6.BÖLÜM
Yatağın altında boş valizi bulduğumda hiç şaşırmadım. Kızkardeşim sağ olsun kadınları anlamak konusunda bana kesinlikle yardımcı oluyordu. Valizi çıkarıp geniş yatağın üzerine bırakırken gözlerim duvardaki gelinliğe kaydı. Adi bir çapkın, seks düşkünü ya da kadın delisi olabilirim ama her zaman kartlarımı açık oynamayı severim. Ardımdan gözyaşı akıtan kadınlardan hoşlanmam, akıtsalar da bu onların aptallığı olur ama ben kimseye sözler verip onları yarı yolda bırakmam. Yiğit denen o adama nedense daha çok sinirlendim.
Aslında burada ne aradığımı bile bilmiyorum ama dedim ya bir kız kardeşim var ve onun bu halde olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Ayrıca sanırım kızın intihar etmesinden korkuyorum. Küçük gar dolabı açtım ve içindekileri düzenlemeye bile gerek görmeden valizin içine tıktım. Çekmelerdeki her şeyi ve tuvalet aynasını önündeki her şeyi. Valizi ağzına kadar doldurunca zorlada olsa kapattım. Amacım onu bir an önce buradan çıkarmaktı. Tam kapıdan çıkıyordum ki gelinliği almadığımı fark ettim. Aslında onu burada bırakmalıyım ama bu gelinlik içinde geri dönebilir. Biraz çılgın bir kıza benziyor. Çılgın ama kesinlikle güzel. Emin olun, ben güzelden anlarım. Valizi tek elime diğer elime de gelinliği aldım ve odanın kapısından çıkmamla gördüğüm görüntü karşısında ellerimdekileri yere atmam bir oldu.
O narin yapısından beklenmeyecek bir kuvvetle evdeki kızı gırtlağından tutmuş duvara yapıştırmıştı ve kız nefes almak için her debelenişinde onu öne çekip ardından tekrar duvara yapıştırıyordu. Aynı gözü dönmüş bir deli gibi.
"Pelin."dedim yavaşça yanına giderek ama gözleri onun üzerindeydi ve bana dönüp bakmadı bile.
"Sakin ol tatlım, şimdi onu bırak pişman olacağın bir şey yapmadan önce."Başını hızla bana çevirdi. İri kahve gözler tamamen simsiyah olmuş ve büyük bir nefretle bakıyordu.
"Bir şeyler yapmadığım için pişmanım zaten. Beni aptal yerine koydular. En yakın arkadaşım, nişanlımla..."Bir kahkaha attı ama soğuk ve iç ürperten bir şekilde.
"Pelin, kesinlikle haklısın. Onu bırak tatlım. Gidelim, bu evi ve onları hayatından çıkaralım hadi."elimi ona uzattım. Akmayan yaşlarla parlayan gözlerini önce gözlerime ardından elime çevirdi. Hadi dercesine kaşlarımı oynattım. Bakışlarını benden kıza çevirdi.
"Buna değmezsin."dedi. Parmaklarını açıp elini çekti ve kız öksürerek yere yığıldı. Öksürüklerinin ardından tam ağzını açacaktı ki. Bakışlarımla onu susturdum. Kendini öldürtmeye mi çalışıyordu bu? Pelin elini elime uzattı. Gözleri hüzünlendi.
"Beni anneme götürür müsün?"dedi masum bir çocuk gibi. Avucumdaki küçük eli sıktım ve onu kendime çektim.
"Elbette tatlım, hadi annene gidelim."dedim. Bir elime eşyaları aldım, diğer elimle onu belinden kavradım ve kapıdan çıkardım.
*****
Boğazım hala yanarken titrek ellerimi kotumun cebine attım ve telefonumu çıkardım. Hızlı arama tuşuna bastım. Onun gür sesini duymamla kalbim tekrar çılgınca atmaya başladı.
"Lanet olası sürtük beni az daha öldürecekti Yiğit."dedim ağlayarak.
"Orada mı?"Kimden bahsettiğimi anlamıştı ve bu soru daha çok sinirlenmeme neden oldu.
"Hayır, gitti. Beni öldürmeye çalıştı diyorum. Anlamıyor musun?"Derin bir nefes verdi telefonun diğer ucundan.
"Hala hayattasın değimli? O zaman sorun yok."Kalbim bin parçaya ayrılırken hala neden bu adama âşık olduğumu anlayamıyordum.
"Kahrolası piç. Senin hiç umurumda değilim değilmi? Beni yalnızca düzmeyi seversin sen!"Bıkkınla üfledi.
"Kes sesini Buket, bana hiç itiraz ettiğini hatırlamıyorum. Ayrıca hayatım bombok olmak üzere, senin kaprislerinle uğraşamam."Bir an bile düşünmedim.
"Yanında yeni korumasıyla geldi. Oldukça yakışıklı ve korumacı."dedim. Onunda canı acımalıydı. Benim canımın yandığı kadar.
"Esmer, mavi gözlü, uzun boylu bir adam mı?"diye sordu panikle.
"Ta kendisi."dedim zevkle. Yiğit Özay ikinci plana atılmak ne demekmiş birde sen anla.
"Kim bu kahrolası adam, birden bire nerden çıktı."Bu kez zevkle şeytana uydum.
"Belki oda seni aldatmıştır kim bilir ne harika bir çiftsiniz ama."dedim ve telefonu kapattım. Değmezdi, biliyorum ama yinede kalbimin onu sevmesini engelleyemiyorum kahretsin.