Bu da ikincisi
Sevgiler
Özlem A.
28. Bölüm
Begüm kollarımın arasına yığıldığı an aklım başımdan uçup gidiyor adeta.Ne doktor olduğumun farkındayım ne de ne yapılması gerektiğinin.O an sadece sevdiği kadın kollarında, cansız ve renksiz bir şekilde yatan acınası bir adamdan başka bir şey değilim.Ama bu halim uzun sürmüyor.Beynimin içinden bir yerlerden gelen emirle hareket etmeye başlıyor bedenim.Hareketlerim şimdi daha kendinden emin.İlk önce alınması gereken önlemler geçiyor beynimden.İşin korkma kısmını sonraya bırakarak acele ile işe koyuluyorum.
"Tolga hemen hastaneyi ayarla Begüm'ü getiriyorum" diyorum hattın karşıdan açıldığını duyduğum ilk an.Tolga'nın gevezeliklerine cevap yetiştirecek zamanım yok şuan.
O ise sorularını arka arkaya yanıtlıyor haklı olarak ama o da yaşadığı kısa şokun ardından bir doktor olarak sorması gerekenleri soruyor.O kafa ile bile bunu anlıyorum.
"Bilmiyorum Tolga.Hiç bir şey bilmiyorum.Kapıyı açtı ve kollarıma yığıldı.Az kaldı biraz sonra varırız hastaneye zaten"
Bir yandan Tolga ile konuşurken diğer yandan da arabanın arka koltuğunda hareketsiz bir şekilde yatan Begüm'ü kontrol ediyorum.Bileğini tutuyorum ve yavaş bir şekilde atan nabzını hissetmeye çalışıyorum.Bunu mesleğim boyunca defalarca yapmış birisi olarak ilk defa bunun ne kadar hayati olduğunun farkındayım.Yolun giderek bulanıklaşması üzerine fark ediyorum gözlerimden süzülen yaşları.Acil servisin önüne geldiğimde acı bir fren sesi ile durduruyorum arabayı ve inip Begüm'e uzanıyorum.Kimsenin ona dokunmasını istemiyorum.Acele ile O'nu kucağıma alıp getirilen sedyeye uzatıyorum.Bir yandan da sesimin olanca gücüyle emirler yağdırıyorum sağa sola.
Acilde genç doktorlarımızdan Atilla çıkıyor karşıma ve hemen Begüm'e veriyor tüm dikkatini.
"Ne zamandır baygın" oluyor ilk sorusu
"On dakika kadar oldu" diye yanıtlıyorum O'nu.
Hemşirenin birisi tansiyonunu ölçerken bir diğeri serum için damar yolunu açıyor.
Hemşire "Dokuza altı buçuk" diyor tansiyonunu ve "Nabız 60" diyor.
Tansiyon oldukça düşük olsa da nabız o kadar da düşük değil diye düşünüyorum.Açılan damardan kan alan hemşire kanı hemen tahlile götürüyor.
Kapının sert bir şekilde açıldığını duyunca hemen o tarafa dönüyorum ve solgun bir yüzle karşımda dikilen Tolga'yı görüyorum.
Bir erkek olarak her zaman güçlü olmaz zorunda olduğumu bilsem de şu an bu tavrı sergileyecek halde değilim.Kendimde güce dair en ufak bir kırıntı dahi hissetmiyorum.Aksine her an yıkılacak kadar güçsüzüm ve bu durumun Begüm gözlerini açıp bana sağlıkla bakana kadar değişmeyeceğini biliyorum.
"Nasıl oldu" diyor Tolga Begüm'e bakarak
"Ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz Tolga" diyorum ve o sırada yataktan gelen inleme sesi ile Begüm'e yöneliyorum.Yatağın yanında diz çökerek O'nun ellerini alıyorum elimin içine.
"Begüm..." diye fısıldıyorum ama ondan yükselen daha yüksek bir inleme ile yerimde çakılı kalıyorum.
"Çok acıyor" diyor bir yandan karnının altını tutarak.
Hepimizin aklında yavaş yavaş bazı şeyler şekillenmeye başlıyor ve o sırada içeriye elinde test sonuçlarını tutan hemşire giriyor.
Ondan sonrası ise tam bir koşuşturma içinde geçiyor.Begüm çok daha derin bir kontrolün ardından sonra acil olarak ameliyata alınıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BİR ŞANS
RomanceGİRİŞ "Emin misin kızım.Sende boşanmakta kararlı mısın ?" Hakim neredeyse gözümün içine bakıyordu.O an anladım eğer biraz çekimser davranırsam bizi boşamayacağını.Ama bunu Murat'a yapmaya hakkım yoktu.O'nun bu isteğine nereye kadar direnebilirdim ki...