7. Bölüm: EN BÜYÜK SINAVIM SENSİN!

37.3K 1.7K 138
                                    

Bölüm şarkısı: Zeynep Sağdaş - yarım kalanlara rağmen ❤❤❤

●●●Bu bölümü sadece benim hikayelerimi okumak için wattpade üye olan kankime igoyougowego97 ithaf ediyorum. Sağolasın kuzum, kankalık bunu gerektirir 😍😍😍❤❤❤


Keyifli Okumalar; SEVGİLERİMLE ❤❤❤


7. Bölüm

Herkes Zara'dan bir cevap beklerken, genç kadın kendini sıkarak;
"Kocam haklı Sidar ağa! Ben seçimimi baştan yaptım!" dedi ve sol elini havaya kaldırdı. Böylelikle dün akşam; 'seni Akif Mirza'ya aptal bir yüzük mü bağlayacak?' diye soran Sidar'a cevap olmuştu. Akif Mirza hızla Zara'nın yanına gitti ve genç kadının narin ellerini, kendi ellerinin arasına aldı. Diğer elinin işaret parmağını ise Sidar'a doğru salladı;
"Bir daha seni karımın etrafında görürsem sonu senin için ölüm olur Sidar!" dedi. Hızlı adımlarla elele yürürlerken kapının orada dikilen Zara'nın babası ne yapacağını bilemiyordu. Sadece kızını Akif Mirza'nın cehenneminden kurtarmak istemiş ancak başarısız olmuştu.
Akif Mirza sinirle, Süleyman Efendi'ye bağırdı;
"Dediklerimi unutmayın sakın! Bundan sonra Zara'yı anca rüyanızda görürsünüz!"
Genç kadının elini sıkı sıkıya tuttu ve peşi sıra sürükledi. Zara'nın gözyaşları sel misali akarken, Akif Mirza'nın kendisini arabaya bindirmesine karşı koymadı. Zaten karşı da koyamazdı çünkü genç kadın seçimini yapmıştı ve bunun sonucunda da ailesini kaybetmişti. Akif Mirza asla ailesi ile görüştürmezdi kendisini. Aklına gelen düşünceler ile gözyaşları daha da hızlandı. Ancak Akif Mirza'dan korkusuna sesini çıkaramıyor, içli içli ağlıyordu. Akif Mirza, Zara'ya bağırmak istiyordu 'nasıl gidersin, konaktan nasıl çıkarsın!' diye ancak bunun kendi seçimi olmadığını anlayarak sustu.
Araba ani bir frenle aşağı yola dönünce Zara konağa gitmediklerini anladı ve titrek sesiyle konuşmaya çalıştı;
"Ne-nereye gidiyoruz?"
Akif Mirza kısa bir an bakışlarını genç kadına çevirdi. Ağlamaktan şişmiş dudakları, kızarmış gözleri ve burnu ile dağılmış görünen genç kadını kollarının arasına almak istiyordu. Ancak yaraları açan kişi kendisi olduğu için o yaraları sarmaya yine kendisinin gücü yeter miydi? İşte bunu kestiremiyordu. O yüzden kısaca;
"Konuşabiliceğimiz sakin bir yere," dedi.
Zara usulca kafasını salladı.

Genç adam arabayı sessiz sakin bir ormanlık alana yakın yerde durdurdu. Yana dönerek gözlerini Zara'ya çevirdi. Genç kadın, Akif Mirza'nın bakışlarını üzerinde hissetse de camdan dışarı bakmaya devam etti.
Genç adam;
"Hiç düşündün mü Sidar ile gitmeyi?" diye sordu.
Zara bu soru karşısında bakışlarını Akif Mirza'ya çevirdi ve düşünmeden yanıtladı;
"Beni boşasaydın eğer mecburen onunla gitmek zorunda kalırdım..."
"Yani ölümü seçerdin?" dedi Akif Mirza.
Zara gözlerini kocaman açarak genç adama baktı.
"Sen.. nasıl...?" Dedi. Genç kadın şoktan adam akıllı bir cümle bile kuramamıştı. Akif Mirza'nın bunu nasıl bildiğini bile bilmiyordu.

Akif Mirza hafiften sinirli çıkan sesiyle; "Aptal yok senin karşında Zara! Ben, bir konuşma sırasında ne olursa olsun yalnızca bir adama ait olmak isteyen yoksa kendini öldürmeyi bile göze alan o kadını tanıyorum!" dedi ve bu kadın kendi karısıydı. Bu zamandan bir kaç yıl önce Zara, Dilan ve Akif Mirza bir kafede otururlarken açılan konuşmada Zara'nın düşüncelerini öğrenmişti. Zara ne pahasına olursa olsun sadece kocasına ait olmak isteyen bir kız olduğundan bahsetmişti. Kocasına bir şey olsa ve başkasıyla evlendirilmek zorunda kalsa kendi canına kıyacağını söylemişti. Bu sözler taa o zamanlardan Akif Mirza'nın kafasında yer etmişti. Az önceki sözleri ile de o konuşmayı hatırlatmıştı genç karısına.
"Bu yüzden geldin! Kendime zarar vermemem için geldin! İstemiyorum seni, gitmek istiyorum!" dedi genç kadın ve arabanın kapısını açmaya çalıştı. Ondan önce davranan genç adam arabayı çoktan kilitlemişti.
"Aç kapıyı, bırak beni!" diye bağırdı Zara.
Akif Mirza çırpınan kıza aldırmadan, çevik bir hareketle Zara'yı kucağına oturttu.
"Senin için geldim Zara! Ölmeni istemedim çünkü birini kaybetmeye daha gücüm yok, anlıyor musun?!" Yani istesen de istemesen de, sevsen de sevmesen de sen benim karımsın! Ve ben; Akif Mirza, karısını Mardin ağasına peşkeş çekti dedirtmem!"
Genç kadın, Akif Mirza'nın bu sözlerinden sonra çırpınmayı bıraktı. Genç adamın neden geldiğini şimdi anlamıştı. Kendi gururu için gelmişti demek (!) Zara kalbine oturan yumru ile mücadele etmeye başladı. Hala genç adamın kucağındaydı ve bu yakın temas hiç hayra alamet değildi. Genç adam karısının dudaklarına odaklanmıştı, daha önce hiç öpmediği, dolgun ve pembe dudaklar aklını başından almaya başlamıştı. Hele ki elinin altında hissettiği genç karısının kıvrımları daha önce hiç bu kadar yoğun hissetmediği duygularını tetikliyordu. Zara yakın kadrajda olmaktan rahatsız olmuş ve aklına gelen ilk soruyu sormuştu.
"Beni aldattın mı?"
Bu soru dudaklarından firar ettiği anda pişman olmuştu çünkü kendisini karısı olarak görmediğini daha önceden söylemiş bir adama hesap sormaya hakkı yoktu!
Genç adam sinirle;
"Seni aldatacak kadar şerefsiz bir adam mıyım senin gözünde?!" diye sordu. Zara böyle bir tepki beklemediği için yutkunmak zorunda kaldı. Akif Mirza, Zara'nın ürkek bakışlarını gördüğünde kendine lanet ederek genç kız yan koltuğa bıraktı.

***

Konağa geldiklerinde kendilerini kapıda Akif Mirza'nın; babası Mustafa ağa, amcası Hamza, annesi Sümer Hanım, kardeşi Aziz, Rojda ve Helin karşılamışlardı. Zara konağın kapısından girmeden önce gözyaşlarını silmişti. İçeri girdiğinde ise sırayla büyüklerin elini öpmeye başladı. Sıra kaynanasına geldiğinde Sümer Hanım elini öpen gelinine sıkıca sarılmıştı.
"Kızım, evine geri hoşgeldin!" dedi. Zara, babasının zoru ile geceliklerle çıktığı evden ertesi akşam kocası ile geri dönüyordu. Bundan dolayı yaşadığı utançtan kimsenin yüzüne adam akıllı bakamadı. Sıra Rojda'ya gelince genç kız, Zara'ya sıkıca sarıldı.
"Çok korktum seni bir daha göremeyeceğim diye..." diyen Rojda ile Zara kısa zamanda kardeş gibi olmuşlardı. Zara'nın bakışları, Rojda'nın arkasında duran ve kendisine gülümseyerek bakan sarışın bir kadın ile kesişti. Acaba babasının bahsettiği Akif Mirza ile birlikte olan kadın bu mu? Diye düşünmeye başlamıştı. Ama Akif Mirza'nın arabadaki tavrı net ve katıydı. Rojda'nın sarılması bitince sarışın kadın öne çıktı ve elini Zara'ya uzattı;
"Merhaba canım, ben Helin!" dedi.
Zara'nın şaşkın bakışları önce Helin ile daha sonra ise Helin'in yanında duran Akif Mirza ile kesişti. Akif Mirza'nın kafasını sallamasıyla Helin'in elini sıktı.
"Merhaba, ben Zara!" dedi soğuk bir ifadeyle.
Akif Mirza, Zara'ya açıklama yapma gereği duydu. Ancak Zara, Akif Mirza'nın açıklamasını duymaya hazır mıydı? Genç kadın derin bir nefes alarak, gözlerini Akif Mirza'ya çevirdi.
Genç adam;
"Helin benim üniversiteden arkadaşım bir süreliğine burada misafirimiz." dedi. Zara neden olduğunu kestiremese bile rahatlamıştı...

Sohbet muhabbet derken yatma saati gelmişti. Helin, Rojda'nın odasında Rojda ile kalacaktı. Herkes odasına çekildiğinde konağı sessizlik esir aldı. Akif Mirza yol yorgunluğunu ve son olayların stresini atmak için banyoya girmişti. Zara da acele ile üstünü değiştirip pijamalarını giydi. On altı gün aradan sonra Akif Mirza geri dönmüştü ancak ilk gece olanlardan sonra hala onunla beraber aynı yatağı paylaşabileceğini sanmıyordu. Eski usule devam ederek yer yatağını kurdu. Tekli koltukta oturup dişlerini fırçalamak için Akif Mirza'nın duştan çıkmasını beklemeye başladı. Aklına ailesi geldiğinde gözleri dolmaya başlamıştı. Akif Mirza sakinleşince bu konuyu onunla konuşması gerektiğine karar kıldı. Açılan banyonun kapısı ile ayağa kalktığında böyle bir manzara görmeyi beklemiyordu. Akif Mirza beline sarılı küçük bir havlu ile karşısında duruyordu. Utanarak kafasını önüne eğdi ve Akif Mirza'nın yanından banyoya geçmeye çalıştı. Akif Mirza genç kadının kolundan tuttu ve kendine çevirdi.
"Benden utanmana gerek yok Zara!" dedi keskin bir şekilde. Zara cevap vermeden kolunu kurtarıp yanından geçmek istedi ancak bu sefer genç adam karısını yavaşça duvara yasladı ve kendini karısına bastırdı. Genç adam elinin altında titreyen Zara'nın vücudunu son raddesine kadar hissediyordu. Kafasını Zara'nın boynuna gömdü ve karısının güzel kokusunu içine çekti. Hala bu kokunun ne kokusu olduğu çözememişti çünkü Akif Mirza'ya göre Zara; 'Masumiyet kokuyordu'.
Boynunu kokladıktan sonra genç kadının boynuna ıslak bir öpücük kondurdu.
Göz göze geldiklerinde, karısının kızaran yanaklarını gören Akif Mirza konuşmaya başladı;
"Zara... Ben anladım ki; benim bu dünyadaki en büyük sınavım sensin!"

BÖLÜM SONU

Aşka Emanet [FİNAL OLDU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin