Yuvarlanmak üzereyken tiz bir çığlık attığımda iki güçlü kol ben düşmeden beni yakalamayı başarmıştı. Fakat benim korkuyla ona yapışmamla sendeleyerek aşağı inmiş fakat daha fazla dayanamamış ve birlikte yere yapışmıştık. Onun üstündeyken gözlerimi korkuyla sımsıkı kapamıştım.
“Tanrım! Harry! Lütfen bana iyi olduğunu söyle!”
“Ah, şey.. Imm. Migi. Ah tanrım. Belim!” diye inlerken yavaşça üzerinden kalktım ve onu koltuk altlarından tutarak ayağa kaldırdım.
“Özür dilerim, o şeyi görünce…” başımı yere eğdiğimde ayakkabılarıma damlayan göz yaşlarımı farkettim. Harry yavaşça elleriyle yüzümü kavrarken, ben çoktan onun zümrüt yeşili gözlerinde kaybolmuştum.
“Söyle bana.” Ağlamamak için dişlerimi sıktığımda, Harry ellerini titreyen dudaklarıma götürdü.
“O-o pislik… ba-başka bir k-kızlaymış.” Diyerek ona yaklaştığımda beklemeden beni kollarının arasına aldı. Saçlarımı okşayıp sakin olmam gerektiğini söylerken, yaptığım tek şey hıçkırarak ağlamaktı. Bugün neden kötü hissettiğimin sebebini anlamıştım. Demek ki kötü bir şey olacağını hissetmiştim. Ve şimdi yaptığım tek şey ağlamaktı. Biraz sakinleşip derin bir nefes alırken, Harry şaçlarıma bir öpücük kondururken mırıldandı.
“Üzgünüm.” Ne için olduğunu soramadan, beni kucağına aldı. Kollarımı boynuma sarıp yanan gözlerimi zorla kapadım. Beni odama götürüp, yatırdığında teşekkür edemeyecek kadar uykunun kolları arasına girmiştim.
***
Gürültülü kapı sesiyle yerimden sıçrayarak uyandığımda, odamda sinirli bir Niall ve Justin görmüştüm.
“Justin dostum! Gerçekten sınırları zorluyorsun! Ayrıca Harry burda olduğunu görürse seni maffeder.” Niall kızarmış suratıyla konuşurken Justin aniden ona döndü.
“O hiç bir şey yapamaz. Kendi sürtüğüyle ilgilensin. Bu sadece sevgilimle beni ilgilendirir. Başkasını değil. Harry’nin hiç değil!” diye gürlerken hışımla yataktan kalktım.
“Ufak bir sorun var, küçük bey…” diyerek ona doğru bir adım attım ve kollarımı göğsümde birleştirdim. “Ben artık senin sevgilin falan değilim!”
“Bak Megan, açıklayabilirim. O fotoğrafların hepsi…”
“Sahte mi? Yoksa seni zorla mı öptü? Bir kızı üzerinden atamayacak kadar güçsüz müsün?” dediğimde bana bir adım attı. Dişlerini sıkarak konuşuyordu.
“Sana beni dinle dedim!” diye bağırınca birkaç adım geri gittim. Sanırım Justin de Harry gibi sinirlerini kontrol etmede problem yaşıyordu.
“Justin gerçekten gitsen iyi olacak. Yoksa Zayn’i aramam gerekicek. Konu sevdikleri olunca nasıl olduğunu biliyorsun.” Dedi Niall sinirlerine hakim olmaya çalışarak.
“Niall anlamıyorsun…” diye konuşmaya başlamıştı ki sözünü kestim.
“Pekala neden geldiğini anladım. Sarhoştun ve o kızı bir güzel becerdin. Şimdi de buraya suçu içkilere atmaya geldin.”
“O kızla aramda ne geçtiğini bilmiyorum seni lanet olasıca! Ha-tır-la-mı-yo-rum!”
“Bana sakın bağırma anladın mı! Seni piç kurusu!” üzerine yürüdüğüm sırada Niall beni kollarımdan tutarak geri çekti.
“Justin son uyarım.” Dediğinde Justin sinirle bağırdı.
“Sana bunu kanıtlayacağım. O fotoğrafların nasıl basına değilde senin telefonuna geldiğini bir düşün derim. Yemin ediyorum ki, bunu sana kanıtlayacağım. Kanıtladığım zaman ise boşuna yalvarma. Asla seninle bir daha birlikte olmayacağım. Sende pişmanlığından gebericeksin! Sürtüğün tekisin!” Bu son sözleri olmuştu çünkü Nialler suratının ortasına bir yumruk geçirmişti. Justin haykırarak yere yapışırken, ben Niall’ı tutmaya çalışıyordum. Niall’ın sırtını Justine çevirip sakinleştirmeye çalışırken, Justin ani bir şekilde yerden kalktı ve Niall’ı kendine çevirip bir yumruk patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGAIN // h.s
Fiksi Penggemar"Ben hayattan bir umut bile beklemezken, o karşıma bir mucize çıkarmıştı."✨ #selenagomez kategorisinde #1 numara! #onedirection kategorisinde #1 numara! #harrystyles kategorisinde #1 numara! #adventure kategorisinde #1 numara! #romantic kategorisind...