37. Abant :) / Part 1

13.5K 962 177
                                    

-YAREN-

Şehirlerarası yolculukları her zaman sevmişimdir. Tabi insanların zevkleri zamanla değişebilirdi. Benimde bu zevkimin aniden değişmesi Yusuf ve Samet sebebine kaçınılmaz olurken, yıllardır bana huzur veren bu yolculuk bu sabahtan itibaren zulme dönüştü..

Gideceğimiz yer yaklaşık dört saatlik bir mesafeyken, bana dört günden daha fazla gelmesi akıl karı değildi. Çünkü daha bir saati bile tamamlayamamıştık.

"Of!" diye bir ses yükseldi arka koltuktan. Yasemin'in bu kaçıncı iç çekişiydi bilmiyorum. Saymayı üçten sonra bırakmıştım. Yasemin'i Samet'in arabasında yollamaktansa, evde bırakmayı yeğleyen Yusuf, ıslıklar çalarak keyif içinde arabayı sürüyordu. Bakışları aynadan kardeşiyle kesiştiğinde ıslık çalmayı kesti. "Yasemin, o suratını az daha düşürürsen, valla erken yaşta babaanneme benzeyeceksin!" dedi. Hem suçlu, hem güçlü olan bu adama haddini bildirmeyi kafama not ettiğimde Yasemin sinirle kollarını göğsünde birleştirdi.

"Yaren müziğin sesini biraz daha açar mısın? Gereksiz sesler yüzünden duyamıyorum da!"

Aferin bacıma diye bağırma isteğimi güçlükle yutkunurken, Yusuf çatılan kaşlarıyla arabanın hızını daha da hızlandırdı.

"Yaren söyle ona, o gereksiz seslerin daha da gereksizleşmesini istemiyorsa, abisiyle gerekli gereksiz polemiğe girmemesini öğrensin. Mazallah sonra gereksiz çıkan seslerim, Samet gibi gereksiz kişilerin canına kast edebilir."

Gerekli.. Gereksiz.. Gerekli Yusuf.. Gereksiz Samet.. Kısır döngüye kapılan beynim son anda normale dönerken, sinirle ellerimi birbirine vurdum. "Yeter artık!" diye bağırdım. Arabanın içinde yankılanan sesimle sessizliğe bürünen Yusuf, korkuyla yüzüme doğru çevirdi kısık bakışlarını.

"Tek kelime etme ve arabayı kenara çek!" dedim sertçe. Yusuf neden diye bile sormadı. Hızını azalttığı arabayı kenara doğru yanaştırdı. Samet, Yusuf'a olan sinirini yola çıktığından beri bastığı kornadan çıkarttığı için düğün konvoyu gibi yapılan yolculuğumuzun nihayet sonuna gelmiştik.

"İn aşağı Yasemin!" dedim arkaya dönerek. Yasemin bir bana baktı bir Yusuf'a. "En başından yapmam gerekeni yapıyorum. Bakma abine! Ben izin veriyorum, hadi git!"

Yasemin gülen gözleriyle teşekkür ederek indi arabadan. Yusuf alayla suratıma bakmaya devam ediyordu. Bir şey demesini bekledim ama tek kelime dahi etmedi. Kızacağını sansam da, suratındaki o keyif dolu ifade sinirimi yatıştırmaya yetse de belli etmedim.

"Ah senin şu ateşli hallerin.." dedi ve iç çekti. Tüylerim ürperdi. Anında ateşim yükseldi. "Ah kadın ah! Beni benden nasıl alıyorsun böyle?" diye sordu en çekici sesiyle. Bakışları öyle derindi ki, gönüllü boğulmak isteyen benliğimi güçlükle durdurdum.

Çünkü sinirli kalmalıydım.. Sinirli kalmak zorundaydım.. Kalamıyorum.. Kalamadım..

"Gidince gösteririm!" dedim cilveyle..

Karşınızda Yusuf gibi bir adam varsa, en fazla beş dakika sinirli kalabiliyordunuz. Bu da kanıtıydı!

***

Öğlene doğru Abant'a varabildik. Kiraladıkları villanın bahçesinden içeri girdiğimizde arabanın camına yapışmış bir haldeydim. Etrafın güzelliğinden gözlerim yerinden çıkacak gibiydi.
Kalacağımız yer ise muhteşem bir yerdi. İki katlı yarı ahşap, yarı taştan yapılan bir evdi. Her odanın kendine ait balkonu vardı. Üst katın tamamı teras şeklinde birbirine bağlanmıştı. Bahçesindeki çeşit çeşit çiçekler, baharın gelmesiyle canlanmış, yeşilin en güzel tonlarını oluşturmuştu. Meyve ağaçlarının altında tavşanlar oradan oraya zıplıyordu.

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin