Bonus 1

8.6K 495 129
                                    

Merhaba! Bu hikayeyi yazmayı özlemişim! 

Öncelikle hikayenin 100.000 olması beni ne kadar mutlu etti anlatamam. Gurur duydum ve minnettarım! AW! Teşekkür ederim!!xxx Hikayenin 100.000 olması şerefine sizin için bir bölüm yazdım. Styles ailesinin sıradan bir gününü anlatıyor. Birkaç gündür teyzemlerde kaldığım için bölüm hakkında fazla düşünemedim ve biraz kısa olduğu için üzgünüm. Fakat belki bundan sonra birkaç ekstra bölüm daha yayınlarım ha? 

Hikayenin bitmesine rağmen hala ilgi görüp okunması beni çok mutlu ediyor. Bunun için sizlere çok teşekkür ederim! Ve ıhım, bitirmeden önce yeni başladığım TWIX adlı hikayeme de bakar mısınız? Sizi seviyor ve kocaaaman öpüyorum! 

Keyifli okumalar! 

“Bu elbiseyle harika görünüyorsun hayatım, ve lütfen David için endişelenme bizde güvende olacak. Louis’le bu akşamın tadını çıkarın!” Elbisesinin eteğindeki son pürüzü de yok ettikten sonra onaylarcasına bir ses çıkardım. Ellie mağazama gelmiş ve akşam Louis’le olan yıldönümü kutlamaları için hazırlanmaya çalışıyordu.

“Ne zaman kıyafet konusunda bu kadar kararsız oldum ben?” diyerek yakındı canım arkadaşım.

“Şşt, abartma lütfen. Sadece özel günlerde…” diyerek teskin ettim onu.

“Sizde Harry ile konuyu büyütmeyin lütfen. Darcy sizi öyle gördükçe üzüldüğünü söyledi. Bu akşam David içinde aynı şekilde endişelenmek istemiyorum. Louisle onun yanında kavga etmekten kaçınıyoruz.” Gözlerimi devirdim ve Eleanor’a kötü bir bakış atmayı da ihmal etmedim.

“Pekala, iş yemeği olabilir. Diğer çocuklarda yanlarında olabilir. Neden o aptal daha sonra o kadınla bir şeyler içmeye gidiyor ki? Gidiyor, neden haber vermiyor?” Sinirle soludum. Ellie ise kıkırdadı.

“Kıskanınca hala eskisi gibisin. Kızarıyorsun.” Kolunu çimirdim.

“Uh!”

“Sadece yaşım artıyor! Ben aynı benim, değişmiyorum.” Teslim oldum dercesine ellerini havaya kaldırdı ve daha sonra elbisesini son kez düzelterek çantasına uzandı.

“Öyleyse gidiyorum? Eksik bir şey yok öyle değil mi?” Binlerce kez yaptığım gibi kafamı iki yana salladım.

“Harika görünüyorsun El, lütfen gider misin artık? Geç kalıyorsun. Tommo’nun eskisi kadar sabırlı olduğunu sanmıyorum.” Dil çıkardı ve daha sonra el sallayarak yeni aldığı mini siyah mini cooper’ına binip gitti.

“Bunları ne yapayım efendim? Çizimlerinizin boyamasını bitirdim. Dikim için gönderelim mi yoksa bir kontrol yapar mısınız?” Sürtük çalışanıma kısa bir bakış attım. Ne var? Biricik kocam beni iş yerimde ziyarete geldiğinde ona resmen asıldı ve daha sonra benden özür dilerek bu işi ihtiyacı olduğunu sayıklayıp durdu. Bende işten çıkarmaktan vazgeçtim ama gözüm üzerinde. Aynı hatasını ikinci bir defa görmek istemiyorum! Zaten yeteri kadar sinir-

“Hey, selam!” Ağzım bir karış açık halde içeriye giren kişiye baktım. Bu, nasıl? Vay canına.

Ha?

“H-hey selam Justin.” Derin bir nefes alarak kafamı hafifçe salladım. Doğru görüyorum öyle değil mi?

“Nasıl gidiyor?” Silkelendim ve üzerimdeki şaşkınlığı bir kenara atmaya çalıştım.

“Ah, bu ne hoş bir sürpriz böyle. Çok şaşırdım. Nasılsın?” Pekala, sanırım biraz fazla rahattım ha? Yanımda hala benden bir cevap bekleyen Miranda’nın dibi düşmüştü resmen.

AGAIN // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin