PART 14: Randevu

14.4K 502 86
                                    

Kapımın açılma sesiyle yorganı kafama kadar çektim.

“Ah, lütfen beni uğraştırma ve kalk! İşim gücüm var!” diye gürledi Niall.

“Çık dışarı o zaman!!” diye bağırdım. Tamam bütün ev uyanmıştı sanırım.

“Bağırmayı kessene!” diye bağırdı. Uykusuzken ne kadar gıcık olduğunu herkes biliyordu.

“Niall, seninde uykun var. Biliyorum.” Dedim yalvarırcasına.

“Hı,hı.” Diye mırıldanıp yatağıma kendini bıraktı. O çoktan horuldanmaya başlamışken, tatminle gülümseyip uykuma kaldığım yerden devam ettim.

***

“Ne yapıyorsunuz siz burda?!” diye bağırdı Harry. Aniden gözlerimi açtım ve sinirden burun deliklerinin açıldığını gördüm.

“Uyumakta mı suç Hazzey!”

“Niall’la uyuyordu- hey! Bana Hazzey dersen…”

“Ne yaparsın kıvırcık kafa?” derken kahkaha atarak yataktan fırladım ve kendimi banyoya atarak kapımı kilitledim.

“Benden bu kadar kolay kaçabileceğini mi sandın?” dedi Harry gülerken.

“Çık odamdan Hazzey! Ahahaaha!” Gerçekten kaşınıyordum.  Bir süre ses gelmedi. Ardından Harry’nin sesini duydum.

“Hey! Meg! Buraya bir kutu dolusu kıyafet geldi. Sanırım yeni sezon!” gözlerimi kocaman açarak kapıya ilerledim. Tam kilidi çevirecekken çığlık atıp geri kaçtım. Tanrım! Bu çocuk beni kandırmaya çalışıyordu.

“Bunu yiyeceğimimi sanıyorsun Hazzey! Hadi ama şapşallık abidesi!” Bu sefer cidden ses gelmedi. 10 dakika geçmişti. Bu sırada bende banyodaki işlerimi halletmiştim. Ama hala dışarı çıksam mı diye düşünüyordum. Ah! Tabiki de çıkmalıyım. Sonsuza dek burada kalacak değildim ya.. Ama Harry beni öldürecekti. Iğğ, hadi ama bir tutam kıvırcık saçı olan bu çocuktan neden bu kadar çok korkuyordum ki?

“Hey megan?!” dedi Niall.

“Ne var Nialler?”

“Justin geldi, aşağıda seni bekliyor.” Dediğinde ani bir refleksle kapıyı açtığımda Harry’nin üzerime atılması bir oldu.

“Ne oldu? Migi?” diyerek bana daha çok midilli isimlerine benzeyen bir ad taktığını açıklamış oldu. Tanrım! Birisinin yanında bunu kullanmamalı. Rezillik!

“Bana oyun mu oynadınız?” dedim gözlerimi kısarak.

“Evet.” Diyerek beni ayağa kaldırdı Harry. “Justin’i duyunca ayrıca o yerden çıkman beni şaşırttı Meg..Migi.” diyerek düzeltti. İsim bulmuşttu ama buna daha alışamamıştı anlaşılan. Ve ben az önce farkettiği şey yüzünden kızarmıştım.

“K-kim? N-ne? Ben s-sadece.. Zaten çıkacaktım Hazzey!” Harry’nin gözlerinde kıskançlık parıltıları gördüğüme yemin edebilirim.

“Yalan söylüyorsun. Ondan hoşlanıyorsun.” Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. Yalan bul. HAH!

“E heralde! O dünyaca ünlü Justin Bieber!! Etkilenmemek aptallık olur. Ben sadece onun hayranıyım ve onun evinde misafir kaldığım içinde kendimi ‘sadece’ şanslı bir hayran olarak nitelendiriyorum.” Diye gülümsedim. Ben ne zaman bu kadar usta olmuştum?

“Gerçekten beni kandırabileceğini sanmıyorsun öyle değil mi?” dedi. Bu sefer suratında muziplikten eser dahi yoktu. Gülmüyordu da..

“Ben sana neden hesap veriyorum ki?” diyerek yanından geçeceğim sırada kolumu tuttu.

AGAIN // h.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin