0.1

1K 96 22
                                    

"Ben gidip şu çocuklara bakacağım." Dedim koltuktan kalkarak.

"Aman aralarından birine aşık olma da."

"Şakalarını kaldıracak durumda değilim Bren."

Gözlerini devirdi. Arkamı dönüp hiçbirinin adını bilmediğim grubun olduğu yere gittim.

Elbette John'un onları sarkıttığını biliyordum ama ne yaptıklarımı merak ediyordum.

Kapıdan içeri girmeden önce konuştuklarını duyunca biraz dinlemek istedim. Hafiften onlara bakmaya çalışarak kafamı uzattım.

"İyi iş Thomas." Dedi çekik gözlü olan.

"Kapa çeneni Minho."

Ah demek adı Minho'ymuş.

Yavaş adımlarla içeri girince yine hepsinin dikkatini çekmiş oldum. Sadece bakıyorlardı. Sonunda kız konuştu.

"Bizi burada daha ne kadar tutacaksınız?"

"Jorge ne zaman bırakmamı isterse."

Yine sessizlik.

"John ve diğerleri sizi İSYAN'a geri satmamızı söylüyor," dedim. "Ama Jorge ve ben onların geri kafalı olduklarını bildiğimiz için onları dinlemeyeceğiz."

Rahatladıklarını yüz ifadelerinden anlayabiliyordum. Kollarımı göğsümde kavuşturmuş yüzlerini inceliyordum.

"Pek hoş bir başlangıç yapmadık, ha?" Dedim sonunda dayanamayarak. "Ben Bendis."

"4 yaşındaki çocuklar gibi 'Merhaba bende Minho arkadaş olalım mı?' dememizi beklemiyorsun herhalde?"

"Çok bilmiş insanları sevmem Minho."

Halatları kontrol eden kollardan birini aşağı indirdiğim an da bir tık aşağı düştüler.

"Tamam, tamam. Minho yerine ben özür dilerim. Ben Thomas. Bu kız Teresa, Minho ile zaten tanıştın. Bu tombul çocuk Tava-"

"Dostum tombul çocuk da ne oluyor, biraz olan karizmamı çizdiriyorsun."

Elimde olmadan güldüm. Sonunda gözlerimi sarışın çocuğa diktim. O da bana bakıyordu. "Ne var" der gibi bakıyordu.

"O da Newt." Dedi Thomas birbirimize baktığımızı anlayınca.

"Newt mi?"

"Evet daha güzel bir isim bulamamışlar sanırım." Dedi göz devirerek.

"Peki. Memnun oldum o zaman."

"Keşke biz de memnun olsak."

"Minho kes sesini." Dedi Newt, Minho'yu uyararak.

John'un arkamdan geldiğini fark etmedim ki onu gördüğümde irkildim. Kafasıyla kapıyı işaret etti. Önümden yürümeye başladığında onu takip ettim. Brenda karşıma çıkıp beni durdurdu.

"Ne yaptığını sanıyorsun?"

"Ne var?"

"O çocuklarla arkadaş olmakta ne oluyor?"

"Arkadaş olmadım ayrıca o çocuklar bizim çıkış biletimiz. Aklını kullan."

"Hay ben senin çıkış bileti-"

Sözü alarmın kulaklarımızı tırmalamasıyla kesildi. Hızlı adımlarla Jorge'nin yanına çıkmaya başladık.

Eşyalarını topluyordu, aceleciydi. Ne yaptığını soracaktım fakat lafı ağzıma tıktı ve konuşmaya başladı.

"Buradan gidiyoruz. Sizi çağırdığım sırada gelseydiniz buradan sessizce gidecektik ancak şimdi başımıza tüneyen bir İSYAN çıktı."

"Ne demek gidiyoruz? Nereye gideceğiz Jorge? Gideceğimiz başka bir yer yok."

"Sen öyle san Bren. Bu çocuklar sayesinde Sağ Kol bizi geri çeviremez."

"Bren daha fazla itiraz etme, İSYAN gelmeden o çocukları burdan götürmemiz gerek. Benimle gel onları çözelim." Dedim araya girerek.

"Bunu yaptığıma inanamıyorum."

Söylenerek çocukların olduğu yere indiğimizde John'un çocuklara bir silah tuttuğunu gördük. Belimde sakladığım silahı çıkararak ona ateş ettiğimde yere yığıldı.
Yarı şaşırmış yarı rahatlamış yüzleriyle karşılaştığımda gülümsedim.

"Selam çocuklar."

"Beni takip edin." Dedi Brenda arkasını dönüp koşmaya başlayarak.

Normal bir günümüz bu üç kat arasında geçiyordu. Altta ki girilmesine izin verilmeyen bölge, işlerin yapıldığı ortada ki kat ve Jorge'nin odasının olduğu üst kat. Başka katlarda vardı tabii ama oralara girmeme izin vermiyorlardı. Jorge ile karşılaştığımızda bizi arka kapılardan birine götürmeye başladı. Sessizce çökmemizi işaret etti. Etrafı kolaçan eden Brenda İSYAN'dan birini gördüğünde Jorge'yi uyardı.

"B planı."

Kırılmış olan duvardan halatla öbür binaya geçmek.

"Benden sonra arkamdan gelin. Gelmezseniz hiçbiriniz için geri dönmem."

İlk önce Jorge indi. Ardından Tava, Minho ve Teresa. Brenda'nın yüzünde ki ifade pek de hoşuma gitmemişti. Arkasını dönüp Jorge'nin odasına gitmeye başladı.

"Brenda!"

Ben ve Thomas aynı anda ona seslendik.

"Bendis, sen Newt ile git. Ben Brenda ile gelirim."

"Emin misin?"

Başını salladı. Arkasını dönüp koştu. Son halatı onlara bıraktım ve Newt'e sarıldım.

"Sıkı tutun."

Kendimizi bırakarak halat sayesinde hızlıca ilerlemeye başladık. Sağıma baktığımda İSYAN'dan gelen Kayaç'lardan birinde, 3 adamın açık olan Kayaç'ın kapısından bize doğru nişan almaya çalıştıklarını fark ettim.

"Newt dikkat et!"

Ardından duyduğum tek şey silahın patlama sesiydi.

lost minds • tst Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin