42.BÖLÜM-FARKLI BİR DÜNYA

12 1 1
                                    

42.BÖLÜM

FARKLI BİR DÜNYA

Girdiği yer loş, dar bir koridordu. On beş metre kadar yürüdükten sonra geniş bir odaya girdi. Sağ tarafında merdivenler ve kapısı açık bir asansör vardı. Odanın dört bir tarafı atık makine parçalarıyla doluydu. Bu görüntüler bir fabrikada olduğunu kanıtlıyordu aslında ve benliği "dön artık" diye haykırıyordu ama Hu; devam etmesi gerektiğini biliyordu çünkü tamamını görmediği müddetçe beyninin; dışarıda ne görmüş olursa olsun Di'nin söylediklerini inkar edeceğini biliyordu. Merdivenleri ağır ağır çıkarken git gide artan gürültüyü de duymaya başlamıştı. Son basamağa geldiğinde çalışanları da seçmeye başladı. "bunlar kabun mu yoksa kabuni mi acaba" diye düşündü. Kimsenin kendisi ile ilgilenmemesinden cesaret alarak yürümeye, tezgahların üzerinde işlenen parçaları incelemeye başladı. Öylesine dalmıştıki birilerinin yanına yaklaştığını; ancak mengene gibi ellerin, kollarını kavramasından sonra anlayabildi.

"Lüzzfen bizzmle gelin efendi. Öneticimizzz sizle görüşecek."

Hu; iki kabuniye baktı. Kollarına adeta iki demirden kelepçe takılmış gibiydi. Başına gelecekleri kabullenerek yürürken merakına yenik düştüğü için de kendi kendine kızıyordu.

Girdikleri oda sanki birisinin hem oturma hem yatak odası gibiydi. Giysiler gelişi güzel oraya buraya atılmıştı. Sağ taraftaki banyonun kapısı ardına kadar açıktı ve hiç de hoş olmayan kokusu odaya sinmişti. Tam ortada duran kocaman çalışma masasının arkasındaki onlarca ekran; en minik köşesine kadar fabrikayı gösteriyordu.

Saçları bakımsızlıktan taraz taraz olmuş eski moda yuvarlak gözlüklü bir kabun; sarı dişlerini göstere göstere gülerek Hu'ya yaklaşıp ellerine sarıldı.

"İhtiyaç kapısından içeriye girdiğinizde sizi tanıyamadım efendim affınızı dilerim ama daha sonra- parmaklarını başının yanında şıklattı- Kafamdaki ampul yandı. Şeref verdiniz lütfen buyurun.

Adam eliyle kabunilere dışarı çıkmalarını işaret ettikten sonra üzerindeki giysileri toparlayıp aldığı koltuğu Hu'ya doğru itti.

"Canınızı acıttılarsa lütfen kusura bakmayın. Ortasını bilmiyorlar ki bu gudubetler. Vur deyince öldürüyorlar. Oysa kibarca getirin demiştim.

Acele ile duvarın loş olduğu bir köşeye seğirtip apliği yaktı. İki adamın fotoğrafı duvardaki çerçevenin içinde gülümsüyordu.

"Siz ve Sayın De; bizler için kutsalsınız efendim. Bu fotoğrafı hatırladınız mı? Yayınlardan birinden kesip büyüttüm. İlk robot fabrikasının temel atma töreninden. Benim için karşınızda oturmak inanın hiç aklıma gelmezdi.

"Şaşkınlıkla dudaklarını büzdü.

"Tabi ya en can dostu sizsiniz. Geçen ay yaptığım bir hatadan dolayı birinci yöneticimizin bir denetleyici göndereceğini düşünmüştüm ama bu kişinin siz olabileceği hiç aklıma gelmemişti Sayın Hu. Benim için o kadar onur verici ki!

Adam durmamacasına konuşurken Hu; hızla düşünmeye çalışıyordu. Olaylar umduğundan da iyi bir şekilde gelişiyordu.

"Ama neden bu şekilde giyindiniz acaba? Sizi sokaktakilerden biri zannedebilirdik ve söylemeye bile dilim varmıyor ama zarar görebilirdiniz."

Hu, başındaki kapüşonu geriye doğru itti. Bu zavallı adama nasıl bir açıklama yapması gerektiğini düşündü. Hayran olduğu bir bilim insanının aptalca giyinmesinin nasıl bir açıklaması olabilirdi ki. Hiç karakterine uymayan bir şekilde bacak bacak üstüne atıp kibirle gülümsedi

"Amaç da buydu zaten ama ben gizli işler çevirmeyi becerebilecek biri değilim. Beni bu gezegende herkes tanırken nasıl başkasıymış gibi rol yapabilirim ama değil mi? De'ye de söyledim söylemesine de dinletemedim işte. Sende söylemezsen memnun olurum. Bu yakalanma maceramız aramızda kalsın tamam mı? Ben De'ye denetlememi başarıyla yaptığımı ve hiçbir aksaklıkla karşılaşmadığımı söylerim sende beni hiç görmemiş gibi davranırsın.

Adam memnuniyetle ellerini ovuşturdu. İki taraf içinde son derece uygun bir plandı.

"Nasıl emrederseniz efendim. Biliyor musunuz bu anı çok bekledim. İlk yaptığınız robotların konuşmalarına imzanızı atmışsınız. Birinci yönetici bunu düzeltip düzeltemeyeceğimi sordu ve bende size saygısızlık yapmamak için mümkün olmadığını söyledim."

Adam uzun uzun kahkahalar atarak güldü. Sakinleştiğinde gözlerinden akan yaşları parmakları ile sildi.

"Harika birisiniz. Anlayacağınız Robotlar hala daha bazı harfleri yutuyor ve arı gibi vızlıyorlar ve ben buna bayılıyorum."

Hu, kaşlarını çatarak hayretle adama bakakaldı. İşini ne kadar kolaylaştırdığının farkında olmamasını diledi. "sahi mi" dedi.

"Teşekkür ederim. Büyük bir incelik göstermişsin. Hiç farkında bile değildim."

Adam gururla omuzlarını dikleştirerek ceketinin düğmelerini ilikledi.

"Şimdi ne yapmayı arzu ederdiniz acaba?"

Birden hatırlamış gibi yerinden fırlayarak masasının ön tarafına geçip çekmeceden iki şişe ve iki bardak çıkarıp acele acele doldurdu.

"Size içecek bir şeyler ikram edebilir miyim? Çok kaliteli oldukları hususunda garanti verebilirim."

Hu, içi bulanarak, kirli bardaklara ve yarısı boşalmış şişelere baktı. Adamın buradaki can sıkıcı yaşamını içki ile renklendirmeye çalıştığı belli oluyordu. Elini kaldırarak istemediğini belirttikten sonra geriye doğru dönüp işçilere baktı. Artık boş atıp dolu tutturmaya çalışacaktı.

"Anlaşılan fabrikada sohbet edebileceğin bir kabun yok! çok zor oluyordur."

Adam doldurduğu bardakları ard arda dikerek bir solukta içti. Kolu ile ağzını sildikten sonra cıyaklar gibi bir sesle "ah! Ahhh!" dedi.

"Ne kadar zor olduğunu anlatamam efendim. Evet! Güzel para kazanıyorum ama harcayamadıktan sonra neye yarar. Yıllardır bu dört duvar arasındayım. "

Hu, anlamıyordu. "eee" dedi.

"Bu kadar şikâyetçiysen neden kaçıp gitmiyorsun? İstifanı ver ailenin yanına dön. Seni ne engelliyor?"

"Denemedim mi sanıyorsunuz? Son çare olarak kaçmaya kalkınca!"

Adam çabucak pantolonunun paçasını dizine kadar sıvadı ve ayağını kaldırıp bileğini gösterdi- Şu palangayı görüyor musunuz? Fabrikadan çıkar çıkmaz yeri göğü inletecek şekilde alarm çalmaya başlıyor.

OY VE YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM:)))))))))))))SEVGİYLE KALIN:))))))))))))))

HU-DE-DİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin