30.BÖLÜM
Evin içine girdiğimde resmen küçük dilimi yutacaktım.O kadar sade ama bir o kadarda şık döşenmişti.Geniş bir salon ve salonun solunda dar bir koridor.Salonun sağındaysa yukarı çıkan merdivenler...
Heyecanla etrafı incelerken mırıldandım.
"İstanbul'da olmamız gerekmiyormu?"
"Aslında hayır! İşleri burdanda yürütebiliriz ve geçirdiğimiz o kadar karmaşadan sonra bir tatilin iyi geleceğini düşündüm."dedi.Hızla ona döndüm.
"Yanımda küçük bir valiz var ve ben sahil için hiçbir şey almadım."Tek omzunu silkti.
"Önemli değil.Yukarıda ki yatak odasında istediğin her türlü kıyafet var."Kaşlarımı hızla çattım.
"Eski sevgililerinin kıyafetlerini istemiyorum."diyerek homurdandım.Nedense bunu düşünmek beni siirlendiriyordu.Hafifçe gülümsedi.
"Güzel,çünkü eski sevgililerim hiçbir kıyafeti burada değil.Tatlım,burası bir aile evi buraya kimse sevgilisini getiremez."dediğinde daha da şaşırdım.
"O zaman benim burada işim ne?"Birkaç adım atıp yaklaştı.
"Sen istinasın."Nedense bu gururumu okşadı.Hüzünle yüzüne baktım.
"Sanırım acıktım."Elini omzuma attı.
"Sanırım bende acıktım.Hadi gidip mutfağı karıştıralım."Dar koridorda yürüken kendime engel olamadım.
"Kıyafetler kime ait."Gözlerini devirdi.
"Asla pes etmezsin zaten."diye mırıldandı.
"Yengemlere ait.Her yaz abimlerle ve çocuklarla gelirler."Evet,kesinlikle bu tatmin edici bir cevaptı.Koridorun sonundaki mutfağa girdiğimizde burasının neredeyse salon kadar olduğu gördüm ve elimde olmadan bir ıslık öttürdüm.
Aleksi hafifçe gülümserken dev buzdolabının önünde durdu.
"Ayrı ülkenin insanları olduğumuz için ne yemekten hoşlandığını bilmiyordum.Ama küçük bir tavsiye ile dondurulmuş gıdalardan uzak durdum."dedi ve buzdolabının kapağını açtığında içinin ağzına kadar dolu olduğunu gördüm.
"Savaşmı çıkacak."dedim.
"Ne?"
"Ne demek ne?Beni buraya getirip yiyecek stokladığını gösteriyorsun?Savaş mı çıkacak."dedim.Omzunu silkti.
"Seninleyken her şey mümkün."dedi.Gülümsedim ve guruldayan karnımla dolaba yöneldim.
"Pekala,şimdi muhteşem bir sofraya hazır ol!Tamamen Türk usulu ama bu saate uygun."dedim kendimden emin bir şekilde.Yüzünü buruşturdu.
"Zehirlenmeyeceğim değil mi?"dedi.Elimdeki domatesi ona fırlattım.Ama o tek hamlede bunu yakaladı.
"Bana yardım etmeden tek bir lokma yiyemezsin."dedim.Elindeki domatesi çevirerek yanıma geldi.
"Pekala küçük cadı ne yapıyoruz söyle bakalım."Ona bakıp gülümsedim.
"Menemen."dedim.Kaşları çatıldı.
"Adı çok lezzetli gibi değil."Omzumla ona doğru vurdum.
"Sızlanmayı kes yedikten sonra yine yapmam için yalvaracaksın."dedim.
Daha önce mutfakta vakit geçirirken bu kadar kahkaha attığımı ve eğlendiğimi hatırlamıyorum.Her şeyi beraber yaptık.Tüyoları kesinlikle Jane'den almış olamalıydı çünkü demleme çaya bayıldığımı o biliyordu.Çay demlemesini ve menemeni ona gösterirken kendimiş büyük bir ahçı gibi hissettim.