'Ve Herkesin Derdi Kendine Ağır..
Gerisinin Dili Lal,Kulağı Sağır..'
-YUSUF-
Gülüyorum. Sadece gülüyorum. Suratımdaki alaylı gülüşe bakmayın, altında saklı duran gerçekliğe bakın! Gerçek şu ki, şuan sinirimden gebermek üzereyim. Eğer ölmezsem en iyi halden, Samet'i öldürebilirim. Şüphelerim gerçekliğe bir adım yaklaştı. Kabullenemediğim gerçeklik Samet'in, Yasemin'e aşık olma durumuydu. Dünya üzerinde aşktan anlamayacak biri varsa o kişi kesinlikle Samet'ti! Acaba Yasemin ne haldeydi? Onunda bu sabahki bakışları farklıydı lakin abi demişti. Abi diyenden kork dedi iç sesim!
Bir hafta boyunca aynı evin içinde Samet ve Yasemin'i birbirine denk getirmemek için en acilinden bir şeyler düşünmeliydim. Yasemin'i odaya kilitleyebilirdim. Yemeğini, suyunu odasına götürürdük. İstersen kapı altından at diyen diğer iç sesime küfrettim. Samet'i dönüş yolunda otel kapısında bıraksam nasıl olurdu? Oda mı olmazdı? İç sesim bu kez cevap vermedi. Fikirde vermedi. Dost dediğimiz adam, bacımıza yanmış haberimiz yokmuş! Sen severken iyi ama o aşık olunca mı kötü demeyin.. Siz Samet'i henüz tanımıyorsunuz..
Düşüncelerimin arasından çıkmama sebep olan telefonumun ısrarla çalmasıydı. Arabayı müsait bir yerde durdurdum. Arayan Onur'du. Toplantıda bir pürüzün çıktığı düşünerek korkuyla yanıtladım. "İyi bir şeyse söyle! Havamda değilim!" Biz hep böyleydik. Nasılsın, ne var ne yok gibi detaylara takılmazdık. Direk faaliyet!
"Benim önemsiz konuştuğuma ne zaman şahit oldun?" Egosunu göklerde uçuran Onur'um.. Sorusuna hırıltılı bir homurdanma sesi çıkartmakla yetinince, hiç uzatmadan konuya girdi.
"Elediklerinden geriye kalan iş başvurularını getirdiler. Hoş geriye bir şey kalmamış!" Onur bana az önce alayla karışık laf soktu. Laf sokmasına haliyle sinirlendim. "Çünkü, aralarında işini bilen bir insan evladı yoktu!" Yalan değildi. İstediğim yetenekte kimse yoktu..
"Hadi ama dostum! Hepsi mimardı." Sesindeki alaylı tondan sıkılmıştım. "Evet ama, kadın mimardı ve ben sizin altınıza yatmaya hazır kıta bekleyen bir yardımcı aramıyorum! Şimdi ne diyeceksen de, demeyeceksen masana yirmi gün önce bıraktığım dosyayı incele!" Tek nefeste kurduğum cümlenin sonunda nefes alan Onur oldu.
"Kalbimi kırıyorsun! Her neyse, inanamayacaksın ama birini buldum. Geçen hafta başvurmuş. Tam istediğin yetenekte. Hatta şu Sayar Holdingin geçen seneki projesi yok muydu? O projenin çiziminde yardımcı olarak yer almış. Hem de daha mezun olmadan dostum!"
Onur'un bahsettiği projeyi bizim camiada bilmeyen yoktu. Yıla resmen damgasını vuran bir çalışma gerçekleştirmişti. Onur hala elemanı övüyordu. "Yalnız buda kadın!" Yapacak bir şey yoktu. Deneyip görecektik.
"Tamam çağırın konuşun. Yalnız bir ay deneme süresi olduğunu kendisine mutlaka belirtin. Bu süre içinde benim odamda olacağını da belirtin küçükhanıma!" Başıma bela aldığımı hissediyordum. Hislerimin her zaman çıktığını bildiğime göre kesinlikle başıma bela aldım. Onur'un hala konuştuğunu fark ettim. "Şimdiden acıdım kıza. Halbuki su gibi güzelliği, orman gibi gözleri, yay gibi kaş.." telefonu kapattığım için devamını duyamadım.
Samet'in sesi hala çıkmıyordu. Sinirim biraz yatışsa da hala içten içe yanımdaki hayvana dalma isteğimi ortadan tam anlamıyla kaldıramıyordum. Sessizliğimiz bütün yol boyunca devam etti. Şirkete geldiğimizde, az önceki ruh halimize göre daha farklı bir hal sergilemeyi becerebildik. Sonuçta iş hayatı farklıydı.
Hoş karşılanmalar, gerekli gereksiz muhabbetler bittiğinde, toplantı odasındaki yerimizi aldık. Sırasıyla sunumlar yapılıyor, isteklerin üzerinden tekrar tekrar geçiliyordu. Fena derecede sıkılmıştım. Beynimin içi adeta patlayacak gibiydi. Projenin sunumunu yapan kız, kem gözlerini Samet'in üzerinden biran olsun çekmiyordu. Devamlı bir şeyler soruyor, hal ve hareketleriyle dikkatini bir şekilde çekmeye çalışıyordu. Tuhafıma giden şey, kadının o iğrenç sarkmış göğüslerini Samet'in gözlerine sokması değildi! Samet'in kadına bir kere olsun bakmayışıydı. Bütün ilgisi önündeki dosyada yazılanlardı. Yıllardır tanıdığım Samet, karşımda duran Samet olmamalıydı. Şuan kıza salyalarını akıtarak bakıyor olmalıydı. Bakışlarıyla kızı soymalıydı. Buradan gidecekleri tek yer otel odası olmalıydı! Lanet pislik! Oturduğum yerde çişi gelen çocuk gibi kıvranıp duruyordum. O sıra bütün bakışların bana döndüğünü fark ettim. Siktir! Cidden çişim geldi! Suratıma zoraki bir tebessüm bıraktım. "Pardon dalmışım. Bir şey mi demiştiniz?" Adamın suratı gayet kibar bir şekilde yumuşadı. Elinde, pahalı olduğu her halinden belli olan kalemi çevirip duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)
Teen FictionHuzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi ama insanı kendine bağlayan, aşık eden, hayat veren.. Parlak dalgalı saçlarını, rüzgara karşı savurduğunda, etrafını esir alan kokusu adeta şü...