Vay canına, vay canına! En son 100K olduğunda bir bölüm yazmıştım ve bu uzun zaman önceydi. Şimdi ise 400K'lık kocaman bir aileyiz! Bu hikaye benim ilk göz ağrım ve yazması oldukça keyifli. Umarım bölüm özleminizi bir nebze de olsa giderebilmiştir çünkü ikinci kitap için hala istek mesajları alıyorum fakat üzgünüm ikinci kitabı olmayacak. Yine de sizi kırmaz, bonus bölüm yayımlarım. Şimdi gidin ve bölümün tadını çıkartın! Veeee, hala profilimde Twix adlı hikayeme bakmamış olan varsa buyursun.
Öpüldünüz, ve çokça seviliyorsunuz!
BONUS 2
Sonbahar kreasyonunu son kez gözden geçirdikten sonra arkamı yaslandım ve kollarımı iki yana açarak esnedim. Vay canına, gerçekten yorucu ve yoğun bir gündü. Son günlerde bu tempoya alışmıştım çünkü işlerin en yoğun olduğu zamanlardı ve meşguliyetim haliyle Darcy'nin yalnız kalmasına neden oluyordu. Muhtemelen şu an Harry onu okuldan almış olmalıydı. Masamın üzerindeki fazla dağınıklığı yok ettim ve kupamı gözden en uzak yere koydum. Odayı temizlerlerken onu oradan alacaklardı, bu yüzden ekstra bir vakit harcayarak onu mola odasına götürmeme gerek kalmayacaktı. Sessize aldığım telefonumu açtığımda biricik kocamandan mesaj gelmiş olduğunu gördüm ve parmağımı ekranda hareket ettirerek mesajı açtım.
Gelen: Baba Harold
Migi, bebeğim. Bugün okuldan kızımızı alamayacağımı ve eve geç kalacağımı ve de muhtemelen bu mesajdan sonra beni arayıp azarlayacağını bildiğimden telefonumu sessize alacak olmam senin için sorun olur mu? Üzgünüm, seni seviyorum! X :)
Her ne kadar mesajına gülmek istesem de beynimde çakan şimşekler ikimizin de kızımızı okulda unuttuğumuzu ve üzerinden yaklaşık yirmi dakika geçmiş olduğu gerçeğini söyledi. Telefonumu telaşla ellerimden fırlatıp çığlık çığlığa bağırdığımda içeriye burada kasiyer olarak çalışan Denis girdi ve benim telaşlı halimle ürkerek geri çekildi.
"Çabuk- araba- montum!" Yerimde sakince durmaya çalışarak derin bir nefes aldığımda Denis soru sormadan önce montumu bana uzattı ve ardından yere fırlattığım telefonumu alarak elime verdi. Ardından boğuluyormuş görüntüsünü bozup dayanamayarak neler olduğunu sordu.
"Yirmi dakika önce gerzek kocamın kızımızı okuldan alması gerekiyordu ama böyle bir konuyu yoğun olduğumu bildiği halde beni aramak yerine bir mesajla bildirmeyi tercih etmesinden ötürü Darcy'i okulda unuttum!" Ciyakladım ve uzun açıklamamdan sonra onu itekleyerek kapıya koşturdum ve arkamdan bağırdım.
"Bugün erken kapatabilirsiniz!"
Koşarak merdivenlerden aşağıya indim ve mağazadan dışarıya fırladım. Arabanın kilidini uzaktan koşarak açtığımda güvenlik benim için sürücü kapısını açtı ve uçarcasına gaza basarak okula doğru sürdüm. Darcy birinci sınıfa başlamıştı ve açıkçası pek okulu sevdiği söylenemezdi. Bizim ise onu sanki basit bir şeymiş gibi okulda unutmamızda cabasıydı. Okula ulaşmak üzereyken en başında yapmam gereken şeyi yapıp, Darcy'nin rehberlik öğretmeninin numarasını tuşladım ve sadece birkaç saniye sonra yanıt verdi.
"Megan hanım, nerede kaldınız? Darcy, ağlıyor." Oh, oh, hayır! Aptal, aptal, aptal ben! Telefonumu arada bir kontrol etseydim fena mı olurdu? Hayır, olmazdı.
"Tanrım, tanrım, tanrım! Üzgünüm, üzgünüm, sadece çok yoğundum. Oraya ulaşmak üzereyim. Lütfen ağlamasını engelleyin!" Söz konusu Darcy ağlayınca, bir aptal gibi ağlıyor oluşumdu. Ona hiçbir şekilde kıyamıyordum ve Harry böyle zamanlarda yanımızdayken ne yapacağını şaşıyor ve tabirim yerindeyse salağa dönüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGAIN // h.s
Fiksi Penggemar"Ben hayattan bir umut bile beklemezken, o karşıma bir mucize çıkarmıştı."✨ #selenagomez kategorisinde #1 numara! #onedirection kategorisinde #1 numara! #harrystyles kategorisinde #1 numara! #adventure kategorisinde #1 numara! #romantic kategorisind...