45.BÖLÜM
"Bunun çok ilginç olacağına eminim."dedi Roxy.Valeria ona bakıp gülümsedi.
"Derin araştırmalar sonucu bulduğum en güzel düğün biçimiydi."dedi. Onlara bakıp şaşkınlıkla kaldım.
"Allah aşkına at neyse de deveyi nereden buldunuz?"dedim. Karşımdaki kocaman hayvana bakarken. Valeria ile Roxy kahkaha atarken Demi mırıldandı.
"Aleksi'nin tüm imkânlarını zorladık."dedi. Bu kez ona döndüm.
"Bunu satın mı aldınız?"Demi omuzlarını silkti.
"İşi ne ödesin."dediğinde gerçektende Aleksi'ye acımıştım.
"Hadi bakalım hazır mısınız?"Aynı anda içeri giren Antonio'ya döndük.
"buna nasıl bineceğim ki?"ela gözlerini kısıp beyaz dişlerini gösteren bir gülümseme takındı.
"Ben sana yardımcı olurum ve Aleksi seni gerekirse bu hayvana kilitlememi istedi. Sanırım son anda kaçmandan korkuyor." Elimde olmadan bir kahkaha attım.
"Aleksi kuruntu yapıyor."dedi Valeria. Ellerimi belime koydum.
"Pekâlâ, hadi beni şu hayvana bindirin..."
****
Küçük köyün meydanında bir kenarda durmuş gelecek olan gelin konvoyunu bekliyordum. Omzuma konan elle irkildim. Damon gülen gözlerle beni süzüyordu.
"Kaçak Gelin'ini beklemek nasıl bir his."dedi alayla.
"Bir dahakine karının kızıl saçlarını kazıyacağım. Bunlar hep onun başının altından çıkıyor."diye homurdandım. Bir kahkaha attı abim.
"Hadi ama Aleksis, karım sadece otantik bir düğün yapmak için uğraşıyor. Bence sen nişanlının kaçmasından korkuyorsun."dediğinde daha çok somurttum.
"Al bir içki iç. Ancak sarhoşken çekilirsin."dedi Josh. Bu gece tam olarak ayık kalmak istiyordum. O yüzden elindeki kadehi görmezden geldim.
"İçkiyi sen iç.Nede olsa başbelası kardeşimle evli olan sensin."dedim.
"Sanki itaatkar bir karın olacakta."diye mırıldandı Damon.Tam atılıma geçecekken müzik sesini duydum.Pelin konvoyun en önünde büyük devenin üzerinde gelinliği üzerinde tüm ihtişamı ile geliyordu.Yüce Tanrım...Önünde darbuka ve klarnet çalan insanlar ve arkasında yayan gelen bir kafile...
"İşte gelinin geliyor."dedi Damon.
"O hayvan sana kaç paraya patladı Aleksis."dedi Josh. Başımı çevirip ona baktım.
"Bilmem, karına sor İtalya'daki şatoda bakmanız için ona hediye ettim."dedim. Joshua'nın birden rengi attı.
"Dalga geçiyorsun."dediğinde dudağımın kenarı kıvrıldı.
"Duyduğuma göre bakım masrafları daha pahalıymış."dedim ve birkaç adım atarak düğünün yapılacağı meydana yaklaştım.
O deve ile gelip durduğunda uzanıp onu indirdim. İnce tülün altından mutlulukla parlayan gözlerini görebiliyordum. Yavaşça eğildim ve kulağına fısıldadım.
"Bu gece için sabırsızlanıyorum."Ardından çekilip kızaran yüzüne baktım.
"Aleksi."diye fısıldadığında gülümsedim. Elini koluma koyup onunla birlikte meydandaki süslemelerin altındaki masaya doğru ilerledik. Tüm personelim, ailem, Pelin'in ailesi ve teyzesi herkes buradaydı. Masadaki yerlerimize oturduk.
Jane ve Joshua şahit olarak yerlerini aldıklarında nikâh başladı. İlk soru Pelin'e sorulduğunda başını hafifçe çevirip göz ucu ile bana baktı ve Yunanca Evet dediğinde tüm masalardan alkış ve çığlıklar döküldü. Bu imzaları atmadan derin bir nefes alamayacaktım.
Soru bu kez bana soruldu ve olanca gücümle Türkçe olarak bağırdım. Evet... Ama dudaklarımdan çıkan sözcüğün sonu çığlığımla örtüldü çünkü Pelin ince topuklu ayakkabısı ile ayağıma öyle bir bastı ki evetimin ardından çığlığı patlattım.
İnsanlar kahkahalarla beraber alkışlarken öfkeli gözlerle ona döndüm.
"Tanrı aşkına beni sakat bırakmaya mı çalışıyorsun?"dedim. Bana bakıp gülümsedi.
"Bu bir adet."Sonra tek kaşını kaldırdı.
"Dua et sünnet olmanı istemedim."Sünnet Tanrı aşkına bunu biliyordum. Hemen elini alıp öptüm.
"Tanrıya şükür."dediğimde gülmeye başladı.Önümüze getirilen deftere imzalarımızı attığımızda artık tamamen bana ait olduğunu biliyordum.Yavaşça çılgın gibi kopan alkışların içinde ayaklandık.Antonio'nun uzattığı kutuyu alıp açtım ve safir taşlarla süslü kolyeyi çıkarıp boynuna asarken fısıldadım.
"Valeria'nın dediğine göre yüzünü görmem için bunu takmalıyım."dedim.
"İstemen yeterliydi."dedi. Ardından duvağını yavaşça kaldırdım ve bana göz kırptı. Tanrım bu kadın için deli oluyorum. Alnından öpmem için hafifçe başını eğdiğinde parmağımla çenesini kaldırdım ve göz göze geldik.
"O kolyeden sonra asla olmaz tatlım."dedim ve büyük bir arzuyla dudaklarına kapandığımda Antonio'nun sesini duydum.
"Yürü be koçum."Tanrı aşkına bu lafı da nerden öğrenmişti.
Masa kenara çekildi ve ardından Jena'nin düğününde duyduğum o şarkı çalmaya başladı.İllede roman olsun...Yüce Tanrım.Pelin karşıma geçtiğinde ona gülümsedim ve kollarımı kaldırıp onunla birlikte oynamaya başladım.Şaşkınlıkla bana baktı.
"biliyorsun."dediğinde Tüm ailem ve hemen herkes geniş alana doluşup oynamaya başladı.
"Tatlım ilk düğün için ders almıştık."dedi Valeria ve biz ilk dansımızı bile yapmadan o garip sözlerle eşleşen oynak müzikte oynamaya başladık. Etrafımızda çember yapan insanlar el çırparken durmadık.
"İşte düğün diye ben buna derim."dediğin de Joshua hepimiz bir ağızdan kahkaha atmaya başladık. Tanrım o kadar mutluyum ki.