32.BÖLÜM
Camın kenarındaki tekli koltuğa oturmuş sahili seyrediyordum.Dalgalar hırçınca sahili döverken benimde onlardan pek farkım yoktu.İçimde çılgınca yükselen duygularım özlemle karışmıştı.Yiğit'ede aşık olduğumu düşünmemişmiydim.Peki şimdi nasıl bundan bu kadar emin olabiliyorum.Çünkü Yiğit'in yanımda olup olmamasını çok fazla takmıyordum. Önemli değildi. Yada yanımdayken her an ona dokunmak istemiyordum. Gözlerimle onu takip etmiyor yada bana yaklaştığında dilim damağım kuruyup kalbim çılgınca dört nala koşan bir at gibi çarpmıyordu.Tüm bu duyguları Aleksi yanımdayken yaşıyordum.
Onu sevdiğimi söylediğimde bunu içimden gelerek yapmıştım ama karşılığını içten içe beklemiyor değildim. Yine de bunu hemen söylemeyeceğini biliyorum. O özgürlüğüne düşkün geçici ilişkilerin adamı ve benim nasıl bir kadın olduğumu bilerek benimle birlikte oluyorsa bana karşı gerçekten bir şeyler hissediyor olmalı... Derin bir nefes aldım ve bana en iyi gelebilecek olan şey için mutfağa yöneldim. Taze demlenmiş bir çay...
****
"Sana söylüyorum.Aleksi adadaydı." Damon masasından kalkıp bana baktı.
"Ne olmuş yani?Onunda bizim kadar o adaya gitme hakkı var." Gözlerimi kıstım.
"Benimle konuşurken arkadan gelen rüzgarın ve dalganın sesiydi.Biliyorum adada..." diye mırıldandım.
"Amma taktın Antonio... Sana söylüyorum, oda bizim kardeşimiz ve o adada bizim kadar hakkı var." Tam odadan çıkacakken onu durdurdum.
"Konu bu değil. Damon, bir düşün Aleksi ne zaman o adaya gitti." Damon kaşlarını çattı.
"Sanırım en son..." Bakışlarını bana çevirdi.
"Annem ve babam öldüğünden beri gitmiyor." Parmaklarımı şıklattım.
"Bingo çünkü annemlerle ilgili net hatırladığı tek anısı orada... Eğer şimdi oradaysa bir sorun olmalı..." Damon bu kez demek istediğimi net bir şekilde anladı.
"Peki ne yapacağız ?"
"Gidip ne olduğuna bakacağım."dedim.
"Demi'nin düğününe gidiyoruz."diye atıldı.
"Damon sakin ol. Yunanistan'dayız ve ada buraya yakın. Helikopterlerden birini alır adaya uğrar. Ardından uçağa yetişirim. Sen kadınları oyala." Damon şeytan görmüş gibi birden irkildi.
"Tanrı aşkına! Kendi karımı bile oyalamazken 3 tanesi ile nasıl baş edeceğim." dedi. Gülümsedim.
"Aleksi'den yardım al.O kadınlar konusunda senden daha becerikli." dedim.Bir kahkaha attı.
"Evet, Val ona saldırır ve Roxy onu korumaya çalışır ve Demistas Val'a yardımcı olurken kesinlikle yokluğunu anlamayacaklardır. Ama uçağa yetişmeye çalış.Yetişemezsen,sensiz yola çıkarız." Gülümsedim ve geniş omzuna bir tane vurdum.
"Yaşlanıyorsun kardeşim...Aynı babama benzemeye başladın." Sinirle yüzü asılırken ben düşüncelerle odadan çıktım.Tanrı aşkına gerçektende Val'in dediği gibi bu Aleksi bir şeyler karıştırıyor olmalıydı...
****
Demlediğim çayın harika kokusu mutfağı sardığında tam yeni bir bardak daha dolduruyordum ki...Bir ses duydum...Kapı çalıyordu.
Kapı çalındığında bir an heyecandan bayılacağımı sandım.Geri gelmişti.Benide almak için gelmişti.Allah'a tekrar şükrettim.Kalbimden geçenleri duyduğu için.Koşarak kapıya gittim ve heyecanla kapıyı açtığımda karşımdaki görüntü ile şaşkınca kapıda kaldım.