17. Açığa Çıkan Sırlar /Düzenlendi

19.5K 1.4K 239
                                    

Bir insanı kazanmak, zaman meselesi..

Kaybetmek ise, an meselesidir..

-SAMET-

Açıkçası, karşılaştığım kişinin Onur olmasını beklemiyordum. Hayatında ilk kez şok geçirdiğine kalıbımı basardım. Kendi halini görebilseydi eğer, o bile surat ifadesine inanamazdı. Kocaman açtığı gözleri belli bir süre sonra kısıldı ve elini kaldırarak ensesine götürdü. Ne yapacağını bilemez bir hali vardı. Onlardan gizlediğim için kırıldığını anlayabiliyordum lakin ondan daha fazlası saklıydı bakışlarında. İkimizde aynı şeyi düşünüyorduk. Yusuf'un arkasından iş çevirmenin bize pahalıya patlayacağını biliyorduk ve şimdi yalanıma Onur'u da dahil etmiştim. Utandığını sandığım kadınım koluma dokunarak ardıma saklanmak yerine, korkusuzca yanımdaki yerini aldı. Bakışlarım mavileriyle buluştu ve güven verircesine gülümsedi. Bu cesareti abisinin yanında da gösterirse, aynı gün nikah tarihi almaya o an yemin ettim! Gel gör ki, bütün hayallerimi keskin bir kılıç gibi paramparça eden Onur, tam karşımıza dağ gibi dikildi.

"Bu romantik anlarınıza tanık olduğum için, dünyanın en şanssız adamıyım!" Onur yandan bir bakış attı ve benim yanıt vermeme izin vermeden kafasını şirketin bulunduğu tarafa doğru çevirip baktı. Aynı hızda tekrar bakışları beni buldu. "Kesin ah aldım! Bunun başka açıklaması olamaz! Her neyse bunun hesabını sonra yapacağım. Şimdi şu aşk kokan sahneye reklam arası verin. Zira romantik filminiz, vurdulu kırdılı bol kanlı bir korku filmine dönüşecek!"

Onur'un demek istediği gayet açıktı. Yusuf şirketten çıkmak üzereydi. Yolunun üzerinde kuytu köşede kız kardeşini duvara yaslamıştım. Görenin Onur değil de bir an için, Yusuf olduğunu hayal ettim. Surat ifadem nasıl bir hal aldıysa, ayan beyan düşündüklerimi yansıttım.

"Tam da bundan bahsediyordum!" Onur laf sokmaya devam ededursun, hızla yanımda cesaretinin ardına saklanan yârime döndüm. "Hemen şirkete doğru yürü! Ararım seni!" Yasemin, dediklerimi onaylarcasına kafasını sallamakla yetinirken, zalımın kızı beni soktuğu haller yetmemiş gibi parmak uçlarında yükselerek yanağımdan öptü. Onur inanamaz halde inlerken, ben aptal gibi sırıtmakla kaldım. Elim yanağımda sırıtmaya devam ediyordum ki, kafama yediğim şamarla öne doğru savruldum.

"Tipe bak tipe!" Onur bana hayatının en kınayıcı bakışını atarken, Yasemin çoktan gözden kaybolmuştu. Suratımda sırıtma aniden yok oldu. "Elinin ayarına soksunlar! Beynim uyuştu ulan!"

"Uyuştuğu belli yoksa bu bokları yemezdin!" Onur yanımdan iki adım kadar uzaklaştı. Sinirlenmesine hak veriyordum ama anlamadan dinlemeden bu kadar da üzerime gelmesini sindiremiyordum. Aşık olmak suç muydu? İnsan aşık olacağı kişiyi seçemezdi ki? Hala ağzının kenarıyla homurdanmaya devam eden Onur, adımlarını durdurdu ve aynı hızda döndü. "Canına mı susadın sen?"

"Gelme üzerime Onur! Ayrıca uzaklaşalım şuradan. Sonra dilediğin küfürleri edebilirsin!" Sanki çok umrumdaydı! Bu saatten sonra feriştahı gelse Yasemin'i bırakmazdım! En yakın zamanda Yusuf'la konuşmam gerekiyordu. İki kişinin bile bildiği sır değilken, şuan hiçbir sırrımız güvende değildi..

Çok vakit kaybetmeden soluğu, Rüstem babanın mekanında aldık. Sahilde küçük karavanıyla köfte ekmek satardı. Üniversite yıllarından beri mekanın müdavimlerindendik. Remzi baba, karavanın içinden eliyle selam vererek, siparişimizi söylememize gerek duymadan hazırlamaya başladı. Etrafa attığı masalardan boş olana geçerek, ufak taburelerden birine bedenimi boş çuval gibi bıraktım.

"Evet romantik prens! Seni dinliyorum." Onur karşımda sorgu memuru kıvamında yerini aldı. Gözlerindeki alay sinirlerimi bozsa da, her şeyi anlatmaktan başka çıkar yolum yoktu. İçimde biriktirdiğim sıkıntılı nefesi bıraktım. Çok şey söylemeye gerek yoktu. Olanı olduğu gibi söylemekte her zaman fayda vardı ve bende söyledim gitti.

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin