'in bacağı artık sorun yaratmıyor sadece topallıyordu. Vince, İSYAN çalışanını rehin aldıklarını söyledi. Brenda'nın durumu iyi, gerektiği zaman Mary'nin -yani hemşiremizin- iğne yapması gerekiyor ve son olarak ise Sonya en az iki gün sonra yolculuğa devam edeceğimizi söyledi. Güvenli bölge diye bir yere gidecekmişiz, adına bakılırsa oraya seve seve gitmek isterdim ve istiyorum da.

  Thomas, elinde iki tabak ile yanıma oturdu.

"Bu kahvaltın." Elindekini uzattı. "Bugün büyük gün, ha?"

"Sanırım öyle." Çatalımı, zeytine batırmaya çalışır gibi yemekle oynuyordum.

"Korkuyor musun?" dedi.

"Ödüm kopuyor." Güldüm.

Sessizce yemeğimizi yedik. Bazen bakışlarını üzerimde hissediyordum, yinede aldırmadım. Tabağını kenara koyup yüzünü bana döndü.

"İçimde bir his var." diyerek konuşmaya başladı. "Ama duymak istemeyeceğin bir his."

"Çıkar şu baklayı ağzından lülekafa."

"Brenda'nın haklı olduğunu düşünüyorum." Durup ne tepki vereceğime baktı. Benden ses gelmediğinde sözüne devam etti. "Teresa sürekli bizden ayrı geziyor, onu nadiren görebiliyorum diyebilirim. Garip davranıyor ve..." Durdu. Söylemek istemiyor gibiydi, söylemek için kendini zorluyordu. "Sizi bulmadan önce Teresa'nın fikri İSYAN'a geri dönmekti."

Thomas'ın söylediklerini göz önünde bulundurunca kulağa daha mantıklı geliyordu. Brenda kimsenin ona inanmadığını söylemişti.

"Bir şeyler yapmalıyız Bendis."

"Ne yapabiliriz Thomas? Elimizden bir şey gelmez, bugün yola çıkacağız ve lanet güvenli bölgeye ulaşıp İSYAN laneti olmayan bir hayat yaşayacağız, anladın mı?" dedim sinirle.

"Yola, akşam çıkacağız ve saat-" Bileğini sıyırıp beyaz kol saatine baktı. "Daha 10:23, elimizde bu kadar kanıt varken İSYAN'ın gelmeyeceğini söylemek saçma ve eğer haklıysak çoktan yola çıktılar."

"Kaçmaktan yoruldum." dedim gözlerimi devirerek. Sesim beklediğimden daha alçak çıkmıştı.

"Güven bana, senden daha uzun süredir onlardan kaçıyorum."

Ne yalan söyleyeyim buna diyebilecek bir lafım yoktu. Aklımda milyonlarca fikir uçuşuyordu ama bir tanesi bile olanaklı gözükmüyordu.

"Akşam olmadan yola çıkacağız, birkaç kişiyi daha çağır ama kimsenin bundan haberi olmayacak, anladın mı?" Özgüvenim yerine gelmiş, olabilecek bütün riskleri göze alarak konuşuyordum.

Sadece başını salladı. "Bir araç çalabiliriz. Belki bir kaç silahta alırız."

"Peki Brenda?"

"Brenda da bizimle geliyor. Gerekli ilaçları ya da adını bilmediğim o sağlık zamazingolarını almayı unutma."

"Tamam öyleyse, hazırlanalım."

Kararlıydım. İSYAN'ın saçma bir deney faresi olmayacaktım.

lost minds • tst Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin