15.BÖLÜM-YEŞİL ÜLKEDE SIRLAR MI VAR?

10 2 0
                                    

15.BÖLÜM

YEŞİL ÜLKEDE SIRLAR MI VAR?

"Uygun bir zamanda onları da seyrederiz ama ben size çok daha ilginç bir şeyler göstermek istiyorum. Yeşil Ülkeye ilk geldiğimizde, büyükbabamın; bize izlettiği diskleri hatırlıyor musunuz? Atalarımın- aslında onlar sizlerinde ataları- yeryüzünde nasıl yaşadıklarını, teknolojilerini."

"Bu gün bile dünya gezegeni hala aynı düzeyin kıyısına ulaşamadı."

"Gerçekten öyle Erin."

Miguel'in gözleri önüne uzaydan çekilmiş binlerce yıl önceki masmavi dünya geldi. Çevresinde dolanan iki ay; parıl parıl parlarken birden bir tanesi akıl almaz bir şekilde tuzla buz oluyordu. Silkinerek Su'ya baktı.

"Hala daha seyrettiklerimi anımsayınca tüylerim diken diken oluyor. Dünyanın iki uydusu olsaydı yaşamımız farklı mı olurdu acaba? Tabi atalarımız deneysel silahlarını birinin üzerinde kullanmamış olsaydı."

"Seyretmek isterseniz onlarda Çipi'nin hafızasında var ama şimdi dikkatinizi bana yönlendirin lütfen. Atalarımızdan bahsediyordum. Uzayda hakimiyet kurabilmek için kimlerle savaştıklarını biliyoruz. Ama başka neler yaptıklarına ilişkin bir bilgimiz yok. Pardon! Yoktu demem gerekir çünkü az buçuk biraz bilgimiz var artık."

"Nasıl var? Colossusla irtibata mı geçtin yoksa Ufuk Altı Ülkesinde geçmişten haber veren medyumlar mı yaşıyor?"

"Hayır Nicholas! İkisi de değil. Az sonra sizde öğreneceksiniz. Önce sormak istiyorum. Nerdeyse tüm ülkemi dolaştınız. Robota benzer bir şey gördünüz mü?"

Aleda hepsinden önce davranarak "ııhh" dedi.

"'Hiç öyle bir şey yok' demek için aramamız gerekirdi."

"Haydaaaaa! Bu nereden çıktı Su? Bizim bile R.1'imiz var, niye devlerin yok sendromu mu?"

"Aşk olsun! Niye öyle aptalca bir düşünceye kapılayım ki?"

"Ee! O zaman bu yersiz hatta manasız sorunun nedeni ne?"

"Pekala! Haklısın Ai-mu ama şimdi benim dediklerime odaklanabilir misiniz? Büyükbabamın gösterdiği filmlerde robot benzeri bir şeyler gördünüz mü? Düşünsenize olağan üstü bir teknolojiye sahipler ve hizmet eden robotlar yok. Bu sizce de garip değil mi?"

"Ay! Evet! Yıllar önce "Ben robot" diye bir film seyretmiştim. Kitabını da çok önceden okuduğum için konuyu katlettiklerini düşünüp günlerce söylenip durmuştum. Haklısın o tür yok ama sizde de makineler olduğunu biliyorum. Eğer bir makine kendi programını yapıp uygulayabiliyorsa o robottur."

"Ben o tür makinelerden bahsetmiyorum Elsa. Geçenlerde dış dünya vericilerinden tıpkı söylediğin filmdeki robotların anlatıldığı "günümüz teknolojisi" diye bir program seyrediyordum. Japonların yaptığı insan formunda robotları gösterdiler. Günümüz dünyasında durmadan daha daha daha gelişmiş robotlar yapmaya çalışıyorlar yakın gelecekte belki de, ev temizliğine bu makineler gidecek. Fantastik romanların kurguları da hep bu tür makineler üzerine. Geçmişte atalarım da böyle bir şey yapmış olabilir miydi?"

"Durun durun size kısa bir hikaye anlatmak istiyorum."

"Aman Murat Can; olayın tam ortasından girmen şart mı?"

"Ne zaman girseydim Su? Şu anda vatanı kurtarmıyoruz değil mi. Tatildeyiz, eğleniyoruz. Hadi hadi otur bak! Çok yaratıcı, güzel bir hikaye. Ben uydurmadım. O kadar çok bilimkurgu hikaye okuyorum ki vereceğim isim yanlış olabilir ama dünyaca ünlü bir yazarın. Robot üreten bir fabrika, fiziksel ve duygusal olarak insana benzeyen robotlar üretir. Tabi burada duygusal dediğimi yanlış anlamayın. Ağlayan, gülen, sinirlenen bir insana verilecek tepkiler kodlanır robota. Fabrika müdürlerinden birine "erkek robotu" evine götürmesi ve eşiyle baş başa bırakması istenir."

Başlarda kadın korkar ve çok çekingen davranırsa da sonuçta alışır. Deneme süresi bittiğinde fabrika kesinlikle robotu piyasaya sürmeme kararı alır.

"E tabi başka ne olabilirdi ki. Bir teneke yığınının insanın yerini alması mümkün mü?"

"Aksine Nan. Zavallı kadın bu mükemmel tepkiler veren erkek robota aşık olduğu için piyasaya sürülmez."

Murat'ın anlatımı öylesine hoştu ki çocuklar içten bir tepkiyle alkışlamaya başladılar. Yemeğin üstüne yenen tatlı gibi çok hoşlarına gitmişti.

"İşte bitti Su. Senin soruna dönebiliriz. Niye böyle bir düşünceye kapıldın ki? Çevrende robot diyebileceğin bir yığın makine var zaten."

"Biliyorum! Biliyorum Maja! Çocukça bulabilirsiniz ama merakım uyanmıştı bir kere. Fazlasıyla teknolojik dünyalarında atalarımız bunu yapmamış. Mantıklı gelmedi işte. Kendilerini klonlayarak beyinlerinin ancak yüzde yirmisini kullanabilen küçük insan esirler oluşturmuşlar ama iki çivi bir tenekeyle kendilerine benzeyen robotlar yapmamışlar. Hatta çocukları için oyuncak robot bile yok."

Arlo yerinden kalkarak kırgın bir tavırla "hop! Hop! Diye bağırdı;

"Su! ayıp olmuyor mu? O bahsettiğin küçük insanlar; büyük babalarımız, babalarımız ve tabiî ki biziz.. Sonuçta yeryüzündeki devler yok olunca esir insanlar özgürlüklerini kazanıp gelişimlerini tamamlamışlar."

Su gözlerini yukarı devirerek içini çekti. Ne demesi gerektiğini bir iki saniye düşündü; "pekala" dedi; yanlış bir ifade kullandıysam özür dilerim ama sende alınganlık yapmıyor musun Arlo! Gerçekleri sizde bende biliyoruz. Babam bir dev olsa da annem sıradan bir insandı. Kendi anneciğime hakaret eder miyim hiç. Keşke yaşıyor olsaydı da bende kucağında büyüyebilseydim.

Öfkeyle ayağını yere vurdu.

"Böyle bir cümleyi kurduktan sonra oturup hüngür hüngür ağlamamamın sebebi ne biliyor musunuz? Sizsiniz! Ne olursa olsun benim ailem sizlersiniz. Yanınızdaysam yalnızlığımı hatta yetim olduğumu bile unutuyorum."

Eski anıları hatırlamak Su'u üzmüştü. Sakinleşmek için derin derin nefes aldı, arkadaşlarının yüzlerine baktı.

"İzin verirseniz devam edebilir miyim?"

Başların sessizce ve merakla sallandığını görünce konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

"Tüm bilimlerde o kadar üst noktadaydılar ki sırf eğlence olsun diye hayvanlara yaptıklarını gördünüz. Bir faydası olsa ne bileyim karada yaşayan hayvanlar suda da yaşayabilse veya balıklar toprağın üzerinde de erimiş oksijen bulup soluk alabilseler! Ama onlar yalnızca bencilce zevklerini tatmin ettiler. Kısaca demek istediğim şu! Teknolojinin ve bilimin bu kadar ilerlediği bir dünyada neden kendilerine yardımcı olabilecek, işlerini kolaylaştıracak robotlar yapmamışlar? Yapamaz mıydılar? Hiç sanmıyorum istedikleri her şeyi oluşturabilirlerdi."

Avuçlarını açıp kollarını salladı.

"Ama yok ! yok işte!? Nasıl mı bu kadar emin olabiliyorum. Çünkü o diskleri tekrar tekrar seyrettim ve rastlamadım."

Gözlerini muzipçe açıp gülümsedi. Bir elinde koca bir sürahi limonata; diğer elinde üzerlerinde dumanları tüten nefis böreklerle dolu bir tabağı oluşturuvermişti. Reverans yapar gibi belini eğdi.

"Ev sahibi olarak kibar olmalıyım. Hem beynimizin yakıtını ihmal etmemeliyiz değil mi?"

"Öf Su! Masalın en heyecanlı yerinde bırakan büyükanneler gibisin!"

Egor, sesini incelterek titrek bir şekilde "şimdi uyuyun, gerisi yarın bebişlerim" dedikten sonra uzanıp böreklerden birini aldı.

"Memnun oldun mu? Hadi devam et!"

Su, arkadadaşlarına Erin ve Ilgar'ın yardımıyla yiyecekleri ve içecekleri dağıtırken "tamam" dedi.

"Ne diyordum. Hah! Asla yeşil ülkede veya atalarımın yeryüzünde yaşadığı zamanlarda hiçbir robot veya robotsu bir şeylerin olmadığını söylüyordum."

Egor ağzındaki lokmayı çabucak yutup peçeteyle ağzını sildikten sonra kaşlarını kaldırdı; "yapılacak hareket belli aslında" dedi;

"Bu sorunun tek muhatabı var. Yaşlı Yüce bilgeler. Eminim verecek bir cevapları vardır."

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM:))))))))))

HU-DE-DİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin