-YUSUF-
Uyku ile uyanıklık arasındaki o ince çizgideyim. Gözkapaklarımdaki ağırlık sebebine bir türlü açmak istediğim gözlerimi açamıyordum. Beynimdeki koca boşluğun içinde oradan oraya savruluyordum. Elimdeki kadeh gözlerimin önünde belirdiğinde inlemek isteyen benliğimi zorladım. Başımdaki ağrının, midemdeki bulantının sebebini hatırladığımda ise halime bir küfür savurdum. Güç bela gözlerimi aralamayı başardığımda, gün ışıkları gözlerime bıçak gibi saplandı. Bu sefer inlemeyi başardım. Parmaklarımla sıvazladığım alnımın tam ortasına yığılan ağrı sanırım sonum olacaktı. Gözlerimi tamamen araladığım anda nerede olduğum konusunda ikileme düşmeden edemedim. Odama ne zaman çıkmıştım? O halde odamın yerini hatırlıyor olmama ciddi anlamda şaşırırken, yatakta benden başka birinin kıpırdadığını hissetmemle nefesimi tuttum. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Korku filmlerindeki o can alıcı sahnenin tam ortasındaydım. Kıpırtılar devam ediyordu. Bacağımda sıcak bir temas hissettim. Ve o irkilmeyle kafamı hızla yanıma çevirdim. Çevirmez olaydım. Saçları yastığıma dağılan bu kadın da kimdi? İçki bütün kötülüklerin anasıdır dedikleri durum, bu muydu sahiden? Aklıma gelen gerçeklikle resmen bayılacak gibi oldum.
Lanet olası içki sebebine kutsal bakirliğimi mi kaybetmiştim?
Kadının saçlarından sürükleyerek yataktan atma arzum bütün bedenimi ele geçirirken biran için duraksama beynimin içinde şimşekler çakmasına neden oldu. Bu evi bilen kimse yoktu! Yanımda kimseyi de getirmemiştim. O zaman şuan iki ihtimal vardı ve ben ikincisi olmasını deli gibi istiyordum. İlki, ya kıymetlim açıkta kalmış rüya görüyordum. İkincisi ise..
İşte o an, arkası bana dönük olan kadın, ağır bir çekimde tüm bedeniyle bana doğru döndü. Ve dileğimin kabul oluşuna amin dedim..
"Yaren.."
Dudaklarımın arasından süzülen tek kelime içimi titretmeye yetti. İçimdeki bütün karanlığın yerini aydınlık yarınlar aldı. Bayram sevincini yaşayan küçük bir çocuk gibiydi, içimdeki neşem. Suratımda büyüdükçe büyüyen bir sırıtma vardı ve ben bu gülüşlerin suratımdan hiç eksilmemesini istiyordum. İçimdeki uçsuz bucaksız mutluluğun ömür boyu böyle sürmesini istemem çok mu anormaldi?
Kafamı tek elimin üzerine yaslayarak adeta nefes bile almadan kadınımın güzelliğini izliyordum. Alıp verdiğim her nefeste sanki onu rahatsız edecekmişim gibiydi. O güzelim uykusundan uyanmasın diye nefessiz kalıp ölmeye bile razıydım. İşte ben, bu kadını böyle seviyordum..
Uyanır gibi olduğu sırada, istemsizce kalp atışlarım olduğundan daha da hızlandı. Beni gördüğünde vereceği tepkiyi deli gibi merak ediyordum. Dün gece neler olmuştu? Beni nasıl bulmuştu? En önemlisi benimle nasıl uyumaya razı olmuştu? Son soruyla içimdeki öfke krizine bir yenisi daha eklendi. Yıllarca beklediğim kadın bütün gece kollarımdaydı ve ben bunun farkında bile değildim. Hayal dünyamda kendime uyguladığım işkenceler Yaren'in tek bir hareketiyle son bulurken, son bulan sadece hayallerim değildi. Sanırım ölmek üzereydim. Sonum aşık olduğum kadın yüzünden olacaksa, başımın üzerinde yeri vardı lakin şuan için böyle ölmek istemiyordum.
Sınanıyordum. Ciddi anlamda sınanıyordum! Bir bacağını üzerime doğru attığında, dizi hiç olmayacağı yere denk gelerek durdu. İncecik kolu gideceği yeri biliyormuşçasına belime doğru süzüldü. Bir kalp sektesine daha dayanamayacağımı biliyordum. Ve o anda canına yandığım suratını boynumun girintisine dayadı ya, daha vursalar ölmezdim! Bu sahneyi şuan yaşıyor olmam ya şansımdandı, ya bedbaht talihimdendi! Hayat bulduğum nefesi boynuma vurdukça içimdeki deli taylar şaha kalkıp koşmaya başladı. Savaş alanını aratmayan irademi güçlükle tutuyordum. Benim bahtım bu kadar kara olamazdı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)
Teen FictionHuzurun diğer adı,gözlerinin cennet yeşiliydi.. Bakışları tıpkı Karadeniz'in hırçın dalgaları gibiydi. Asi ama insanı kendine bağlayan, aşık eden, hayat veren.. Parlak dalgalı saçlarını, rüzgara karşı savurduğunda, etrafını esir alan kokusu adeta şü...