PART 28: Fabric London

10.6K 366 36
                                    

Dersimin olmadığını öğrenince fırlayarak kafeteryaya gittim ve anında kızların bana seslenmesi bir oldu. Imm, sanırım bu okulda fazla popülerdim. Sizcede sebebi çok belli değil mi?

Harry Styles.

Neyse ki bu ikisi sevgilimden dolayı bana en az yağ  çekenlerdi. Diğerleriyle aramdaki sohbet sadece Harry Styles’ten ibaretken ki –çoğu zaman sohbet buraya kayınca hemen kaçıyorum – bu ikisiyle diğer şeylerden de konuşabiliyordum. Ama malesef onlarda genellikle konuları okulun erkeklerinden açarlardı. Neyse en azından o Styles’ten bahsetmekten iyidir.

Gözlerimi devirip onlara doğru ilerlerken, en azından o kıç kafalının bir işe yaramasına seviniyordum. Yoksa bu okulda arkadaşsız bile kalabilirdim.

Ah, tabi ki şaka yapıyorum!

Bir sandalye çekip yanlarına oturduğumda, Blair beklemeden söze atladı.

“Kate okula gelen çocuğu gördün mü? Ama sanırım biraz aptal çünkü okul başladıktan 1 ay sonra okula geliyor.”

“Hayır görmedim.” Diyerek Alexis’in uzattığı kahveden bir yudum aldım.

“Tüm kızlar bu çocuğu konuşuyor!” diyerek Blair inanmamış tavırlarını sürdürdü.

“Ah, Blair! Hadi ama, onun sevgilisi var. Hemde dünyaca ünlü Harry Styles. Chris’i ne yapsın?!” diyerek şakayla Blair’in omzuna vurdu Alexis. E ne diyeyim? Kız haklı.

“Mmm. Kesinlikle katılıyorum.” Diyerek baş parmağımı kaldırdım. O sırada kızların gözü arkama kaymıştı. Yavaşça kafamı kaldırmam bir çocuğun arkamızda durduğunu farkettim.

“Evet kızlar, Chris ben oluyorum!” diyerek yanımızdaki sandalyeye kurulduğunda bizim gözlerimiz kocaman açılmıştı.

“Bana yüz vermeyecek olan kızda sen oluyorsun.” Diyerek dirseğini masaya dayadi ve işaret parmağını üzerime yöneltti.

“İsmin?”

“Megan. Megan Katie Nicole.” Diyerek Malik soyadını kullanmamaya özen gösterdim.

“Aslında Megan Katie Malik.” Diyen Alexis’in ağzına iki tane geçirme istedim.

“Ben daha çok Nicole’ ü kullanıyorum.” Derken Alexis’e tehdit dolu bakışlarımı gönderdim.

“Anlıyorum. Sizlerde ?” diyerek yanımda oturan 2 aptala baktı.

“Alexis Sampra.”

“Blair Martinez.” Diyerek hızla kendilerini tanıttılar. Kahvemi bitirirken, uğraşacak başka şeyim olmaması için üzülmüştüm. Kızlar Chris’e iltifat ederken, çantamı toparladım ve ayağa kalktım.

“Gitsem iyi olacak. Bugün daha fazla dersim yok.” Diyerek gülümsedim ve ağızlarından “Görüşürüz.” Gibi gevelemelerle kafeteryadan kendimi dışarı attım. Konferans salonunun önünden geçerken, içeride pravolar olduğunu gördüm. Birkaç kız, -sanırım gruplardı- şarkı söylüyorlardı ve içeri de derslerinin boş veya bitmiş olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişide onları dinliyor ve aralarında yorum yapıyordu. Neden olmasın? Diye düşünerek arkalarda bir yere geçtim ve sessizce söyledikleri müziğe eşlik etmeye başladım. Gerçekten güzel söylüyorlardı ve beni kendilerine hayran bırakmışlardı. Yanımda bir kıpırtı hissettiğimde hızla kafamı yanımdaki koltuğa çevirdim.

“Senin burada ne işin var?” diyerek kaşlarımı çattığımda o masumca gülümsedi.

“Sesleri merak edip geldim ve seni görüncede yanına geleyim dedim. Rahatsız olduysan gidebilirim?” diyerek ayağa kalkmaya yeltendiğinde eline yapıştım ve onu durdurdum.

AGAIN // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin