14.BÖLÜM. ESKİ DOSTUN BELLEĞİNDEKİ SÜRPRİZLER

18 2 0
                                    

14.BÖLÜM

ESKİ DOSTUN BELLEĞİNDEKİ SÜRPRİZLER

Koşarak karşılarına geçti, içi içine sığmıyor gibiydi. Zıplayarak kameriyenin girişinin üstümdeki tahtalara tutundu, kendini yukarıya çekti, bir iki dakika sallandı.

"Senaryo üreteceğinize acele edin. Hepiniz bayılacaksınız."

O dakikadan sonra başlarını eğerek sadece önlerindeki yiyeceklere odaklandılar. Öylesine acele ediyorlardı ki beş dakika sonra hepsi ayaktaydı. Tek soru sormadan önlerinde hızlı hızlı yürüyen Su'nun peşine takıldılar.

Saraya girdiklerinde; haklı çıktığını düşünen Noah; arkadaşlarına zafer işareti yapıyordu ama Su; büyük toplantı odasının tam ortasında durarak kardeşlerini yanına çağırdı. Zeminin birden hareketlenmesi kimseyi şaşırtmamıştı. Daha önce Kral ve ikaruslarla birlikte hangara inişlerini anımsadılar. Kayar zemin hızla alt katlara inerken sadece merakla bekliyorlardı. "Gün ışığı'nı" karşılarında bulduklarında yüzler kocaman gülücüklerle ışıldadı. Devasa büyüklükteki hangarın tam ortasındaki uzay gemisi eski bir dost gibi tüm ışıklarını yakmış bekliyordu. Heyecanla, yürekleri titreyerek Su'ya baktılar.

"Hayır! Merak etmeyin, sizi kaçıracak falan değilim."

Uzay gemisinin merdivenlerine doğru yürüdü.

"Ara sıra buraya gelip Çipi'den gittiğimiz gezegenleri göstermesini isteyip anılarımı tazeliyorum ve sizlere duyduğum özlemi dindirmeye çalışıyorum."

"Şaka yapıyorsun?"

"Hayır. Neden yapayım ki? Sizlerin dış dünyada; pek çok odaklanmanız gereken farklı alan var. Okul, mahalle, sosyal alan. Ama ben hep aynı yerdeyim. Dolayısıyla yoğun mesai harcamam gerekmediğinde yokluğunuzu çok hissediyorum."

Çocuklar gemiyi çepeçevre sardılar. Daha önce gözden kaçırdıkları küçük ayrıntıları bu kez tek çizgisini dahi atlamadan görmek istiyorlardı. Şapkanın üst kısmı ile alt kısmının birleştiği çizgideki geri dönüşüm mazgallarını, en tepedeki acil çıkış kapısını ve en alttaki güçlü ayakları ilk kez görüyorlardı. Şapkanın çeperinde kabartma harflerle kocaman N.1. S- GÜN IŞIĞI yazıyordu. Murat Can şaşkınlığını üzerinden atmış, Gün ışığının soğuk, dış kaplamasını okşayıp duruyordu.

"Kendimi yeni bir heyecan yaşıyormuş gibi hissediyorum. Kral bu gemi ile ilgili bilgi verirken hatırlıyorum da sadece bir kez, tek bir kez bakmıştım. Aklımda sadece rengi kalmış."

Arkadaşlarına bakıp dudağını büktü.

"İnanabiliyor musunuz beyaz zannetmiştim. Aklımda duran anının rengi süt gibi bembeyazdı oysa grimsi kremmiş! Zihin insana tuhaf oyunlar oynatabiliyor."

"Rengi falan bir tarafa da, ilk gidişimizdeki psikolojimizi hatırlasanıza? Aklımızda yüzlerce soru ve uzay!

"O duygusal deprem geçmişte kaldı da Elsa; benim aklım bunca zaman hep gittiğimiz yerlerdeydi. Her tekrar anımsayışımda eyvah bu böyle değildi, unutuyorum dedim. Hatta aklımdaki en önemli proje bir araya geldiğimizde sizlerin yardımlarıyla gördüklerimizi yazmaktı. Oysa şimdi ne duyuyorum! Meğer kaydedilmiş. Anlayamadığım bu işin nasıl ve kim tarafından başarıldığı. Umarım bizlere de verebilirsin?"

Su; mahcubiyetle Galal'a baktı. Avuçlarını açtı.

"Bazen çok düşüncesiz olabiliyorum değil mi? Halbuki böyle bir şeyi istemenizden daha doğal ne olabilir ki? Umarım kendimi affettirebilirim. Otomatik olarak Çipi hepsini kaydetmiş. Bende tamamen tesadüf eseri buldum. Hadi içeri girelim."

Hiç acele etmeden; her biri kendi düş dünyasının dökümanlarıyla merdivenleri çıktı. Otomatik açılan kapıdan, heykellerini gördükleri 2 devin yan yana yürüyebileceği genişlik ve yükseklikteki girişe doluştular. Hiç köşesi olmayan kavisli, beyaz duvarlar, tam karşındaki büyük ayna tam anımsadıkları gibiydi. Geniş kumanda odasına girdiklerinde, sonradan Erin'in oluşturduğu koltukların bile bıraktıkları gibi durduğunu gördüler

Kisho; köşedeki; etekleri iki kat fırfırlı, yeşil koltuğa doğru koşup hemen oturdu, kollarını birbirine doladı. Hayretle çevresine bakınarak "yok canım" dedi.

"Burası bu kadar büyük müydü? Kendimi mini minnacık hissediverdim birden! Sizin ikinci bir hangarınız olabilir mi? Veya bir başka uzay geminiz daha?"

Su; gözlerini açarak onaylama ihtiyacıyla başını hızlı hızlı sallayarak; "Evet! Evet!" diye bağırdı;

"Gerçekten öyle değil mi Kisho? Bende sizlerden sonra ilk gelişimde aynı duygulara kapıldım. Hatta o kadar şaşırdım ki genişletme çalışmaları yapılıp yapılmadığını öğrenmek için uzmanları bile aradım. Bana kibarca gülüp bunun mümkün olmadığını, görevlerinin yalnızca yenileme olduğunu söylediler.

Yirmi genç çabucak yatak odalarına, mutfağa ve banyolara dağıldılar. Tekrar kumanda odasına döndüklerinde eski bir dostlarıyla tekrar buluşmuş olmalarının hazzını yaşamaya başlamışlardı ki Kisho'nun tüm yüzünün şeffaf bir tabakayla kaplanmış olarak içeri girdiğini görünce bir an korku ile zıpladılar. Esas korktukları ise gözleri ve kulaklarının görüntüsüydü. İki uzvuda şeffaf, bombeli, geniş bir kalıpla örtülmüştü.

"Merak etmeyin sadece doğru hatırlayıp hatırlamadığımı test etmek için banyodaki koruyucu jeli kullandım. Bu bizim Çipi'miz. Neden birden şüpheye düştük bilmem ki?"

Ellerini kaldırıp özür diler gibi salladı.

"Kim demiş bilmiyorum ama bir düşünür -en soluk yazan mürekkep bile hafızadaki bilgilerden daha kalıcıdır- demiş. Bu sözü tescillemedim mi sizce? Oysa bu jeli hepimiz defalarca kullandık."

"İlk gidişimizi hatırlasanıza! Gemiden ziyade kendimize ve olaylara odaklanmıştık. Merdivenleri çıkarken ki halimizi hatırlıyorum da şahsen benim bacaklarım titriyordu. Tek düşüncemiz ikarusları kurtarmaktı. Her şeyi hatırladığımı düşünüyorum ama belli ki ufak nüanslar aradan kaçıp gidiyor işte."

"Haklısın Aleda! Yine de çok şaşırtıcı. Korku ve endişe farklı olguları öne çıkarıyor."

Kisho istediği tepkiyi almanın verdiği neşeyle tekrar banyoya dönüp yüzünü yıkadı. Eski görüntüsü ile koltuğuna yerleşip "eh hadi artık" dedi.

"Hadi sizde oturun da programımıza odaklanalım. Bence hazır R.1 hatırlatmışken Kia gezegenini seyredelim. Kertenkeleleri tekrar görmeyi çok istiyorum. O kocaman kuyrukları hala gözümün önünde."

Nan; bıkkınca içini çekti. Eğilerek midesi bulanmış gibi ağzını kapattı.

"O kaçırdıkları canlıların durumunu hatırlamıyor musun? Vahşeti? Acımasızlığı? Kusura bakma ama ben güzel şeyler izlemek istiyorum."

Birden her ağızdan farklı bir öneri çıkınca kimin ne dediği anlaşılmamaya başlamıştı. Su; ellerini kaldırarak herkesi susturdu. Kumanda konsolunun yan tarafındaki duvarın önüne geçti.

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM:))))))))))))))))))SEVGİYLE KALIN:))))))))

HU-DE-DİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin