32. Bölüm

76.1K 3.3K 86
                                    


32. Bölüm

"Begüm!!! Ah Begüm nasıl düşünebildim ki seni artık sevmediğimi?"

Duyduklarımdan sonra hiç bir şey olmamış gibi içeri gireme ki.Ağır adımlarla sanki bütün dünyanın yükünü sırtlanmışım gibi kaldığım odaya yürüyorum.Begüm'ün artık bir aile olmadığımız ile ilgili söyledikleri ve bunları söylerken ki acısı kulaklarımdan gitmiyor.O'nun beni affetmesini istemeye hakkım olmadığını şimdi daha iyi anlıyorum ama anladığım bir diğer gerçek ise onsuz bir hayatın hiçbir anlamının olmadığı.Şimdi bu evde aynı çatı altında yaşamaya başlayınca bunu çok daha iyi görüyorum.O hasta yatağında bile çocukların her şeyi ile ilgilenmeye çalışıyor ve ne kadar sancısı olursa olsun onlara güzel gülümsemesini ihmal etmiyor.O her zaman bu kadar verici bir kadındı ve ben de sanırım özellikle son zamanlarda iyice alıcı taraf olmuşum.Aslında k..ma tekmeyi O'nun vurması gerekirken rahat batan ve ayrılan ben oldum...İnanılır gibi değil...Gerçekten değil.

Camdan dışarıya gecenin karanlığına bakıyorum boş gözlerle ve o zaman anlıyorum odada ne kadar çok zaman geçirdiğimi.Çalışan bir motor sesi dağıtıyor dikkatimi ve Şirin'in uzaklaşmasını izliyorum kederli ve de düşünceli gözlerle.Elimi saçlarımda gezdirdikten sonra yorgun gözlerime siper ediyorum ve bir süre sonra çalan kapı ile toplamaya çalışıyorum kendimi.

"Ağabey" diyor Elçin "Annem yemeğe çağırıyor"

"Siz yiyin ben aç değilim" diye yanıtlıyorum O'nu bıkkın bir sesle.

Elçin omuz silkerek "Sen bilirsin" diyor ama her halinden cümlenin devamı olduğu belli.

"Ne var senin ağzında yine"

"Hiiiççç sadece annem söyle ağabeyine inerken Begüm'ü de alsın dedi.Sanırım yemekte bizimle oturacak kadar iyileşmiş"

Gözlerim parlıyor birden bu lafa ama hemen ardından O'nun yüzüne bakacak olmanın telaşı sarıyor beni.Ne kadar kötü bir durumdayım Ya Rabbim yol göster bana...

"Tamam sen in ben Begüm'ü alırım"

Elçin imalı bir şekilde güldükten sonra kapıyı çekip çıkıyor.Daha da derin bir sıkıntı çöküyor yüreğime yalnız kalınca ve daha çok kederleniyorum.

"Bu gece ne olursa olsun Begüm ile ayrıntılı bir şekilde konuşmalıyım.Hislerimi O'na anlatmalıyım"

Odadan çıkarken ne kadar kararlıysam Begüm'ün daha da doğrusu kendi odamın kapısında o kadar çekingenim.Elim kaldırıp da bir türlü çalamıyorum kapıyı.Neden sonra "Ha cesaret" diyerek çalıyorum ve hiç cevap beklemeden dalıyorum odaya ve gördüğüm manzara ile kalakalıyorum.

"Begüm" diye fısıldayabiliyorum sadece

..............

Şirin gittikten sonra daha da bir hüzünleniyorum.Yatağın içine gömülerek sessizce döküyorum göz yaşlarımı ve şu an burada ne işim olduğunu sorgulamaya başlıyorum. Kendimi rahatsız ya da fazlalık hissettiğimden değil ama yine de artık bu evde işimin olmadığını düşünüyorum.Belki de ilk kez Murat ve O'nun ailesi ile bu kadar yakın bir ilişkinin benim kendime gelmemi engellediğini düşünüyorum.Ama hemen ardından derin bir suçluluk hissi ile yaşlar yanaklarımdan süzülüyor.Buna engel olamıyorum tıpkı aklıma üşüşen bir çok şeye engel olamadığım gibi.O kadar çok ağlıyorum ki nedenlerin hepsi birbirine karışıyor.Murat'ı kaybettiğime , O'nun mükemmel ailesinin artık ailem olmadığına ve en çok ta çocuklarımın bu ailenin bir parçası olmadığına ağlıyorum.Sonra birden fark ediyorum ki ben sadece ağlamak istiyorum ve ağladıkça da açılıyorum.Bir süre sonra kendiliğinden akmaya başlayan yaşlarım yine kendiliğinden kayboluyor ve aklımda sadece belli başlı sorunlar kalıyor.Kendimi deneyerek ve çok da zorlamamaya çalışarak ayağa kalkıyorum. Küçük adımlarla odayı geçiyorum ve kapıdan çıkıp yan tarafta ki banyoya giriyorum.Bu kadar hareket bile beni oldukça yoruyor ve klozete oturup soluklanıyorum.Kendime gelmem uzun sürmüyor.Soyunup orada bulduğum küçük bir havluyu sabunluyorum ve çıplak tenimi silmeye başlıyorum.Serinlik duygusu inanılmaz rahatlatıyor ve ardından gelen mis gibi lavanta kokusu ile iyiden iyiye kendime geliyorum.Yarım saat sonra banyodan çıktığımda artık çok daha güçlü hissediyorum..

Yine aynı temkinli adımlarla odaya dönüyorum.İçeriye girdiğimde omuzları düşmüş bir halde duran Murat'ı görünce elimde olmadan heyecanlanıyorum.

Küçük bir adımın ardından iyice O'na sokuluyorum ama O benim geldiğimin farkında bile değil.

"Murat" diyorum koluna hafifçe dokunarak "İyi misin bir şey mi oldu?" diyorum O'nu ürkütmekten çekinerek.

Kafasını bana kaldırdığında O'nun buğulu gözleri ile karşılaşıyorum ve hiç beklemediğim bir şey yaparak bana sarılıyor.Hem de sımsıkı.O'nun yanında amaçsızca sallanan kollarım kendiliğinden kalkıyor ve O'na sarılıyor.Buna her şeyden çok ihtiyacı olduğunun farkındayım. Hiçbir şey demeden birbirimizden güç alarak öylece duruyoruz.Murat o halde bile benim durumumun farkında ve beni bütün ağırlığımla kendine yaslıyor.Bu durumdan hiç rahatsız değilim.Belki sonra ama şimdi değil...

......................

O'nu hala evde görüyorum yaa....Nasıl delice bir rahatlık hissediyorum tarif etmem imkansız. Birkaç gün sonra "Ben iyiyim artık eve dönmek istiyorum" diyeceğini biliyorum ama o an içinde kafamda planlarım var.Ama şimdi burada ve benim kollarımda.Birden O'nu fazla ayakta tuttuğumu fark ediyorum ve yavaş adımlarla yatağa yönelip dikkatlice oturmasını sağlıyorum.Saçlarından yayılan mis gibi kokudan banyo yaptığını anlıyorum ama yine de "Neredeydin?" diye soruyorum.

"Ben ...ben sadece banyo yapmak istedim" diyor

Sabah ki konuşmamız aklıma gelince "Hani beni bekleyecektin" diyorum ve zevkle kızarmasını izliyorum.Ne diyeceğini bilmeden bana baktığını görünce de gülerek "Tamam" diyorum "Bir şey demedim"

Ellerimi kontrol etmek istercesine saçlarında dolaştırıyorum "Güzel kurulamışsın" diyorum ağır ağır aferin dercesine.O ise hala bana bakmış değil.İnatla yere eğiyor bakışlarını ve ben bir den ayağa kalkarak "Hadi bakalım yemeğe.Bu gece şanslısın Mevhibe Sultan aşağıya inebileceğini buyurdu"

O hala olanı biteni anlamamışken eğilip özenle kucağıma alıyorum.Begüm ise ancak o zaman olanları anlıyor ve kısık bir sesle "Murat" diye haykırıyor.Kolları ise aynı anda düşmemek için boynuma dolanıyor.O an...İşte o an bende olanlar oluyor ama bunu belli etmeye ve O'nu ürkütmeye niyetim yok..."Önce sevgisi ve güveni" diye tekrarlıyorum alfabeyi yeni öğrenen çocuklar gibi defalarca.Bu benim için çok zor hele ki O'na bu kadar yakınken neredeyse imkansız ama buna mecburum.O'nu her daim yeniden hayatımda görmem için tek çıkar yol bu...

...............

"Ne sanıyor bu adam beni" diye düşünüyorum O'nun kucağında aşağıya doğru yol alırken. O'na bu kadar yakınken hiçbir şey hissetmemek mümkün mü?Elbette değil.Elimin altında deli gibi atan kalbini hissedince bunun O'nun içinde ne kadar zor bir imtihan olduğunu anlıyorum.Belki bilerek belki de bilmeyerek huzursuzca yerimde kımıldanıyorum ve O'nun az sonra sert bir sesle "Kes şunu Begüm" demesi ile bilerek yaptığıma emin oluyorum.

"Neyi keseyim?" diyorum saf bir şekilde ama Murat'ın karaya çalan gözlerini görünce gerçekten de kesmem gerektiğini anlıyorum.Uslu bir çocuk gibi söz dinleyerek neredeyse nefes bile almadan duruyorum Murat'ın kucağında ve o da ilk başlarda ki yavaşlığının aksine hızla beni yemek odasına götürüyor...

Az sonra masaya oturduğumuzda bu gecenin ikimiz içinde çok zor geçeceğini anlıyorum.Bu kadar bir zaman aynı evin içinde olmak ikimize de yaraması sanırım.Artık ne yapıp edip kendi evime geçmenin bir yolunu bulmalıyım.Kendi iyiliğim için buna mecburum...

İKİNCİ BİR ŞANSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin