8. Bölüm: DUL KADIN, ROJDA!

40K 1.7K 256
                                    

Bölüm Şarkısı: Cem Özkan - Olmayacak Bir Hayal

Multi: Aziz ve Rojda

Keyifli Okumalar; SEVGİLERLE ❤❤❤


-Oy ve yorumlarınızı merakla bekliyorum :))


Kısa bir özet;

Açılan banyonun kapısı ile ayağa kalktığında böyle bir manzara görmeyi beklemiyordu. Akif Mirza beline sarılı küçük bir havlu ile karşısında duruyordu. Utanarak kafasını önüne eğdi ve Akif Mirza'nın yanından banyoya geçmeye çalıştı. Akif Mirza genç kadının kolundan tuttu ve kendine çevirdi.
"Benden utanmana gerek yok Zara!" dedi keskin bir şekilde. Zara cevap vermeden yanından geçmek istedi ancak bu sefer genç adam karısını yavaşça duvara yasladı ve kendini karısına bastırdı. Zara'nın elinin altında titreyen vücudunu son raddesine kadar hissediyordu. Kafasını Zara'nın boynuna gömdü ve karısının güzel kokusunu içine çekti. Hala bu kokunun ne kokusu olduğu çözememişti çünkü Akif Mirza'ya göre Zara 'Masumiyet kokuyordu'...
Boynunu kokladıktan sonra genç kadının boynuna ıslak bir öpücük kondurdu.
Göz göze geldiklerinde, karısının kızaran yanaklarını gören Akif Mirza konuşmaya başladı;
"Zara... Ben anladım ki; benim bu dünyadaki en büyük sınavım sensin!"

8. Bölüm

Zara, duyduklarının etkisi ile yutkundu ve gözlerini kırpıştırdı. Bunu bilinçsizce yapmıştı. Akif Mirza, alnını minik karısının alnına yasladı. İkisinin de nefes alışverişleri birbirine karışmıştı. Zara, içinde çağlayan gibi büyüyen korku ile bacaklarını birbirine bastırdı. Zara'nın korkusunu hisseden genç adam bir iki adım geri çekildi.
Genç adam pişmanlık kokan bir sesle; "Korkma... sana bir daha asla zarar vermeyeceğim Zara!" dedi.
Genç kadın sustu. Çünkü konuşmaya gücü yoktu. Kısa bir bakışmanın ardından Akif Mirza arkasını döndü ve kıyafet dolabına yöneldi. Zara derin bir nefes aldı ve banyoya girdi. Kapıyı kapatarak kapıya yaslandı ve nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalıştı. Elini kalbinin üzerine koyarak kısa bir an soluklandı. Bu yakınlaşmalar genç kadının kalbine zarar veriyordu. Banyodaki işlerini halledip odaya geri döndüğünde Akif Mirza'yı üzerini giyinmiş bir halde yer yatağında buldu. Genç adam yerdeki yatakta huzursuzca kıpırdıyordu.
Zara şaşkınlıkla; "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Akif Mirza gayet normal bir şekilde cevap verdi;
"Uyuyacağım sen ne yapıyorsun?"
Genç kadının şaşkınlığı bir kat daha artmıştı. Zara;
"Yerde mi?" diye sordu.
Genç adam; "Evet," diye gülerek cevap verdi.
"Ama orası benim yatağım, hem senin belin tutulur..."
"Biraz da benim belim tutulsun bir şey olmaz,"
"Ama-"
Akif Mirza karısının sözünü keserek; "Ama yok Zara! Madem benden ayrı yatmakta kararlısın, o zaman biraz da ben yerde yatarım!" dedi. Genç kadın şok olmuştu. Akif Mirza, minik karısının bu haline tebessüm etti ve ince pikeyi üzerine örtü.
Akif Mirza; "Yatarken ışığı kapatırsın artık," dedi ve gözlerini kapattı. Çift kişilik koca yatak Zara'ya kalmıştı.

Ertesi gün olduğunda Zara'nın dediği gibi Akif Mirza'nın beli tutulmuştu ancak genç adam karısına bu durumu yansıtmamıştı. Kahvaltıya indiklerinde herkes sofradaydı. Akif Mirza, babasına karısının kendi babası ile gitmesine izin verdiği için kızgındı. Buna rağmen babasına olan saygı ve sevgisinden hala konaktaydı. Kahvaltı bitiminde kahveler içilirken Akif Mirza konuya girdi.
"Baba biliyorsun benim İstanbul'da bir düzenim var ve ben bu üç aylık süreçte İstanbul'daki işlerimi çok boşladım. Gittiğim on beş günlük süreçte dahi topmayamadım. Burada yaşasak hem burayı hem orayı aynı anda idare edemem."
Mustafa ağa; "Ne demek istiyorsun Akif?" diye sordu.
"Demek istiyorum ki; biz de Helin ile İstanbul'a döneceğiz!"
Zara, sessiz bir şekilde geçen konuşmayı dinliyordu. Akif Mirza'nın 'biz' diye bahsettiği, kendisi ve Zara olabilir miydi? Bunu düşünüyordu. En büyük hayali İstanbul'a gidip, orada okumak iken şimdi evli bir kadın olarak gideceğini hiç düşünmemişti.
Mustafa ağa bunu bekliyordu ancak bu kadar erken değil. Yine de sert tepkisini ortaya koydu;
"Sen nereye gidiyorsan git! Gelinim burada kalacak!"
"Olmaz baba! Karım benimle gelecek! Hem burada bıraktığımda neler olduğunu gördük!"
Sümer Hanım lafa girdi;
"Oğlum, kız yol bilmez iz bilmez! Sen git işine gücüne, haftasonları gelirsin buraya olmaz mı?"
Akif Mirza;
"Olmaz! Bu ömür boyu böyle sürmez anne! Ne zamandan beri karı kocaların ayrı yaşadığı görülmüş!" dedi sertçe.
Mustafa ağa, kafasındaki soruyu kimseden utanmadan sordu;
"Ya oralarda gönlün birine kayar da, onu resmi nikahına alırsan? O zaman Zara ne olacak, ha? O yüzden Zara burada kalacak!"
"Öyle bir şey olmayacak çünkü bu akşam Zara'ya yıldırım nikahı kıyacağım!"
Zara ve Helin hariç herkes Akif Mirza'nın sözlerine şaşırırken, Mustafa ağa amacına ulaşmıştı. Akif Mirza ise hızını alamayarak ayağa kalktı ve devam etti;
"Bunca zaman sen ne istediysen yaptım baba, bu da benim senden tek isteğim! Zara benimle İstanbul'a gelecek hem çift nikahlı karım olarak!"
Mustafa ağa oturduğu yerden kalktı ve gururla oğlunun omzunu sıvazladı.
"Sen nasıl istersen öyle olsun oğlum," dedi.

Aşka Emanet [FİNAL OLDU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin