Doll | vkook

-셋-

Evimin kapısını arkamdan kapatıp doğruca karşı binada oturan Jiminlerin evine doğru ilerledim.Kapıya gelince zile basarak Bayan Park'ın kapıyı açmasını bekledim ve yine her zamanki gibi ben kapıyı çaldığımdan iki dakika sonra kapıyı açıp beni güler yüzle karşılamıştı.

''Günaydın Jungkook.''

''Günaydın Bayan Park.Jimin daha uyanmadı mı ? '' Kafamı kapıdan uzatıp aynı zamanda gözlerim,içeride Jimin'i arıyordu.

''Birazdan gelir.Şimdi dişini fırçalamaya gitmişti.'' Daha sonra içeri girdi ve bağırdı.

''Park Jimin Jungkook seni dışarıda bekliyor !! Acele et !! ''

''Geliyorum anne !! '' Jimin'in sesini işittikten sonra bana dönüp gülümsedi ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı.Bir iki dakikalık bekleyişin ardından merdivenlerin başında Jimin'i gördüm.Üzerinde gri bir kazak,altında ise siyah bir pantolon ve sırtında ise sadece bir kolunu taktığı siyah okul çantası vardı.Merdivenlerden inerken çantanın çok kolay bir şekilde o her zıpladığında inip kalkmasıyla içinde kitap ya da defter olmadığını kolay bir şekilde anlamıştım,zaten Park Jimin ne zaman çantanın içine yedek kıyafet dışında başka bir şey koyardı ki ? Kapının yanındaki dolaptan ayakkabılarını çıkardı ve eline alıp giymeye başladı.Daha sonra kafasını kaldırıp aynada saçlarını düzeltti.İşten sonra sonunda dönüp bana bakmayı akıl edebildi.

''Günaydın Kook ! ''

'Günaydın Min.'' Dışarı çıkması için biraz kapıdan çekildim ve o da dışarı çıkıp kapıyı kapattı.Birlikte okula giden yolda ilerlerken bugün ne yapacağımız hakkında konuşuyorduk.

''Jungkook bugün bize gelsene hem annem de evde olmıcak.Birlikte film falan izleriz.''

''Üzgünüm Jimin ders çalışmam lazım.Belki başka zaman yaparız.''

''Ne zaman böyle bir şey sorsam dersi bahane ediyorsun.Doğruyu söyle yoksa benle daha fazla arkadaş olmak istemiyor musun Jeon Jungkook ? '' Yine müthiş(!) tiyatro becerileri ile beni güldürmeyi başaran Jimin'e baktım.

''Evet,Park Jimin daha fazla senle arkadaş olmak istemiyorum.'' Gülmemeye ve ciddi olmaya çalışarak –ne kadar başaramasam da- ona bu cümleleri söyledim.Daha sonra şaşkınca suratıma baktı ve saçlarını savururmuşcasına önüne dönerek benden önce ilerlemeye başladı.

''Yah ! Park Jimin sen bana trip mi atıyorsun !?'' Bana hala hiçbir cevap vermeyip poposunu kıvırta kıvırta yürümeye devam etti.Bunun üzerine arkasından koşup sırtına atladım ve birlikte gülerek okula doğru ilerledik.

*

*

*

*

*

*

*

*

*

*

*

*

Sabahki okula giderken gülüp eğlendiğimiz yoldan okul dönüşünde bitkin bir halde ilerliyorduk.Bugün beden öğretmeni bizi çok yormuştu ve gerçekten kılımı kıpırdatacak halim bile yoktu.Nasıl ders tekrarı yapacaktım onu bile bilmiyordum.Ayrıca kimya sınavından 99 almıştım.O kadından nefret ediyorum,sırf onun çözemediğim soruları ben çözebiliyorum diye bana gıcık ve bir cümlede araya virgül koymadım diye benden bir puan kırdı.Sanki Türkçe dersindeyiz.Zaten bunu da babama nasıl söyleyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yok.En iyisi bir süre içimde saklamak.