3. Bölüm

113K 4.6K 317
                                    


Koltuğa çökerek kafamı ellerimin arasına alıyorum.Konuşmanın nasıl bu hale geldiğini ve nasıl bu derece saçmalamayı başardığımı düşünüyorum kederle.Bir sorun içindeyiz ve bu bizim ortak sorunumuz ama bunun tek suçlusu O değil.Hatta kimse değil.İçinde bulunduğum ruh halinin suçlusu da ben değilim.Böyle hissetmeyi bende istemiyorum ama yaşadıklarımı da yadsıyacak kadar güçlü değilim.

Karımı ve çocuklarımı çok seviyorum ve onların yanımda olmadığı bir hayatı düşünemiyorum bile ama böyle giderse Begüm'ü kaybedeceğimi de çok iyi biliyorum.Bilmediğim tek şey O'nu bu gece kaybettiğim ama onu da yarın sabah öğreneceğim...

Yavaşça oturduğum yerden kalkıyorum ve ağır adımlarla merdivenleri çıkıp odamıza yöneliyorum.Begüm yatmadan örtmüştür zaten çocukları diyorum ve odaya girer girmez olduğum yerde kalıyorum.Yok...Evlendiğimiz günden beri annesine gittiği zamanların dışında her zaman yanımda yatan karım , bu gece yatakta değil.Bunun anlamı benim için o kadar açık ki bir an ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Ardından hızla çocukların yanına gidiyorum ve O'nu Ata'nın yanında görünce bir tuhaf oluyorum.Kendim ondan uzaklaştığım yetmezmiş gibi O'nu da kendimden uzaklaştırıyorum ve bunu ilk defa şimdi idrak ediyorum.O'nun uyumadığını ıslak kirpiklerinden ve titreyen gözlerinden anlıyorum ama yeni bir tartışmayı göze alamayarak yerimden kalkıyorum...

...............................

O'nun odadan çıkması ile birlikte gözlerimi açıyorum ve hıçkırıklarımı bastırmak için kafamı yastığa gömüyorum.

"Yapmadı" diyorum kederle "Beni yatağımıza çağırmadı bile"

Ertesi sabah kalktığımda hemen hemen hiç uyumadım diyebilirim.Otomatik hareketlerle çayı koyarken aldığım kararları Murat'a söylediğimde alacağım tepkiyi merak ediyorum.

Ata da Kerem de benim huzursuzluğumu anlamış gibi huzursuzlar.Ata okula gitmemek için ayak diretirken Kerem ise sebepsiz yere ağlayıp duruyor.En sonunda Ata'yı okula yolluyorum ve tüm dikkatimi Kerem'e veriyorum.O'nunla oynarken biraz olsun neşeleniyor ve bu bana da iyi geliyor.O'nun uyku saati geldiğinde Murat'ın hala kalkmadığını düşünüyorum.Kerem'in mamasını yedirip yatırıyorum ve aşağıya iner inmez merdivendeki hareketlilikten O'nun aşağıya indiğini anlıyorum.Elime bez alarak bir şey yapıyormuşum havası vermek için sabahtan beri silerek parlattığım tezgahı yeniden siliyorum.Mutfağa giriyor ama bir şey demeden bir süre bekliyor.Bakışlarını sırtımda hissedebiliyorum ve sırtımın yandığının da farkındayım.En sonunda cesaretini toplayarak "Günaydın" diyor yumuşak bir sesle.

Bende yarı dönük bir şekil alarak günaydın diyorum ve tezgahtaki bardağa O'nun çayını koyuyorum.Bardağı masaya bıraktığımda ona bir an olsun bakmıyorum ve kendi kahvemi de alarak O'nun karşısına oturuyorum.

Çayımı çay bardağında içmekten keyif aldığımı bildiği için elimdekinin kahve olduğunu hemen anlıyor ve sert bir sesle "Sabahın köründe kahve içmemelisin" diyor.

O'nun bu duyarlı hali daha da sinirlerimi bozuyor ve elimde olmadan gülmeye başlıyorum.Kafasını kaldırdığında çatılmış kaşlarını görerek "Kusura bakma ilgili koca ayakların sinirimi bozdu diyorum"

.............................

Söylediği kelimelere inanmam mümkün değil.Beni ilgisizlikle suçlamakta haklı belki ama söz konusu olan O'nun sağlığı olduğunda son derece ilgili olduğumu düşünüyorum ve kırık bir sesle "Haksızlık ediyorsun" demekten alı koyamıyorum kendimi.O'nun sinirlendiği zaman kahve içtiğini çok iyi biliyorum yoksa kahvaltılarda çayı tercih eder ve eminim ki bugün hem gergin hem de sinirli.Birden hiç beklemediğim bir şekilde "Bugün annemlerin yanına gitmek istiyorum.Sanırım bir müddet orada kalmam ikimiz içinde en iyisi" dediğini duyunca neye uğradığımı şaşırıyorum.

İKİNCİ BİR ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin