Yeni bir bölüm ile karşınızdayım. Bakalım Begüm bu zor süreci nasıl atlatacak? Ayakta durup kendi geleceğini belirleyebilecek mi? Yoksa Murat'ın yarattığı enkazın altında mı kalacak?
Keyifli okumalar
Özlem
Adliyeden ayrıldıktan sonra taksiye atlıyorum.O an tek istediğim özgürce ağlayabileceğim bir yerde olmak.Tek başına...Bundan sonra her yerde tek başıma olacağımı bilmek çok daha kötü olmama neden oluyor.Arkadaş grubumuzun hepsi evli ve bütün arkadaşlarımız neredeyse ortak.
Şirin benim fakülteden en iyi arkadaşım ve eşi Tolga da Murat'ın "Hayatta ki tek dostum" dediği kişi.Her halükarda aynı ortamlarda bulunmamız kaçınılmaz.Çocuklar için zaten bulunacağız ama o ayrı , evde yada sadece bizim olacağımız yerlerde olacak.Ama kalabalık bir ortamda ve ortak dostlarımızın yanında onunla karşılaşmak hayatta istediğim en son şey.
Üsküdar da taksiden iniyorum ve kalkmak üzere olan vapura doğru yöneliyorum.Merdivenleri çıkıp havanın soğukluğuna aldırmadan dışarıya oturuyorum.Yaklaşık beş dakika sonra vapur kalkıyor ve martıların amansız yarışına tanık oluyorum hüzünlü ama gülen gözlerle.Onlar kadar özgür olmayı o kadar isterdim ki şuan...Ayağa kalkıp demirlere yaklaşıyorum.Ellerimi ısınmak için montumun fermuarlı cebine sokunca elime değen metal parçası ile olduğum yerde kalıyorum.Parmaklarımı o küçük parçaya korkarcasına değdiriyorum ve cebimden çıkarıyorum.
Bir süre boş gözlerle alyansıma bakıyorum ve onu fırlatıp atmak için kolumu kaldırıyorum ama sonra kolum gerisingeriye düşüyor. Olduğum yere çökerek hıçkırıklara boğuluyorum ama yüzüğü atamadığım içinde kendime çok kızıyorum.
"Nasıl geçecek Allah'ım bu acı!!! Nasıl?"
Eve geldiğimde annemi camda beni bekler görünce hiç şaşırmıyorum.Hava neredeyse kararmak üzere ve ben annemlere telefonda iyi olduğumu söylesem bile beni görmeden içlerinin rahat etmeyeceğini biliyorum.
"İyiyim anne merak etme beni" diyorum ve başka bir şey demeden odama çıkıyorum. "Odama" ne kadar da kolay kabullenmişim değil mi "Ben" olmayı...İçeriye girdiğim an bir çok anı üşüşüyor beynime ve ben artık o odada kalamayacağımı biliyorum.Yastığımı aldığım gibi Murat'ın çalışma odasına gidiyorum.Bu odada bizim için anılarla dolu ama yatak odamız kadar değil.Kendimizi kaybedip bu odada birbirimizin olduğu da olmuştu elbette ve hatta ben Kerem'e bu odada hamile kaldığıma eminim ama yinede yatak odamızın mahremiyeti yok burada.
Bir çocuk gibi kanepeye kıvrıldığımda aklımda ne çocuklar var ne de geleceğe dair en ufak bir umut.Yatar yatmaz aklıma bir sürü anının üşüşeceğini düşünüyorum ama yanılıyorum.Tek istediğim sadece uyumak.Uyumak....Uyumak ve yine uyumak...
......................
Boşandıktan sonra ilk defa hastaneye gidiyorum.Bir kaç gün için izin almıştım kafamı toplamak ve bundan sonra nasıl bir yol izlemem gerektiğini düşünmek için.Şimdi ayrıldıktan sadece üç gün sonra hastanedeyim ve bana çevrilen gözlerden haberin çabuk yayıldığını görebiliyorum.
Hiç birisine gereğinden fazla bakmadan odama yürüyorum ve zaten içeriye girer girmez başlayan koşuşturmayla kendimi sadece işime veriyorum.Oldukça yoğun bir gün olması işime geliyor.Temde ki büyük bir kazadan onlarca yaralı akın ediyor hastaneye ve delice bir enerji ile bir ameliyattan diğerine koşmak zorunda kalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ BİR ŞANS
RomantizmGİRİŞ "Emin misin kızım.Sende boşanmakta kararlı mısın ?" Hakim neredeyse gözümün içine bakıyordu.O an anladım eğer biraz çekimser davranırsam bizi boşamayacağını.Ama bunu Murat'a yapmaya hakkım yoktu.O'nun bu isteğine nereye kadar direnebilirdim ki...