-YUSUF-
Sinan'ın telefondan verdiği haberle hastaneden nasıl çıktım hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey kadınımın bulunmuş olmasıydı. Korkunun esiri olan benliğimi kontrol altında tutmakta ciddi anlamda zorlanıyordum. Hava buz gibiydi ama benim üşüyen tek bir yanım bile yoktu. Her yanım kor ateşlere düşmüş gibi yanıyordu. Sanki Yaren'i gördüğüm anda ruhumu sonsuzluğa teslim edecektim. 'Son bir gayret Yusuf!' diye seslendi içimdeki sabırlı yanım.. Sabrımın son demindeydim bunu biliyordum. Tek isteğim, tek arzum Yaren'i sağ salim bulmaktı. Hala gözlerim görebiliyorken görmekti. Kalbim üzüntüden durmadan tekrar hissetmekti..
Otoparktaki aracımı arayışım sonunda bitmeye yüz tutarken Onur'un sesiyle duraksadım. Ne var dercesine bakış attım. Olduğu yerde iki büklüm olarak iki elini dizlerine koyarak kesik kesik nefes aldı. "İki saattir sana sesleniyorum! Nereye gidiyorsun tek başına?" diye sordu. Hiçbir şey demedim ve kafamla arabayı gösterdim. Bekleyecek ne zamanım vardı ne de gücüm. Onur bekleme yapmadan hareketlendi. Arabanın diğer kısmına geçmesini beklerken elimdeki anahtarı kapmasıyla kenara doğru itekledi.
"Bu halde araba kullanmana izin vereceğimi sanmıyorsun herhalde?" Ciddi surat ifadesine aldırış etmeden, "Uğraşma benimle iyiyim ben!" dedim. Yalanımı beş yaşındaki çocuk bile anlardı. İyi kelimesinin anlamının yakınından dahi geçmiyordum. Onur'da bunu belirtircesine kafasını salladı. "Haklısın abicim. Neredeyse iki gündür uyumuyorsun. Yemek yemiyorsun artı konuşmuyorsun!" Birkaç saniye duraksadıktan sonra gözlerini kısabildiği kadar kıstı. "Haklısın çok iyisin!" dedi.
"Boşuna vakit kaybediyoruz! Gidelim artık!" Günlerdir kurduğum en uzun konuşmayı yaptıktan sonra arabanın diğer kısmındaki yerimi aldım. Koltuğa bıraktığım beden resmen ölü bir bedenin ağırlığındaydı. Kafamı geriye yaslayarak kapattığım gözlerim diken gibi batıyordu. Biran önce Yaren'i görmem gerekiyordu. Sinan'ın verdiği adres oldukça uzak bir noktadaydı ve o uzaklığa bir küfür daha savurdum. O heriflerin hepsini bulacaktım. Benim kadınıma yaptıklarının bedelini fazlasıyla ödetecektim. Ve bunu yaparken zerre düşünmeyecektim!
Geldiğimiz boş arazinin etrafında canlı namına hiçbir şey yoktu. Çatısı uçmaya yüz tutmuş, duvarları tenekelerle kaplı izbe bir depodan başka hiçbir şey yoktu!
"Lanet olsun! Yaren'i burada mı tutuyorlar?" Sert çıkan sesimle deponun bulunduğu yere koşmamla ayaklarım yerden kesildi. Kolumdan aniden çekildiğimde sırtım sert bir bedene çarparak durdu. "Bırak beni!" Sesim boş arazide yankılanarak kaybolurken, Sinan ölüm soğukluğundaki bakışlarını hiç çekmedi. "Bırak önden adamlar gitsin! Tuzak olabilir!" dedi. Tuzak olmasını umursayacak durumda değildim. Ben zaten ölmüştüm!
"Tuzakların canı cehenneme! Umurumda mı sanıyorsun? Benim canım, kanım, kadınım dediğim kadın içeride! Ne halde olduğunu bile bilmiyoruz! Ölmüş bile.." cümlemi kesen Sinan'ın suratıma attığı yumruk olurken, havalanarak yere doğru kapaklandım.
"Sakın o kelimeyi bir daha ağzına alma! Yaren'e bir şey olmadı, olmayacak da!"
Sinan'ın kükremeyi aratmayan sesi kulaklarımda çınlama etkisi yaratırken, düştüğüm yerden hızla kalkarak üzerine atladım. "O yüzden mi kaçırıldı? O yüzden mi günlerdir yok? Hepsi senin suçun anlıyor musun? Bütün bu pislikleri onun başına saran sensin!"
Yakasını saran ellerim kasıldı. Sinan tek bir tepki dahi vermiyordu. Bu hali yanan ateşimi körüklemekten başka bir işe yaramadı.
"Bu sahneyi daha öncede yaşadık Yusuf! Evet, siktiğimin hayatında hiçbir işim düzgün gitmiyor ama bende insanım! Benimde kalbim var! En az senin Yaren'i düşündüğün kadar düşünüyorum! Üzüldüğün kadar üzülüyorum! Tek farkımız öfkemizi doğru adamlara saklayamıyoruz!" Tek soluk alacak şekilde duraksayan Sinan ellerini kaldırdı ve yakasını tuttuğum ellerimi tuttu. Sertçe kaldırdığı ellerim yakasından koptu ve bedenini bir adım kadar geriye çekti. "Doğru adam ben değilim! O yüzden sinirini o herife sakla!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)
Teen FictionHuzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi ama insanı kendine bağlayan, aşık eden, hayat veren.. Parlak dalgalı saçlarını, rüzgara karşı savurduğunda, etrafını esir alan kokusu adeta şü...