38. Bölüm
Ellerimin titrememesi insan üstü çaba harcamam gerekiyor.Ama yine de uzanıp O'nun elini tutmayı başarıyorum.Sanki O'na dünyanı bağışlamışım gibi aydınlanıyor yüzü ve beni yanına çekiyor.Ama aramıza yine de mesafe bırakmaya kararlı olduğu her halinden belli.O'nun yanına , hatta O'nun tahmin ettiğinden de yanına oturuyorum. Kaçak güreşmekten yoruldum artık.O'nun istediklerini ben de istiyorum ve artık bunu saklamaya yetecek gücüm yok.
İkimiz den de ses çıkmıyor bir süre.Sadece ikimizin de deli gibi atan kalbinden başka en ufak bir ses bile yok.O'nun deli gibi atan kalbine iyice sıklaşan nefesi eklenince elimde olmadan O'na dönüyorum.Öyle güzel bakıyor ki...Anlamlı ve çokça acı çekerek.Ne kadar saklamaya çalışsa da en çok acı var o güzel bakışlarında.Bir an kendimi deli gibi O'nu teselli etmek isterken buluyorum.Elimde değil.Bana ne kadar acı vermiş olursa olsun şu an görüyorum ki O benden de çok acı çekiyor.Kendi hatası yüzünden beni...bizi kaybetti.Ben sadece O'nu kaybetmenin acısı ile kavrulurken O şimdi hem beni kaybetmeyi hem de buna neden olduğu için acı çekiyor.İki misli daha fazla yani.Belki daha da fazla.
"Bakma öyle.Lütfen üzülme artık bu kadar"
Hiçbir şey demiyor önce.Ama sonra hareketlenen eli yanağıma değiyor ve o anda gözlerini yumuyor.
"Nasıl üzülmem Begüm.Seni kaybettim.Çocukları değil belki ama seni..."
Hiç utanmadan , çekinmeden bırakıyor göz yaşlarını.Saklamak ister gibi kafasını yere eğiyor ama izin vermiyorum buna.Ben zaten her zaman O'nun bu kolay teslim oluşunu sevmedim mi?
"Yapma saklama kendini benden.Buna gerek yok"
Yine tek kelime yok.Ama bu sefer uzanıp beni kendine çekiyor.Ben de sanki o sıcaklıktan hiç kopmamışım gibi boynuna sokuluyorum.O an anlıyorum ki aramızda ne geçerse geçsin ben buraya aidim.Eskiden ...şimdi ve her zaman.
..................
O kadar kolay teslim oluyor ki bunu hissedebiliyorum.O da benim gibi bütün dayanma gücünü kullandı artık daha fazlasına gücü yok.O'nu incitmekten korkarcasına kollarıma çekiyorum ve O kafasını hemen boynuma dayıyor.O da benim gibi titriyor bunun farkındayım. Farkında olduğum bir diğer şey ise tenime dayadığı buz gibi burnu.
Elimde olmadan hafifçe tebessüm ediyorum.Sevdiğiniz kadının bütün hareketlerinin anlamını bilmek o kadar güzel ki.Şimdi o kadar heyecanlı ki sıcak havaya rağmen burnu buz gibi.Daha sıkı sarıyorum kollarımla O'nu ve bir süre sessizliğin tadını çıkarıyoruz.Konuşmamız gereken çok şey olduğunun her ikimiz de farkındayız elbette ama şimdi kendiliğinden oluşan bu güzel havayı ne ben bozmak istiyorum ne de O.
Bir süre kendi sıcaklığımızda kaybolduktan sonra ben "Konuşmamız gerek Begüm.Her şeyi tek tek konuşmamız gerek.Artık senden uzak durmaya gücüm yok.Yapamıyorum... Yapmayacağım ne kadar dirensen de senden uzak durmayacağım artık.
Hafifçe iç geçiriyor ve ne olduğunu anlayamadığım bir ses çıkarıyor.Gülmekle hıçkırmak arası bir şey.
"Sanki daha önce başarmışsın gibi konuşuyorsun"
Ben de gülüyorum o zaman.
"Hakkımı yeme şimdi.Son iki haftadır uzak durmadım mı senden?"
"Peki kimin fikriydi bu? Annenin mi yoksa babamım mı?"
Daha sesli ve daha neşeli gülüyorum bu sefer.
"Tamam pes ediyorum dedektif hanım annemin fikriydi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BİR ŞANS
RomanceGİRİŞ "Emin misin kızım.Sende boşanmakta kararlı mısın ?" Hakim neredeyse gözümün içine bakıyordu.O an anladım eğer biraz çekimser davranırsam bizi boşamayacağını.Ama bunu Murat'a yapmaya hakkım yoktu.O'nun bu isteğine nereye kadar direnebilirdim ki...