Herkesin Ramazan Bayramı mübarek olsunn ... Sevdiklerinizle cocuklugunuzdaki gibi huzurlu sevgi dolu bayramlar gecirmedinizi dilerimm :):):)
3.BÖLÜM
Uzaklaştığını anladığımda yavaşça ayaklandım. Şimdi sesini duyuyordum. Lavaboya yaklaştım. Burnumun ucu ve gözlerim ağlamaktan kızarmıştı. Lavaboyu açtım ve yüzümü yıkadım. Aynaya bakıp derin bir nefes aldım."Pekâlâ, sen Pelin Güneş'sin kızım! Bekir ve Sedef Güneş'in biricik kızları. Siyah kuşak sahibisin. Atletiksin. Korkma. En fazla 190 boyunda ne var yani. Birazda yapılı, ama onun canına okuyabilirsin."dedim kendi kendime. Özgüvenimi tazeledim. Duruşumu dikleştirdim. Arkamı döndüm ve hızla kapıyı açtım.
Yatağın yanında tüm heybeti arkası bana dönük duruyordu.Altında bir kot pantolon vardı ve kaslı sırtı geniş omuzları tamamen ortadaydı.Bir an yutkundum.Ama o hızla başını bana çevirdi ve çivit mavisi gözlerini gözlerime dikti.Pekala,soğuk kanlılık buraya kadar bu adam çok iri.İçimdeki ses çığlık çığlığa bağırdı KAÇ!!!! Bende bu komuta uydum. Eteklerimi topladım ve odadaki diğer büyük kapıdan adeta fırladım.Koridora çıktım ama durmadım. Tanımadığım bilmediğim bir adama kendimi emanet edecek değildim. Merdivenlere yöneldim. Arkada sesini duydum ama dönüp bakmadım bile sadece koştum. Çıplak ayaklarla son merdivenlerden lobiye indim. Çıkış kapısına koşarken birinin adımı seslendiğini duydum.
"Pelin."dedi o çekici bulduğum ses. Olduğum yerde aniden durdum ki bu az daha düşmemi sağlayacaktı. Başımı yavaşça sağ tarafa çevirdim. Yiğit gözlerini dikmiş beni inceliyordu. Kaşları çatık. Sonra birden yüzüne bir rahatlama geldi.
"Pelin, Allah'a şükür iyisin!"Bu kez bu söz benim kaşlarımı çatmama neden oldu. Ne yani onun için intihar edeceğimi falan mı sanıyordu. Hızlı adımlarla bana yaklaşmaya başladığında panikledim. Birden bir sıcaklık sardı avucumu, bakışlarımı yavaşça sağ elime çevirdim. Elimi kavrayan iri eli gördüm. Başımı hızla elin sahibine çevirdim. Çivit mavisi gözler... Dudağının kenarı kıvrıldı ve tek siyah kaşını kaldırdı alayla.
"Sanrım, tek şansın benim! Tabi kurtulmak istiyorsan?"Gözlerimi zorlukla onun gözlerinden çekip Yiğit'e baktım. Bu kez adımlarını hızlandırdı ve kaşlarını çatarak bize doğru gelmeye başladı. Yanımdaki adama döndüm."Gidelim."dedim. Tek istediğim Yiğit'ten uzaklaşmaktı. Beni elimden tutarken yönlendirdi ve biz otoparka doğru giderken Yiğit'in arkamdan geldiğini biliyordum. Çok fazla ilerlememize gerek kalmadan durdu. Etrafa baktım."Hangisi araban." Dedim Yiğit'in bizi yakalayacağından korkarak. Elini cebine attı ve bir anahtar çıkardı. Kilit tuşuna bastı. Hemen karşıda duran aracın ışıkları yanıp söndü. Bakışlarını araçtan bana çevirdi."Lanet olası bir Lamborginin mi var?"dedim. Tek kaşını alayla kaldırdı."Genelde kadınlar bundan etkilenir hayatım. Senin gibi bir bok çuvalı görmüşçesine tiksintiyle bakmaz."dedi beni elimden çekiştirerek. "Ne tür kadınlarla takılıyorsun sen!"dedim.Aracın açtığı kapısından girip oturduğumda lüksü anladım. Asla tanımlanacak bir şey değildi.
Şoför yerine geçti ve hızla arabayı çalıştırdı. Hemen koltukta doğrulup arkama baktım. Yiğit koşarak otoparka girdi ve aracın arkasından bir müddet daha koştu ama bu araba bir roketten farksızdı.Derin bir nefes alıp kendimi koltuğa saldım. Bu mavi gözlü adam artık eskisi kadar korkutucu gözükmüyordu.
"Telefonunu kullanabilir miyim."dedim yavaşça. Bir an bana baktı. Sonra elini altından ki dar kotun cebine attı ve telefonu çıkartıp bana uzattı.İncelememe bile gerek yok. Son model, bu herif ben zenginim, yakışıklıyım ayrıca bunun farkındayım. Hadi sizde fark edin diyordu resmen. Bu düşüncelerden kurtulmak için başımı salladım ve numarayı tuşladım."Alo!"Onun güven veren sesini duyduğumda kendimi daha fazla tutamadım."Jane!"Sesimi duyması ile birlikte bir çığlık attı Jane."Pelin Aman Tanrım, neredesin? Dün geceden beri seni arıyoruz."Derin bir nefes aldım artık kendiliğinden akan yaşları engelleyemiyordum. Yanımdaki mavi gözlü adam hiç sesini çıkarmıyordu. Biliyorum onun yanında konuşmamalıyım ama ailemi ve sevdiklerimi daha fazla tedirgin etmek istemiyordum."Ben iyiyim, babam geldi mi?"bu gece düğün için gelecekti."Henüz değil! Tanrı aşkına neredesin?"Hıçkırmaya başladım."Haklıydın Jane, sen her zaman haklısın. Odamdaydılar, gelinliğim duvarda asılıydı. Tanrım bunu bana nasıl yapar!"Bir hıçkırık daha. Bir sessizlik oldu telefonun diğer ucunda. Jane anladı."Lanet olası sürtük, adi *** kurusu..."O küfrederken ben tekrar hıçkırdım."Sakın oraya gitme Pelin, buraya bize gel! Ben onların icabına bakarım."Bakışlarımı yavaşça yanımda arabayı kullanan adama çevirdim. Siyah gür kaşları çatık, iki eli ile direksiyonu sıkıca kavramış ve dikkatle yola bakıyordu. Ama çenesinde seğiren kası gördüm. Bu benim meselemdi. Ben halledecektim."Oraya gideceğim.Bu akşam düğününde giyeceğim elbisem her şeyim orada,eşyalarımı toplayıp o evi ve o kadını terk edeceğim.Senin evinde görüşürüz.Lütfen annemi idare et!Jane,sakın ona bir şey söyleme."dedim."Gelmeme izin ver Pelin!"Tek seferde cevapladım onu."Hayır!"Sonra telefonu kaptım ve yanımdaki adama uzattım. Hiç bir şey demedi.
Aniden aracı durdurdu. Başını hafifçe bana çevirdi."Evet, evin ne tarafta."Gözlerimi kısıp onun bebeksi yüzünü süzdüm."Yüzüne tokat attım."dedim aniden. Dudağının kenarı hafif kıvrıldı."Hala yanağımda yanma var."Ne yapmaya çalışıyordu bu adam. Mavi gözlerine baktım. Daha önce hiç görmediğim bir mavilikteydiler."Kasıklarına tekme attım."Bu kez gerçekten güldü. Beyaz dişleri parladı. Koltukta daha çok yayıldı."Üstüne birde banyoya kapadın kendini. Eğer işeseydim, daha çabuk düzelirdim."Şaşkınlıkla ona baktım. Ne yapmaya çalışıyordu gerçektende . Neden bana yardım ediyordu ki. Bekâretimi aldığı için vicdan azabı çekiyor olamazdı değimli?"Neden bana yardım ediyorsun?"Bu kez o gözlerini kıstı. Sonra geniş omzunu silkti."Bilmiyorum, yalnızca yardıma ihtiyacın var gibi duruyorsun."Bir an duraksadı."İncinmiş gibi."dedi. Acıma, bana acınmasından nefret ediyordum. Acizlikten. Kollarımı göğsümün altında birleştirdim."Sen nesin Aşk doktoru mu? Ne yapıyorsun incinmiş kadınları bulup sihirli penisinle iyileştiriyor musun? Şunu söylemeliyim ki şarlatanın tekisin hiç işe yaramıyor."Çenesi seğirdi ve göz rengi koyulaştı. Tıpkı sabahki gibi. Öfkelendi. Çok iyi acıma duygusundan iyidir."İstediğini söyle tatlım, Bir kadının ağzından çıkan saçmalıklara değer vermem ben!"Gözlerimi devirip başımı salladım."Beyni boş bir geri zekâlı daha! Harika... "dedim ve araçtan indim.
******
Şaşkınlıkla arkasından bakakaldım.Ne arsız bir kız!Aracın kapısını açıp tek adımımı attım.Neden umursuyordum ki.Ne hali varsa görsün.Ama ona bakınca tek aklıma gelen şey masumiyetiydi ve lanet olası bir kız kardeşim vardı.Evet,çoğunlukla adi bir pislik olabilir ve kadınlara öyle davranabilirim ama Tanrı aşkına daha 18'inde gibi duruyor.
Nişanlı,bu yaşta nişanlanmış olabilirmi?Sinirli bir şekilde kaldırımdan yürürken gür koyu kumral saçları rüzgarda hafifçe uçuşuyordu.Araca geri bindim.Pelaka,ben bir Konitopolous'um.Her ne kadar gece onunla yaşadıklarımı hatırlayamasanda,en azından evine kadar götürmeliyim.Gerisi onun sorunu.Ne demişti telefonda...Benim odamda,gelinliğim duvarda asılıyken.İhanete uğramıştı.Gelinliği olduğuna görede evlenmek üzereydi.Elimi hırsla direksiyona vurdum.Kahretsin!Buraya başka bir amaçla gelmiştim ve lanet olası uçkurum başıma dert olmuştu.Aracı çalıştırdım ve onu yakaladım.Yavaşça yanında ilerlerken camı açan otomatik tuşa bastım.Cam açıldı.Aracı fark etti ve yavaşça başını çevirdi.Kaşları çatıktı.
"Hadi ama güzelim.Bin şu arabayada seni eve bırakayım."Bana baktı ve orta parmağını gösterdi bana.Şok oldum.Aracı hızlandırdım ve direksiyonu sağa kırarak kaldırıma çıktım ve yolunu kestim.Aniden durdu.Kapımı açtım ve araçtan çıktım."Cindirella,araba bal kabağına dönüşmeden bin."dedim.Bana bakan çatık kaşları düzeldi,yüz ifadesi önce düzleşti,belirsiz...Sonra dolgun dudakları hafifçe aralandı ve yüzünü bir şaşkınlık aldı."Sen!"dedi... "Seni hatırlıyorum.Barda..."Lanet olsun.Ben neden bir şey hatırlamıyorum...