9.BÖLÜM-GÜNÜN SÜRPRİZİ

11 2 0
                                    

9.BÖLÜM

GÜNÜN SÜRPRİZİ

Dipti durdu, arkasına döndü. Kısılmış gözleri ateş saçıyordu. Ellerini beline koyup dudaklarını şişirdi ve "pof" nidası çıkardı;

"Kendi yaptığımın ne anlamı var ki Ilgar? Sen dünyada özel yeteneklerini sadece kendin için kullanıyor musun?"

Sanki ağzındaki pastanın tadını alıyormuşçasına gözlerini kapatıp başını salladı;

"Hımm! Ben, Erin'in hazırladığı her şeye bayılıyorum. O zaman aile olduğumuza daha çok inanıyorum." Omuzlarını silkti. "Ne bileyim işte ablamın yaptıklarını yemek daha hoş!"

GÜNÜN SÜRPRİZİ

Bahçeye indiklerinde beklediklerini göremeyince hayal sukutuna uğradılar. Dipti, tam bir curcuna olacağını, kimisinin sevdikleri yiyeceklere gömülmüşken diğerlerinin çığlık çığlığa oyunlar oynadıklarını düşünmüştü. Özellikle erkek çocuklarını kan ter kavga ettiklerini topun saha çizgisini geçip geçmediğini tartışırken bulacağını zannetmişti. Oysa bahçeye tam bir sessizlik hakimdi. Kardeşleri; derenin kıyısındaki salkım söğüdün dalları arasında, yumuşacık minderlere oturmuş fısır fısır konuşuyorlardı. Kisho'nun dostları; gurubu yalnız bırakmamış sere serpe çimenlerin üzerine yatmışlardı. Sadece Volante'nin kucağında duran sevimli bir Firavun Faresi yeni gelenleri fark edince kulaklarını dikip oturdu.

Murat Can farenin baktığı yöne kafasını çevirince iki kardeşini gördü. Ayağa kalkıp işaret parmaklarını dudaklarının arasına soktu ve güçlü bir ıslık çaldı. Bir taraftan da kendilerini görmeleri için elini sallıyordu.

"Hey! Buradayız! Çabuk gelin!"

İki çocuk merakla koşmaya başladılar. Bir şeyler olduğu çok açıktı. Diğerlerinin gülen yüzlerini görünce hoş şeyler duyacaklarını düşündüler.

"Eee! Neler oluyor " dedi Dipti. Gözleriyle önlerinde olması gereken yiyecekleri arıyordu ama sadece Kadim'in önündeki tabağın içinde nefis görünümlü bir dilim pasta vardı. Hışımla Ilgar'a döndü.

"Ben sana dememiş miydim! İşte Kadim hepsini yemiş."

Ellerini beline koyup ağlamaklı bir sesle "Aşk olsun!" Diye bağırdı;

"İnsan bize de ayırmaz mı? Yanınızda olmayınca gönlünüzde de olmuyormuşuz demek ki! Kimbilir başka neler yediniz? Biz görmeyelim diye mi kaldırdınız hemen?"

Kadim aldığı tepki karşısında üzüntü ile önündeki tabağı uzatmaya çalışırken Aleda, gülen arkadaşlarına şakadan kızar gibi yapıp kollarından tuttuğu gibi Dipti'yi kucağına oturttu. Bir eliyle de yanındaki mindere vurarak Ilgara oturmasını işaret ediyordu.

"Olur mu çocuklar! Sizsiz bir şeyler yapacağımızı veya yiyeceğimizi nasıl düşünürsünüz? O pastayı Erin ilk önce Kadim'e verdi ama- parmağı ile tabağı gösterdi- bakın bir yudum bile yememiş."

Miguel gözlerini kocaman açarak "vav" dedi;

"Bence Dipticiğim sen Kadim'in saltanatına son vermek istiyorsun ama bunun için bir fırın ekmek yemen lazım. Onun oburluğu tescilli ama sende daha bir şey yok."

Kollarını kaldırıp yüzünü Dipti'nin fırlattığı yastıktan korumaya çalıştı.

"Ne yani yalan mı söylüyorum?"

Volante; ayağa kalkıp kollarını göğsü üzerinde kavuşturduktan sonra hışımla, "asıl siz" dedi.

"Nereye kaçıp gittiniz öyle? Sizin için endişe edeceğimizi düşünemediniz mi? Benciller ne olacak!"

"Endişe mi? Ufuk Ülkesinde mi? Sen; olsa olsa seni almadan gittiğimiz için kızmışsındır."

Volante somurtarak parmağını salladı;

"Alacağınız olsun! Bizden gizli işler çeviriyorsunuz ha!"- başını eğdi.- "Tamam bunu rövanşıda olacak."

"Yapmayın çocuklar!" –Aleda; Ilgar, volante ve Dipti'ye baktı.-"Burada hiç kimsenin diğerini merak etmesine gerek yok. Pastaya gelince; haberi alınca tıkanıverdik birden ve istemedik."

"Haber mi? Ne haberi? Kadim'i dahi önündeki pastayı yemekten alıkoyan nasıl bir haber olabilir?"

"Haklısın bir tanem gerçekten bu çok özel ve güzel bir haber. Bu gece..."

Volante, heyecanla önlerine çömelip, eliyle Aleda'nın ağzını kapattı.

"Lütfen! Lütfen! Ben söylemek istiyorum. Başkanın bizi davet etme nedeni neymiş biliyor musunuz?"

"Ne olacak canım; mağaralarda canımız çıkmıştı. Dinlenmemiz, okula dönmeden enerji toplamamız için değil miydi?"

Volante hızla başını salladı. Ellerini çırptı, kocaman gözlerle arkadaşlarının yüzüne bakıp cevap bekledi. Ilgar ve Dipti'nin " ee neymiş" dercesine başlarını salladığını görünce daha fazla sabredemeyerek ağzındaki baklayı çıkardı.

"Bu gün buraya getirilişimizin altıncı yıldönümüymüş. Akşama şerefimize büyük bir şölen düzenlenecek onun için Sessiz Işık; özellikle bir şeyler yemememizi rica etti".

Ilgar gülerek uzandı, volante'nin kolunu sıktı. Göz kırpıp "sen hala dünyadasın anlaşılan" dedi;

"Hangi gece canımın içi! Burada dört güneş var. Yatak odalarımızda bile bize özel gece oluşturuluyor. Tabi ikarusların gecelerden nefret ettiğini de düşünürsen!"

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.:))))))))))))SEVGİYLE KALIN:))))))))))))))

HU-DE-DİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin